Saadet’de Karamollaoğlu’nun çizgisi kente yansımıyor. Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol, ağzı laf yapıyor ama ideolojik olarak Parti hattına yönelik, kent politikasına müdahalede önceki deneyimli başkan Sadık Kar’ın yerini henüz dolduramadı. Ülke genelinde Saadet Partisi’nin cesaretli ve özellikle Son Haftanın Gündemini Oluşturan Büyükelçiler, Kavala ve HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk halleri ile ilgili olarak merkezi politikaların yerelde esamesi okunmuyor.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV 100’de Pınar Işık Ardor’un sunduğu Pazar Siyaseti programına katıldı. Karamollaoğlu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulduğunu söyledi.

Güçlendirilmiş parlamenter sistemi talep ettiklerini belirten Karamollaoğlu, “Biz başkanlık sistemine bütünüyle karşı değiliz, kontrol edilemeyen mevcut başkanlık sistemine karşıyız” dedi.

Bu konuda İl Başkanı Burak Erol ne diyor doğrusu merak ediyoruz.

Millet İttifakı’nın kentte aktif unsuru İYİ Parti İl Başkanı Yavuz Erkmen olarak kamuoyunda öne çıkıyor. Ana Muhalefet Partisi CHP’de ise daha çok Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun’un güncel politikada aktif.

Yukarıda ki işbirliği taşrada tam söylendiği, düşünüldüğü gibi görünmüyor.

İnsiyatif alacak, kadrolar yerli yerinde olmadığı sürece olası bir erken seçimde kimse hayal kırıklığına uğramasın.

Bu hamurdan bu ekmek çıkar.

Kentte üretimin çeşitlendirilmesi

Zonguldak kömüre dayalı ekonomik modelinin yavaş yavaş değişim yönünde tartışmalar, adımlar, fısıltıdan çıkarak bir anlamda yüksek tondan konuşmaya başlandı. Aslında iktidar düşüncesi, her alanda gidişatı tesbit ediyor.

Fakat bunu açık, alenen kamuoyu ile paylaşma, tartışmaya açması öyle bir günde olmuyor.

Bugün İYİ Parti İl Başkanı olan Sayın Yavuz Erkmen’in Zonguldak Valiliği döneminde “Üretimin çeşitlendirilmesi” kavramını çok kullanırdı. Kullanmaktanda öte, uygulama alanında oldukça çabaları olduğunu biliyorum. O dönem SUSMA Dergisi’nde konularda özel röportajlar yaparak konunun kamuoyu ile paylaşılmasına yardımcı olmuştuk. Gel zaman git zaman bugün artık TTK’nın geldiği teknik durum, İstihdam alanı ve üretimin aşaması fosil kaynakların yeraltından çıkartılarak ülke ekonomisinin can damarı olduğu, enerjinin en önemli unsuru olan kömürün yaşamımızdaki yeri, insana, doğaya katkıları yada zararlarını daha açıktan tartışır durumdayız.

Önceki gün Greenpeace Türkiye temsilciliği, Bülent Ecevit Üniversitesi hocalarının hazırladığı ve Çevre Derneği ile birlikte kentte ki kitle örgütü temsilcilerinin de katıldığı “Kömür Endüstrisinin Zonguldak Üzerine Etkileri” üzerine yapılan çevrim içi toplantıyı izleyince kentin geleceği ile ilgili neler yapılmalı konusu daha da güncelleşiyor.

Madencilerin durumu, yeni iş ve meslek alanları, üretimin çeşitliliği nasıl, nelere yönelmeli konuları bilimsel verilere dayandırılarak aktarıldı.

Verimli bir çalışma idi. İzlemek isteyenler için:

https://www.youtube.com/watch?v=L5- B84-NxlU

Hayat bize rağmen değişiyor.

Değişimin yeni dinamikleri ortaya çıkıyor. Yine dün Dedeman Otelde gerçekleşen Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA), Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası ve Zonguldak Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından organize edilen ‘Zonguldak Su Ürünleri Çalıştayı’ yapıldı.

Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Zonguldak’tan deniz kenarında olmasına rağmen şu ürünlerinden yeterince faydalanamadığını dile getirdi.

Tutulmaz, “Zonguldak geçen yüzyılın başlangıcın[1]da kömürle, ortalardan itibaren demirçelik ile ülkemizin önemli kalkınma odaklarından birisiydi. Ancak zaman içerisinde kömürün alternatif enerji kaynaklarının bulunmasıyla daha ucuz kömüre ulaşılması ile ilimizin ekonomik olarak sıkıntıları olmaya başladı. Bu da bizim alternatif ürünlere yönelmemiz gerektiğinin bir göstergesidir. İşte bu Çalıştay da bunun parçalarından birisi.”diye ifade etti.

Evet kentin değişen dinamiğine ayak uydurmak yada dinamiği olmak için bakalım önümüzdeki günler neyi tartıştıracak?

Mustafa Eyriboyun’un ardından

Geçen hafta bu köşeyi yazarken “İnat bu kez yaşam için Mustafa hocam”demiştim.Bugün Mustafa hocamızı saygıyla anıyoruz.Zor bir durum oldu.Çok yazılan çizilen oldu.Tıpkı kabri başındaki gibi rengarenk çiçekler gibi, mesajlarda öyle oldu.Mustafa hoca için Erol ağabey (Çatma)’nın kısa özlü mesajını paylaşıyorum. ANMA… “Bana soruyorlar; Mustafa Hocanın ardından ne yazabilirsin? Ne yaza bilirim ki ? Babil harap olduktan sonra “Asma Bahçeleri” için, İskenderiye Feneri yıkıldıktan sonra, “Dünyanın en büyük kütüphanesi” için. Bir erkek kardeşim daha gitti. Bir ablam kaldı. Saygılarımla…”