Öncelikle şunu söylemeliyim ki; yılın başından bu yana ülkede estirilen hukuksuzluk havası 16 Nisan saat 17.00 sonrasında sandıkların açılmasıyla daha da netleşti.
Referandum çalışması “Evet”i diyen devlet ile “Hayır”ı diyen halk arasında sonuçlandı.
AKP iktidarının, hani derler ya topuyla, tüfeğiyle, beraber yürüttüğü Referandumda; ezilen, horlanan, yok sayılanlar, daha özgür,daha demokratik, yaşamdan yana olanlar kazandı.Referandum öncesi sohbetlerimizde söylediğimiz bir tarafta devlet, diğer tarafta halk var.diye ifade etmiştim.İşte bu kadar iktidarın yüklenmesinde bana sorarsanız Hayır %51’den büyüktür.
Bazı tespitler yaparak ilerleyelim:
1-) Ortaya çıkan sonuç ve son dakika Yüksek seçim Kurulu’nun kanunları hiçe sayan tutumu bu referandumu meşru olmaktan çıkarmıştır.
YSK bu kararı almasında ki iki neden de bana sorarsanız aylar öncesinden hazırlanmış, kurgulanmış bir harekettir.
a-)Düşünün AKP’li bir seçim görevlisi YSK’na tercih oylarında mühür bulunmadığını ilan ediyor.Oylar kullanılmaya başladıktan sonra,sandıklar açılmadan.YSK o anda yeni bir kararla kabul kararı alıyor.
b-)Aynı zamanda YSK mühürlerde iki farklı mühür olduğunu biri “Tercih Mührü”, Diğeri “Evet” Mührü.
Bu iki hazırlıkta aylar öncesinden Anayasa Referandumunda olası yüksek Hayır’ın önünü kesmek, iptali gerektirecek bir çalışma için hazırlanmış ve kurgulanmıştır. Hani hep sohbetlerde diyorduk ya “Bakarsınız Referanduma bir kala iptal bile edebilirler” işte teknik hazırlıklardan biri bu.bence.Ve şuanda Referandum meşruluğunu, YSK’lu güvenilirliğini yitirmiş olarak tartışmaya devam ediyoruz.
2-)Çıkan sonuca bakınca Türkiye toplumu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan Binali Yıldırım’ın mitinglerinde o şaşalı olarak anlattığı, Hızlı Trenden, Dünya’nın en uzun köprüsüne, duble yollardan, Şehir Hastanelerine, Marmaray’dan, Kanal İstanbul’a kadar olan Yap-İşlet-Devret diyerek oluşturulan Varlık Fonu’na onay vermedi.
Toplum değişimden, daha özgür bir yaşamdan, birlikte yaşamdan ve hukukun üstünlüğünden yana tercih kullandı.Bir anlamda Vicdan ile Cüzdan arasında terhini vicdanından yana kullandı.
3-) Özellikle “Hayır” diyenleri, bölücü, terörist damgasıyla miting alanlarında yuhlatarak, Kuzey Irak Kürt Yönetim Liderini ülkeye getirerek Doğu ve Batı arasında ve aynı zamanda Batı’da “Kürt Yurttaşlar Evet diyecek” imajı yaratarak yaptığı propaganda da sınıfta kaldı.Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da en büyük oya sahip Diyarbakır olmak üzere, yıkılan,yakılan,yerlerinden yurtlarından edilen milyonlarca Kürt Kökenli yurttaşlar, devletin HDP’ye onun milletvekillerine parti il,ilçe başkanlarına yönelik tutuklama ve göz altısına rağmen AKP’ye oy vermemiştir.
Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu nedenle Balkon konuşmasında, Güneydoğu’da AKP’nin kurdurduğu milliyetçi, ağırlıklı olarak Sunni ve Aşiretlerden oluşan HÜDE-PAR’a teşekkür etmiştir.
4-)Özellikle Büyük kentler, İstanbul, Ankara, İzmir Başta olmak üzere (Kentli yaşamı oturtmuş olan) aydınlar, soran sorgulayan, daha iyi bir yaşamdan yana olan, gençlerin, kadınların, savaşsız, yıkımsız, ötekileştirmeden, birlikte yaşamı, eşit vatandaşlığı savunanlar önemli bir mevzi kazandılar.
5-) Hayır’ın oranı daha yüksek çıkabilirdi. Özellikle taşrada işin yükü daha çok CHP örgütü ve onun lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemleri üzerinden yürüdü.CHP geleneksel yapısı ve politikasından da olacak, yerellerde parti olarak çalışma yerine, “Hayır Bloğu”, “Hayır Meclisi” oluşturarak çalışabilseydi. (Özellikle Sol çizgide) hem daha dinamik bir sinerji oluşturabilir hem de atıl olan, basireti bağlanmış diğer demokrat, devrimci, sosyalist kişi, grupları evlerinde dışarı (zorunlu haller dışında) çıkarıp özgün, özel çalışmalarla 16 Nisan sonrasına ortak birşeyler yapma becerisi kazanabilir ve HAYIR’ın oranınıda daha yükselterek birlikte yaşama daha güçlü adım atabilirdi.
Olmadı.Ayrı durup birlikte HAYIR’a vuramadık
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
