Kapitalizmin kirli yüzü “Sağlıkta Dönüşüm Projeleri”nin “Hasta can derdinde, doktor para derdinde” anlayışının maliyetini insanlar, şaşalı hastanelerde hem hastasını hem parasını kaybetmeye başladıktan sonra şimdilerde daha iyi anlıyorlar. Bu insanlar, sağlıkta dönüşüm programlarını savunan ve uygulayan siyasetçilere oylarıyla iktidar yolunu açan insanlarımız.

Burada benim de şahit olduğum ve halen yaşanmakta olan bir organ nakli öyküsünü paylaşmak istiyorum. Reklâma girmesin diye isim vermiyorum. Öykü kısaca şöyle: Devrekli bir aile, organ nakli için İstanbul’da isim yapmış bir hastaneye başvuruda bulunuyor. Hasta 69 yaşında. Vücut artık kendini onarmaktan giderek uzaklaşıyor. Dolayısıyla organlar peyderpey hasara uğruyor. Bel fıtığı, diz ameliyatlarından derken hasta karaciğere nakil yapılması sorunu ile karşılaşıyor. En yakınlardaki bir tıp fakültesine başvuruyor ve teşhisi koyan doktor çok acil nakil yapılması gerekiyor diyerek İstanbul’da bir hastaneyi işaret ediyor.

Doktorun referansı üzerine hasta başına geleceklerden habersiz hastaneye gelir. Ayağa gelmiş hasta kaybedilmemek üzere organ naklinin başarı durumu ve daha sonra karşılaşılacak sorunlar konusunda hastaya ve hasta yakınlarına yeterli bilgi verilmez. Organ veren kişinin de nelerle karşılaşabileceği anlatılmaz. Ola ki nakilden vazgeçilebilir endişesi ile kızından alınan karaciğer hastaya nakledilir. Nakil işlemi başarılır ve hasta mutad kontrolleri yapılmak üzere evine gönderilir. Yaklaşık dört beş aylık nekahet döneminden sonra yapılan kontrolde hastada yüksek oranlı enfeksiyon ortaya çıkar ve hasta iki ay boyunca çok güçlü antibiyotikler ve ağrı kesicilerle tedavi edilir. Ancak yakınları hastanın durumunu sorduklarında doktorlar ikinci bir nakil gerekiyor bunun başarısı da ancak yüzde bir olur, nakil sırasında masadan kalkmayabilir de derler. Anlatıldığına göre sıfır olması gereken enfeksiyon, iki yüz, iki yüz seksen hatta üç yüzlerde dolaşıyor, enfeksiyonu da vücut kendi kendine üretiyor.

Doktorlar hasta yakınına yapılan naklin tamamen işlevsiz kalıp enfeksiyon ürettiğini, ikinci bir nakil yaptırmadıkları için hastanın günden güne ölüme yaklaştığını söyleyerek adeta taciz ediyorlar. Hastanede bulunan diğer hasta yakınları ise organ nakli için gelenlerin yüzde doksanının evine dönemeden cenazelerinin gittiğini söylüyor ve bu sözler de ağızdan ağza da yayılıyor. En basit bir naklin      SSK’ya yüz binlerce liraya mal olduğu ve bu yılki tedavilerinin tamamını SSK’nın ödeyeceği, bir sonraki sene nakillerin çok pahalıya yapılacağı gene hastane çevrelerinde konuşuluyor. Hasta şimdi yoğun bakımda alınırken hasta yakınları umutsuz bekleyişlerini sürdürüyorlar.

Doğanın ve insanın en büyük dostu insan olduğu kadar, düşmanı da yine insan oluyor. İnsan, ürettiği bilim ve teknoloji sayesinde toplumları aydınlık bir geleceğe doğru sürüklerken aynı insan bilim ve teknolojiyi garibanın cebindeki beş kuruşu alıp sömürebilmenin hesabını da yapabiliyor. Benzer bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tıp alanında da olduğunu biliyoruz. Ancak kapitalizm koşullarında insanlık bundan ne kadar yararlanabiliyor, düşünmek gerekir. Hele bir doktorun para için bir canı kurtarmamaktan öte onun ölümünü görmezden geldiğini düşünmek bile ne zor şey olmalı! Ancak hakkını teslim etmek gerekir ki insan sağlığının dünü, bugünü ve geleceği için kendini adayan insanlarımız da yok değil, onları düşündükçe de zaten insanın içine bir güven geliyor. Savaşlar ve barış zamanlarında insan sağlık karşılıksız sağlık getirmeyi ilke edinmiş sınır tanımayan doktorlarımız da var.

Dünyada ve en çok da Türkiye’de, “sağlık” para ile alınıp satılan bir meta haline getirilirken halkımız bundan en iyi şekilde yararlanacağı varsayımıyla destek oldu ama şimdi bu desteğin bedelini hem canıyla hem parasıyla pahalı ödüyor. İnsan için kendini feda eden doktorlarımızı tenzih ederek söylüyorum, organ nakillerini fırsata dönüştürmek için hastaneler arasında mekik dokuyan hasta simsarlarını duydukça insanın içi yanıyor. Hele bir nakil olayı duyulur duyulmaz bir hastanın eşantiyondan uçak biletleri alınıp hastaneye getirilmeleri ve devletin de bu doktorları teşvik etmesi insanımız için ne acı bir durumdur.

Şimdi öyküde geçen insanın acısını paylaşabilecek bir hastane doktoru var mıdır?


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.