Suriye’de Esad’ın kimyasal saldırısını Memur-Sen ülke çapında basın açıklamalarıyla protesto etti.Zonguldak’ta Madenci Anıtı’nda gerçekleşen Memur-Sen eylemine, AKP İl Başkanı Zeki Tosun , Memur Sen Zonguldak İl Temsilcisi Kamuran Aşkar, ve Memur-Sen’e bağlı sendikaların başkan ve yönetici ve üyeleri sivil toplum kuruluş temsilcileri ve bazı daire müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Zonguldak Memur Sen İl temsilcisi Kamuran Aşkar’ın ön konuşması sonrasında basın açıklamasını Genç Memur Sen’li Hasan Üstünkol okudu.
Üstünkol, “4 Nisan’da İdlib’de Esed canisinin ölüm makineleri tarafından kimyasal silahlarla çoğu çocuk 150’nin üzerinde insan katledildi. İdlib ne ilktir; engellemezsek ne de son olacak. Hama’da, Halepçe’de, Halep’te yaptıklarını İdlib’de tekrar ettiler. İnsanlık, Baas rejiminin vahşetini boş gözlerle izledikçe,dünya emperyalizminin ortakları, Avrupa, İngiltere,Amerika, İsrail, İran, Rusya ve Esed soykırımı da aşan vahşetlerine devam ediyor. Vahşetin üç atlısı,İran, Rusya ve Esed üç maymunu oynayan uluslararası toplumdan güç alarak vahşet galerisini büyütüyorlar. Esed’in yaşaması için kardelenleri kanla suluyorlar. Barış ve huzur güvercinlerini kanatlarından vuruyorlar.
Susmayacağız. Susarsak kalbimiz kurusun!
Biz acımızı, yasımızı ve isyanımızı BM’ye haykırmayacağız. Batı’nın insan hakları diye pazarladığı bildirgelerden medet ummayacağız. Çünkü onlar sadece “bildiriyorlar”, zulüm kendilerine dokunmadıkça insan hakları için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Son üç yılda Suriye’de gerçekleştirilen 162 kimyasal saldırı karşısında BM’nin sessiz kalmasının, sahaya çıkmamasının nedeni budur.
BM, İslam dünyasında kurulan sistematik kan tezgâhının hem sorumlusu hem de sürdürücüsüdür. Küresel vesayetin kurucu iradesi BM, taşıyıcı unsuru Güvenlik Konseyi’dir.
Filistin’e, Bosna’ya, Arakan’a göz kapatan vetolar bugün Suriye için sahaya sürülüyor. Güvenlik Konsey’i, insanlığın güvenliği için değil, kapitalizmin ve emperyalizmin güvencesi için varlığını sürdürüyor.
“Suriye halkını katleden katleden ABD’yi, dilsiz şeytanlığı tescillenmiş uluslararası toplumu ve BM’yi kınıyoruz”
BM’nin varlık nedeni olan tüm ilkeler, vetoya dayalı vesayet sistemi nedeniyle, bizzat BM’nin gözetiminde ve korumasında çiğneniyor. BM bu sistemle, insanlık için Nuh’un gemisi olmayı değil, insanlığa karşı bir Truva atı olmayı tercih ediyor. Bu nedenle “Dünya 5’ten büyüktür!” iradesi, insani trajedilerle her geçen gün daha çok sarsılan insanlığın geleceği için umuttur.
Bizler Büyük Memur-Sen ailesi olarak, katil Esed rejimini, katile ortaklık yapan Rusya ve İran’ı, DAİŞ’le mücadele adı altında Suriye halkını katleden ABD’yi, dilsiz şeytanlığı tescillenmiş uluslararası toplumu ve BM’yi, kendisini Esed ve ortaklarının zulümlerini örtmeye adamış gönüllü şebbihaları kınıyor, lanetliyoruz. Ancak sadece kınamakla kalmayacağımızı hatırlatmak istiyoruz. Memur-Sen olarak, çağın vicdanı olma sorumluluğunu omuzlarımızda taşımanın bilinciyle, yaptığımız yardımlar, eylemler, programlar ve dualarla Suriye halkını destekledik, desteklemeye devam edeceğiz. BM’nin yapısının değişmesi için her platformda “Dünya 5’ten büyüktür!” iradesini savunduk, savunacağız.
Bugüne kadar yaptığımız gibi yine zulümleri ifşa etmeyi, zalimlerle hesaplaşmayı sürdüreceğiz. “Esad gitmeli, zulüm bitmeli!” demekten vazgeçmeyeceğiz.Suriye halkı özgürleşene kadar “Rusya ve İran, Suriye’den defol!” diye haykırmayı bırakmayacağız.
“Biz bunları Haçlı seferlerindeki vahşiliklerinden tanıyoruz”
Karşı karşıya olduğumuz, emperyalizmin bildik tablosudur. Bu katilleri ilk defa Suriye’de görmüyoruz. Biz bunları Haçlı seferlerindeki vahşiliklerinden tanıyoruz. Biz bunları katliam ve yıkımlarla katlettikleri Endülüs’ten tanıyoruz. Biz bunları Amerika’da yerli halkı soykırımla yok edişlerinden biliyoruz. Milyonlarca Afrikalıyı köleleştirmelerinden, katletmelerinden biliyoruz.
Hiroşima’dan, Nagazaki’den, Çeçenistan’dan, Doğu Türkistan’dan, Kırım’dan, Vietnam’dan, Afganistan’dan, Filistin’den, Irak’tan, Ruanda’dan, Libya’dan, Cezayir’den biliyoruz. Sadece zalimi tanımakla kalmıyoruz, zulümle nasıl başa çıkılır, onu da biliyoruz. Selahaddin Eyyubilerden, Nureddin Zengilerden, Kılıçarslanlardan, Ömer Muhtarlardan, Şeyh Şamillerden, Çerkez Ethemlerden, Sütçü İmamlardan biliyoruz. Evet, Çanakkalelerden biliyoruz.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
