-Bu köyün çeşmelerinden ve evlerinden içme suyunun hası akar-

Yakademirciler Köyü, bağlı olduğu Çaycuma ilçesinin batı yönündeki Balat Dağı’nın orta yükseltilerinde varlığını sürdürüyor. İlçe ile tarihte divan olarak yerini alan Demirciler arasında Veliköy Saraçlar Mahallesi yer alıyor. Yukarılardan Çaycuma’ya doğru bakıldığında iki yaka arasındaki dereye evler yukarıdan serpilmiş sanki. Evler kimi yerde sıklamasına kimi yerde de seyreklemesine öylece yeşilliklerin içinde kayboluyorlar. Neredeyse her evin önünde birkaç meyve ağacı. Bunlar ceviz, kiraz, elma, incir, dut, armut… Bölgenin bütün meyveleri tutunmuş buralarda. Evler yeşillik içinde kalıyor, yaz bahar aylarında. Köyün esas çekirdeğini oluşturan bölüm güneç bir yer. Buralarda köy daha sık dokulu. Köyün hemen üzerinde de Balat’ın bitki örtüsü başlıyor ve yukarılarda hiçbir yerleşme yok. Köyün, Güzelyaka tarafında: Odabaşoğlu Mahallesi, Oruçlar, Zobalaklar, Gebeşler; Yakademirciler tarafında ise: Saleyli (Salihler), Karagözler, Uzunlar, Sünnetçioğlu (Çabuköyü, Çoban Köyü) Sofular, mahalleleri. Buranın rakımı 263 m.’lerde. Çaycuma coğrafyasına göre Balat’ın balkonundalar sanki… Bura halk arasında “Yaka” olarak biliniyor ve ekonomikliğinden öyle söyleniyor. 500 yıllık tarihi belgede, yani Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nin 574. sayfasında, Demürcü Divanı, Hızır-Bey-İli Kazası ve yine aynı eserin 520. sayfasında, Demürcü Karyesi, Yedi-Divan Kazası olarak kayıtlara geçiyor. Yine aynı kaynağın 517. sayfasında Yakacık Karyesi Yedi-Divan Kazası olarak bir kayıt var. Yakacık, küçük ve güzel anlamı verir. Bugünkü Perşembe ve köylerinin büyük bir kısmını da içine alan Yedi Divan’da ne Yakacık ne de Yaka diye bir yerleşme var. Böyle bir yerleşme demek ki zamanla tarihe karışmış.

Bugünkü Çaycuma’nın büyük bir bölümü yaklaşık 500 yıl önce Kaza-i Yedi Divan olarak geçmekte. Bu Yedi Divan Bolu Sancak’ına bağlı. Bugünkü Çaycuma’nın bir bölümü de özellikle bugün bile yaşlılarca Çarşamba diye adlandırılan bölge de 500 yıl önce Kaza-i Hızır-Bey İli Çeharşenbe Dahi Dirler olarak 1530 kayıtlarında geçiyor. Hızır Bey İli Kazası olarak kayıtlara geçen yerleşmenin bugün, Mengen’den 3-5 km. sonra levha ile gösterilen Hızır Baba Türbesinin bu bölgeye ad olmuş tarihi kişiliğin yüz yıllar sonrasına yansıması olduğu anlaşılıyor. Demek ki bu isim onun hatırasını yansıtıyor.

500 yıl önce, Çömlekçi Köyü’nden başlayıp Filyos Çayı’nın batı yakasındaki tüm köyler ve yerleşmelerle Devrek’in de büyük bir kısmını içine alarak Mengen’e kadar dayanan bölge Hızır Bey İli (Çarşamba) olarak adlandırılıyor.

Yorumladığımızda, Demirci ismi Demürcü olarak da olsa buralarda 500 yıl önce de varlık gösteriyor. 1530’ta karşımıza köy yerleşmesinden daha geniş bir yerleşme olan divan olarak karşımıza çıkıyor. Köyün kuruluş tarihini 1530’dan öncelerde araştırmak gerekiyor. Bu, ayrı bir araştırma konusu.

Bu kayıt Yakademirciler’in tarihinin Çaycuma’dan eski olduğunu da gösteriyor. Bilinen en az 500 yıllık bir tarih bu. İşte bu tarihi yerleşme büyüdükçe köyden divan ünvanına geçtikten sonra karşıya ve aşağıya yerleşenlerce “Demürcüler” yerine kısaca “Yaka” diye söylenmeye başladığı ve yaka sözünün bu yerleşmeye ad olduğu kanaati oluşuyor.

Yukarıda anılan defterde Demürcü Karyesi ve aynı defterin 517. sayfasında Yakacık Karyesi Yedi-Divan Kazası olarak geçen yerleşmelerin Yakademircilerle bir ilgisi olmadığı, bunların Perşembe bölgesinde aranması gerektiği de anlaşılıyor.

Köyün adının kaynağının anlaşılması için coğrafi bir terim olan karye ve divan’ın açıklanmasında yarar var.

Karye, köy demek. Divan ise, divanın birkaç farklı anlamı bulunmakta. Burada konu ile ilgili olanı aşağıda aktarıyorum.

“Köyden küçük yerleşme şekli olarak kabul ettiğimiz yerleşme ise, divanı oluşturan mahalle üniteleridir. Bu mahallelerden biri ve de muhtemelen kuruluş tarihi en eski olanı, divan muhtarlık yerleşmesinin merkezidir. Muhtarlık, bu mahallede bulunmaktadır. Mahalle üniteleri ve sonuç olarak bu mahallelerin oluşturdukları divan muhtarlığı, kurucularının adlarıyla anılır. Örneğin Çavuşlu Divanı, Döğdüren Divanı ve Karagöllü Divanı gibi (Sergün, 1986:81-86) Ancak bazen de, divan adı altındaki bu muhtarlık, divanı oluşturan mahallelerin hiçbirinin adını taşımayabilir. Mahallelerin kurucularının bir şahış veya aile (Topçuoğlu, Sarıbeyli, Sabırlı, Hocaoğlu… gibi) oluşundan da kolayca anlaşılacağı üzere, divanlar ve bunların mahalleleri, iç ve dış göçlerle gelip yerleşilmesi yoluyla oluşmuşlardır. Bunlardaki ekonomik faaliyetler, ekip biçme ve hayvan yetiştirmeye dayanır.” Prof. Dr. Hayati Doğanay, 1997, Türkiye Beşeri Coğrafyası s. 310. 

Demürcü adı, ekonomik bir özelliğe sahip yaka sözcüğünden gölgelendi belki de. Kayıtlarda yerini alan Demürcü, varlığını resmiyette de olsa korudu. Böylelikle coğrafi bir niteleme olan “Yaka” ile köyün kurucusu olduğu sanılan “Demürcü veya Demürcüler” sülalesi, köyün şu anki adını oluşturduğu kanaatini güçlendiriyor. Çünkü, “…Türkler, çeşitli geleneklere bağlı olarak yer adı vermektedirler. Bazen milli kültürün bir parçası olarak Orta Asya’daki yer adları, Anadolu ve Rumeli’deki benzer yerlere verilmiştir. Bazen, bir boy veya oymak, yerleştiği yere boyunun veya oymağının adını vermiştir. Bazen, boy beyi veya boyun bir büyüğünün adı verilmiştir. Bunların yanı sıra arazi şekline, yerleşme esnasındaki bir olaya, eski bir totem olan ve silik izleri hatıralarda devam eden bir hayvanın adına göre de isim verilir veya alınırdı,” görüşü araştırmalarda hep vurgulanmaktadır.

Bu toprakların yetiştirdiği kalemlerden Hamit Kalyoncu’nun Zonguldak’ı kapsamlı bir şekilde anlatan Kömürde Açan Çiçek adlı eserinin 58. sayfasında da 1850 Yılında Viranşehir Sancak’ında geçen kazalardan Çarşamba Kazasının divanlarından birisini Yaka oluşturuyor.

Demirci, Demirciler, Demircili, Demürcülü, Demürci, Demürcili, Demürcilü benam Karlulu, Demürciler, bir cemaat, topluluk adı, bu topluluklar,  Paşa Sancağı, Aydın Sancağı, Diyarbekir Eyaleti, Adana, Kayseriye, Trabzon, Meraş, Niğde, Halep ve Gelibolu Sancakları, Kurşunlu Kazası, Kengıri Sancağı, Ergani Kazası, Yeni il Kazası, Sivas Sancağı, Edirne Kazası, Paşa Sancağı, Karahisar-ı Nallu Kazası, Hudavendigar Sancağı, Gelibolu Sancağı, bağlı olduğu topluluk Türkman Yörükan Taifesi olarak Cevdet TÜRKAY’ın Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler adlı eserin 272 ve 273. sayfasında belirtilmekte; yine aynı eserin 615. sayfasında Tumurcular (Demürcüler), Timurculu (Demürcüllü), maddelerinde bu sülalelerin yerleşim yerleri verilmekte.

Sonuç olarak köyün kuruluş tarihinin 1530’dan öncelerde araştırılması gerektiği ve Demirci adı Demürcü olarak da olsa bu coğrafyada 1500’lerde de geçtiği açıkça ortaya çıkıyor.

Son göçmen kuşlar da geçti Bolat Dağı’na kanatlarını değerek.

Bolat Dağı’nın stratejik noktası doğu ve güneydoğu teraslarındaki güneşlenme, içme suyu, yakacak, güvenlik, sıtma gibi bataklık yerlerden kaynaklanan hastalıklardan ari ve geniş yaylım imkanlarının ortasında şekillenerek bölgenin en eski yerleşmelerinden olan ve 500 yıllık ifadesiyle Demürcüler Divanı’ndan savrularak önce Çay Karyesi, sonra Veli Köyü Karyesi ve oradan da Deliceler ve başka diyarlardan buralara gelip tutunanlarla kalabalıklaşan Çay Karyesi ve Çaycuma.

Çay Karyesi ve Çay Karyesi’ndeki Cuma Günü Çevre Köylerce Gerçekleştirilmeye Başlanan Etkinlikler… Ve Çaycuma adı bu mu ola….

 Yakademirciler, 1995’te kendinden ayrılan Güzelyaka’ya, Veli Köyü’ne, Kışla’ya, Yukarıdere’ye, Eymür ve Güdüllü’ye komşu. İlçeye de çok yakın. Bu uzaklık köyün kalbi durumundaki meydandan üç dört kilometre. Aşağıya doğru bakınca Çaycuma ile birleşmişcesine.. Köyün rakımı, Caminin oralarda 263 m.’dir.

Köyle ilgili toplayabildiğimiz bilgiler doğrultusunda yeni yazılar Köyleriyle Bir Çaycuma Monografyası için gelecek…Bu bölümü Talip Oruç’a teşekkür ederek noktalıyorum.

 Çaycuma, 25 Ocak 2012,Seyfettin Ceylan/Çaycuma Milli eğitim eski Şube Müdürü