Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’in “Çikolata geri gönderdi, görevden aldım” dediği Başkan Yardımcısı Şenol Şanal, Camlı Köşk’te basının karşısına çıktı.

 

Zonguldak Belediye Meclis Üyesi, Şenol Şanal, 10 Temmuz’da Başkan Yardımcılığı görevinden alınması sonrasında, Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’in yaptığı açıklamalara cevap verdi.Şenol Şanal Camlıköşk’te düzenlediği basın toplantısında, Muharrem Akdemir’e yönelik ağır eleştirilerde bulundu.Kurşun gibi sözler denir ya işte öyle açıklamalar yaptı.

Mecli Üyesi Şenol Şanal; “Bu işin başlangıcı TOKİ ile ilgili, eğer Muharrem Akdemir Cuma Günü’ne kadar Cumhuriyet Savcılığına başvurmaz ise ben gidip müracaat edeceğim.Kendimi de, Akdemir’ide, tutanağı tutanıda, gazeteciyide,muhtarıda.Bu işte kimin ne parmağı var ise çıksın ortaya.Kim bu komploya dahil olmuş ise, kim bu alçak koplonun arkasından bir menfaat bekliyorsa hepsinin hesaplarını bozacağım, yüreği olan Cumhuriyet savcılığına gider.”dedi

Şanal Parti yöneticilerine, milletvekilleri ve genel merke’e de mesaj verdi, “Bizim genel Başkanımız yollara düştü,Ankaradan İstanbula yürüdü, Genel Başkanımız bir tek şey söyledi, “Adalet”, “Adalet, “Adalet” Siz Genel Başkanımızın söylediği amaçlar uğruna söylediği sözü anlamakta bile acizsiniz.Ben Adalet istediğim için, ben bu yapılanların Adalet ve Ahlak’a aykırı olduğunu düşündüğüm için buradayım.” diye ifade etti.               

 

İŞTE ŞENOL ŞANAL’IN BASIN AÇIKLAMASI: 

“BU AÇIKLAMA ÇİKOLATA KUTUSUNA SIĞMAZ”

Kamuoyunun merakla beklemiş olduğu açıklamalarını bir çikolata kutusuna sığdırmaya çalışan Sayın Akdemir in açıklamalarını hayret ve şaşkınlık içerisinde izledim.

Devlet terbiyesinden geldiğini beyan eden bir Belediye başkanının içi boş bir gerekçe ile siyasi ihtiraslarına yenilmiş olması açık bir hezeyandır.

Devlet terbiyesinde keyfiyetin olamayacağını, kişisel hırs ve inatlar, siyasal çıkarlar uğruna işinde ve görevinde başarılı olan insanların hiçbir yasal ve ahlaki dayanağı olmadan ve keyfi kararlarla görevlerinden alınamayacağı ya da alınmamasının gerektiği genel bir esastır.  Aynı siyasi parti mensupları için böyle bir uygulamanın yapılması ise siyasi ahlaksızlıktır.

Özellikle şunu vurgulamak isterim ki Sayın Akdemir’in,

“Belediye Meclis Üyesi olan ve Belediye Başkan Yardımcılığına seçilen bir arkadaşımızı kendi tasarrufum gereği görevden almayı uygun gördüm.” (https://susmagazetesi.com/2017/07/13/akdemir-partimle-her-seyi-konustuk-ve-paylastik/)

Şeklindeki açıklaması, Akdemir’in, kendisinin de sandıktan çıktığını unuttuğunu, bu ruh haliyle yaptığı açıklamanın Akdemir’in Demokrasi ve seçim sonuçlarına karşı saygı duymadığını ortaya koymaktadır. Belediye Başkanı Akdemir’in bu talihsiz açıklamalarını ve düştüğü hazin hali Partimin tüm organlarının ve kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.

Akdemir’in;

Şenol Şanal arkadaşımız, Belediye Başkan Yardımcılığı görevine seçilirken karşıydım. Karşı olduğumu da defalarca ifade ettim. Sonrasında, ‘görev dağılımı yaparız, rahatlarım’ diyerekten kabul ettim. Seçim oldu. 9 oy Şenol Şanal, 6 ay diğer aday olan arkadaşımız aldı. O akşam bölündük. Hiç hoş olmayan davranışlar ve konuşmalar orada ortaya çıktı” Şeklindeki açıklaması ise oldukça manidardır.

Parti grubunda yapılan seçimde ikinci adayın Cavit Zülfikar olduğunu basın toplantısında açıklamaktan çekinen Akdemir, bu seçim sonrasında hoş olmayan davranış ve konuşmaları yapan Zülfikar’ı yanına oturtmakta da bir çekince görmemiştir.  Basın toplantısında verilen bu resim, Meclis Üyeleri arasındaki bölünmüşlüğün ve böl-parçala-yönet uygulamasının tek mimarının Akdemir olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.

Akdemir, birilerine daha önce verdiği sözleri yerine getirememenin ezikliği ile bu resmi oluşturmuş,  arkasında olmayan Meclis Üyeleri desteğini de bu 3 meclis üyesi suflör ile göstermek çabasını sergilemiştir.

Akdemir’in;

Başlangıcından sonuna kadar bir fikir ve görüş ayrılığımız oldu.

Biz Şenol Bey’in, halkla bizim aramızda bir köprü görevi görmesini istedik,

Şeklindeki açıklamaları ise son derece samimiyetsiz açıklamalardır.  Bir belediye başkanı başlangıcından sonuna kadar fikir ayrılığı içinde olduğunu beyan ettiği bir kişiden, böyle bir işlevi yerine getirmesini nasıl isteyebilir ki.!

Muharrem Akdemir Zonguldak halkı ile kurduğum karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesindeki samimi ve yakın ilişkilerimden büyük rahatsızlık duymuştur. Beni, halk ile diyaloğumun kesilmesi konusunda engellemeye çalışmış, halk tarafından ulaştırılan sorunların derhal çözümü noktasındaki çalışmalarım karşısında ise, yalnızca daireleriniz ile ilgili sorunlarla ilgilenin demek suretiyle sürekli olarak hareket alanımı daraltmak yönünde tavır ortaya koymuştur.

Kendisi esnaf, esnaf olduğu için devlet adabının, devlet terbiyesinin, çalışma hayatının kurallarını kavrayamadı,

Açıklamasını ise hala daha anlamakta zorlandığımı ifade etmek isterim. İlköğretim müdürlüğü emeklisi olan Sayın Akdemir, esnaf olmamın yanında makine mühendisi ve iş adamı olduğumu hala daha bilmiyor sanırım.

Geliş ve gidiş saatleri uygun değildi,

Şeklindeki açıklamaları ise gerçeği yansıtmamaktadır. Ben, Zonguldak Belediyesinde uzun yıllardan beri ilk kez  “Başkan çıkmadan yardımcısı çıkmaz” prensibini hayat geçiren ve bunu çok uzun süre ile uygulayan bir kişiyim. Gece yarılarına kadar sahada olduğumu, her arıza ve sorunun çözümünde daire müdürlerim ile ekiplerin başında bulunmak üzere hareket ettiğimi tüm personelimin yanında halkımız da yakinen bilmektedir.  Sayın Akdemir gece yarılarında sayısız arızalar giderilirken, siz istirahat edin, merak etmeyin biz alandayız dediğimi ne çabuk unutmuştur. Şimdi iletişim altın çağında, başkan unutsa da facebook unutmuyor, inadına hatırlatıyor da üstelik.

Muharrem Akdemir’in;

“Biz Belediye Başkan Yardımcılarımızla ve diğer belediye müdürlerimizle iş bölümü yaparız, çalışmaları konuşuruz. Şenol Bey, bir aydır hiç odamızın kapısını açmadı ve bizimle hiçbir irtibata girmedi”, beyanı ise eksik anlatımla birlikte Akdemir’in kasıtla ve husumetle hareket ettiğinin en açık ifadesidir.

Aslında Akdemir burada Belediye de her müdürlüğün yetki ve sorumluluğunun görev tanımlarında yazılı olduğunu ve her dairenin bu yetkiler içerisinde faaliyetini sürdürdüğünü örtülü olarak açıklamaktadır.

Şimdi burada asıl meselenin ne olduğunu ayrıntıları ile açıklamak isterim.

Zonguldak, bilindiği üzere tarihinin en büyük konut inşasına TOKİ vasıtasıyla ev sahipliği yapmaya başlanmıştır. Sebeplerini bildiğim ama şimdi açıklamaktan utanç duyacağım bir takım beklentiler ve bu beklentiler içerisinde muhtelif hayallerle hareket eden bazı kişiler, bir takım siyasi yıpratma faaliyetleri de dâhil olmak üzere kurumda bana bağlı bulunan Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü üzerinden gerek dairemi gerekse de şahsımı yıpratmak üzere özel bir plan dâhilinde hareket etmişler,  bir KOMPLO  düzenlemişlerdir.

Belediyenin kuruluşundan bu güne kadar hiç olmadığı şekilde bir uygulama ile Zabıta Müdürlüğünden bir ekip söz konusu alanda gerçekte var olmayan sözde bir kaçak su tespitinde bulunmuş ve bu işlem sözüm ona bir tutanağa geçirilmiştir. Ardından,  haber hemen bir gazeteciye servis edilmiş ve basında TOKİDE KAÇAK SU başlığı ile özel bir yıpratma kampanyası başlatılmıştır. Ancak bu haber bir başka başkan yardımcısının yanında çok sık görülen ve bu sohbetlere tesadüfen eşlik eden CHP meclis grup sözcüsü Mehmet Türkçelik’ in de daha önce röportaj verdiği bir gazeteciye, yalnızca o bayan gazeteciye servis edilmiştir.

Gecenin 21.30 sularında beni arayan gazetecinin TOKİ de kaçak su varmış, size ihbar geldi mi sorusuna;

Bana bu anlamda hiçbir ihbarın gelmediğini, TOKİ de kaçak su hadisesinin olmadığını, abone işlemlerinin daha önce yapılmış olduğunu, ihtiyaç halinde taleplere cevap verdiğimizi,  muhtelif nedenlerle her hafta alanda olduğumuzu ve inşaat şirketinin büyük bir şirket olduğu, böyle bir şeye tevessül etmeyeceğini düşündüğümü söyledim. Gazeteci de bana siz yok diyorsunuz, Belediye Başkanı var diyor hangisi doğru dedi. Ben yok diyorum, başkan var diyorsa sende ona sor dedim.

Bir gün sonra Akdemir, daire müdürüm ile birlikte görüşmek üzere makama davet etti. Çok fazla bir şey konuşulmadan ve kendisinden çok emin bir şekilde, TOKİ de kaçak su varmış, bu tutanağa cevap yazın dedi. Ve kıyamet orda koptu…

Akdemir’e bize bir ihbar gelmedi, bilgimiz yok, size gelen bir ihbar oldu mu diye sordum. Kendisi evet 6 aydır ihbar geliyor dedi. Madem 6 aydır ihbar geliyor bize bir tek kez dahi bu konuda bir şey söylemediniz, bu nasıl bir şeydir dediğimde, bu kez zamanın ne önemi var Şenol bey 2 aydır ihbar geliyor dedi. Yine aynı şeyi söyledim, tamamda bizim neden bilgimiz yok, bize neden haber vermediniz diye sorduğumda son derece rahat bir tavırda siz bu yazıya cevap verin şeklinde ısrar ile dairemi ve beni bu usulsüz düzenlenen bu yazıya muhatap etmek istedi. Bende yazıya dairemin her hangi bir cevap vermeyeceğini, zabıtanın esas işi ile ilgilenmesini, sokakları işgalden kurtarmasını, ruhsatsız işyerleriyle ilgili işlem yapmasını, kaçak yapılardaki yıkımları gerçekleştirmeye rekâket etmesini, bu tutanağın yetkisiz ve bu konuda bilgisi olmayan kişilerce tutulduğunu bu nedenle her hangi bir işlem yapmayacağımı söyledim.

Türkiye de konut inşaatlarında marka olmuş büyük bir şirketi, dairemi ve beni kaçakçılık yapmakla suçlamanızı asla kabul etmem. Bu bir komplodur ve ben bunun arkasında kimlerin bulunduğunu ortaya çıkaracağım, çok kararlı bir şekilde siz derhal bir soruşturma açın ve Cumhuriyet Savcılığına şikâyette bulunun diyerek odayı terk ettim.

Aradan yaklaşık 15 gün geçti.  Belediye başkanının ısrarla yazıya cevap verin talebi üzerine, kendisine evrakı hazırlayan ancak müdürlükte olmayan bir kadro ile kendisini müdür yardımcısı olarak lanse eden kişi ve beraberindekiler, su işlerinin yetkin personelinden kurulacak bir ekiple, başkanlığınızda ve refakatinizde alanda yapılacak incelemeler soruna bir çözüm getirecektir kanaatimi içeren bir resmi yazı gönderdim. Başkan bey yazıyı almamış, iade etmiş ancak yazı kayıtlardadır, bir sureti de bende bulunmaktadır.

Bu olayları yaşadığımız tarihi şimdi net olarak hatırlamıyorum, ama bu ağır itham karşısında uğradığımız bu haksızlıkları protesto ederek o günden sonra Belediye Başkanı ile görüşmedim. Araya bayram girdi, bayram sonrası masada bir çikolata kutusu.

Ben vatandaştan hediye kabul etmem, görevliye sordum nerden geldi diye. Oda özel kalemden deyince derhal geri götürün dedim. Sanırım burada hata etmişim, Özel Kalem Müdürü Hasbi Kabacalı’nın  Belediye başkanı olduğunu ben bilmiyordum..!!

Anlamakta zorluk çektiğim bir başka husus ise 28 Haziran da çikolatayı geri gönderdim, aradan geçen 12 günde ne oldu, kimlerle görüşüldü, hangi pazarlıklar yapıldı, ya da ben ve arkadaşlarım kimin hangi işine yasaya aykırı olması nedeniyle hayır dediğimiz için engel görüldük ve aradan çıkartılmak üzere böyle bir karar alındı. Bu hesapların hepsi bozulacak. Halep ordaysa, Arşın burada….

 

Değerli basın mensupları;

2014 yerel seçimleri sonrasında Metropoliten Zonguldak Barajına meclis üyesi seçildim, burada aynı zamanda baraj encümen üyesi olarak görev yapmaktayım.

Görevdeki İkinci ayımın sonunda Barajda çalışan çok kıymetli teknisyen arkadaşlarla birlikte hazırladığımız projeyle yılda 800 bin TL, 5 yılda 4 milyon TL tasarruf sağlayan projeyi hayata geçirdik.

2017 yılı sonuna kadar bir türbin yerleştirip elektrik üretimine başlayacağız ve barajın elektrik ihtiyacının % 25 ini buradan karşılayacağız.. Bu aylık 50 bin TL tasarruf demek.

Yine 2017 yılı sonuna kadar yüzeyden su alma yapısını hayata geçirip tüm şehir’ e dünya kalitesinde su vereceğiz.  Böylece arıtma tesisinde kullanılan tüm kimyasallarda % 90 oranında tasarruf sağlayıp, kente içilebilir kalitede arı su vereceğiz, 1,5 yılda tesis maliyetini çıkartmış olacağız.

Yıllardır ödenemeyen elektrik borcu yüzünden kesintilere maruz kalan Baraj’ın bu gün kimseye tek bir kuruş dahi borcu yok.

Burada da bir Belediye Başkanı var, ne hırsızlıkla nede kaçakçılıkla suçlanmadık…

Teşekkürler Aslankılıç başkanım…

(Şaka gibi değil mi, merak edenler baraj kayıtlarından doğruluğunu kontrol edebilir.)

 

Gelelim Zonguldak’a..

2 Temmuz 2014 te Başkan yardımcısı olarak göreve başladım.

2014 yılı su gelirleri 13 milyon TL,

2015 yılı su gelirleri 18,5 milyon TL,

2016  yılı su gelirleri 23 milyon TL,

2017  yılı hedefi  30 TL,

Eğer bu yılı tamamlayabilseydik 4 yılda yalnızca su gelirlerinden TOPLAM 32,5 milyon TL artış olacaktı.

Suya 3 yıldır zam yapılmadı ve bu şehirde her yıl nüfus azalıyor…!!

Gelelim diğer küçük kazandırdıklarıma..!

Mali Hizmetlerin tarafıma bağlı olduğu ve bir işçimize 250 TL avans veremeyeceğimi söyleyen Akdemir’e görevi iade edene kadar geçen 9 aylık süre içerisinde yalnızca el ilanlarından yaklaşık 700 bin TL;

7 yılda sonunda BİLBOARD alanlarının kiraya verilmesinden kaynaklanan ve her ne hikmetse bir türlü tahsil etmediğiniz 112 bin TL kurum alacağı bulunan ve size zorla iptal ettirttiğim, Fetö’cü olduğu için artık Tanzanya’ da yaşayan ve borcun tahsil imkânı kalmayan yakından tanıdığınız bu uğursuz herifin ihalesinin iptal edilmesinden sonra her şeyini hazırladığım ve 5 yıllık sürede kuruma ödenecek  tutarların toplamı 1 milyon 300 bin TL;

Zabıta Müdürlüğünün tarafıma bağlı olduğu süre içerisinde Kabahatler kanununa muhalefetten ne kadar toplandığını bilemediğim ancak, kayda değer olduğuna inandığım bir tutar,

Yine Zabıta Müdürlüğünün tarafıma bağlı olduğu süre içerisinde tüm görüşmelerini yaptığım ve sonuçlandıracağıma inandığım KARDEMİR’den alınacak 1,5 milyon TL’yi ısrarla almamak üzere hareket etmeniz sonrasında, zorlayarak ve içime sinmeden aldığımız iş makinasının değeri olan 380 bin TL;

( hatırlarımsın bilmem sayın başkan, KARDEMİR’den 1,5 milyon TL’yi almamı engellemek için o zaman da İzmir’e bir toplantıya giderken Zabıta Müdürlüğünün yetkilerini benden geri almıştın)

 

Bu anlattıklarım maddi kazanımlar.. Ama bunlardan çok daha önemli olan bir şeyi başardığımın farkında olduğunu da çok iyi biliyorum Sayın Akdemir..

Yıllardır ispiyon ile yönettiğin, insanların birbirine olan güvenini, saygısını ve iş birliğini yok ettiğin bu kurumda bana bağlı müdürlüklerde neyi başardım biliyor musun.?

Bana bağlı tüm çalışanlarımda Sevgiyi, Saygıyı, Dostluk ve Arkadaşlığı, Kuruma sadakati yeniden tesis ettim..

Çalmadım, çırpmadım, makamdan güç alarak kimseyi ezmedim, ezdirmedim. Yasayı hâkim kılmak üzere iş yaptım. Yeri geldi vicdanımı dinledim, evine ekmek alamayan garibanında suyunu kesmedim. Hiçbir müteahhit ile “ maliyetine daire” pazarlığı yapmadım, daire almadım..

Bunları ben kendi kendime söylemiyorum, Akdemir’in şahsımla ilgili;

“Kendisinin işini yapması, çalışkanlığı konusunda asla yorum yapmam.

Kişiliğiyle ilgili hiçbir sorunum yok“ şeklinde açık beyanları olan Akdemir’in,

“ÇİKOLATAMI GERİ GÖNDERDİ, BENDE GÖREVDEN ALDIM”

Şeklindeki açıklamasını siz değerli basın mensupları ve Halkımızın bir kez daha takdirlerine sunuyorum.

Bu vesile ile izah etmeye çalıştığım başarılarımızda büyük katkıları olan tüm mesai arkadaşlarıma ve daire müdürlerime, sevgili belediye meclis üyesi arkadaşlarıma,

“ZONGULDAK’IN ÇOK DAHA İYİ YÖNETİLEBİLECEĞİNİ ORTAYA KOYMAMA” sağladıkları katkı ve destekleri için teşekkür ediyor şükranlarımı sunuyorum.

 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.