Nereye Gidiyoruz?  (6)

11 Ekim 2023 tarihli Cumhuriyet Gazetesinin ekonomi sayfasında “geniş tanımlı işsizlik oranı” 8,8 milyon olarak, TÜİK’in açıkladığı verilere göre de atıl işgücünün yüzde 23 olduğu belirtilmiş. İş arayanlar ise DİSK verilerine göre 8 milyon 839 bin, TÜİK verilerine göre ise 3 milyon 223 bin kişi. İşgücüne katılma oranları erkeklerde yüzde 70,9, kadınlarda yüzde 36 ve genel ortalama yüzde 53,45 olmuş.

Bu yoksunluğa rağmen işsizlerin yüzde 84’ünün işsizlik maaşı yokmuş. TÜİK’in açıkladığı 3,2 milyon işsizden yaklaşık 2,8 milyonu işsizlik maaşı alamıyor.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası haline getirildikten sonra işçi kayıpları artmaya başladı ve bu şartlarda bu yılın ilk dokuz ayında 1.409 işçinin iş kazasından hayatını kaybettiği hesaplandı. Ölüm sebepleri ise; trafik kazası %24, göçük ve ezilme %15, yüksekten düşme %12. Bunlar içinde çalıştırılırken yaşamını yitiren 44 çocuk da var. Bu kazaların nedenleri arasında  işgücüne katılma oranının yüzde 53.45 ve çalıştırılabilecek insan oranı yüzde 46 olmasına rağmen fazla üretim için baskı, uzun zaman çalışma ve çalıştırma, düşük saat ücretleri ve yorgunluk da var.

Bu durum toplumsal sorunların ve mutsuzluk kaynaklarının temelidir. Ekonomideki yaşanan bunalımlar ve adaletsizlikler, sosyal ve psikolojik sapmaların ilk nedenidir. Her gün televizyonlarda izliyoruz, gazetelerde okuyoruz suç içeren vakaları;  nedenleri ise işsizlik, yoksulluk ve cahillik(Buna neden olan devlet ve sermaye mahkemeye verilebilir mi?).

Bir görünmeyen neden ise aşırı tüketim isteği(reklamlar nedeniyle) ve kalitesiz üretim. Kalitesiz üretimin nedeni ise toplumdaki gelir dağılımı eşitliği bozuldukça ve aşırı kâr hırsı arttıkça üretilen malların kalitesi ve miadı düşüyor, düşürülüyor fakir topluma ulaşmak için. Sonuçta 5-10 kat fazla ürün üretmek gerekiyor; GDO’lu ve hibrit ürünler gibi… Ve bu ürünler havayı, suyu(ayrıca çok tüketiyor) ve toprağı zehirliyor, başka cins ürün ektirmiyor.

Devlet ise 30 yıldır bu tür ürünleri destekliyor, anavatan tohumlarının ekilmesini yasaklayabiliyor.

Öncelikle işsizliğin yok seviyesine, indirilmesine önerim şudur:

Tüm işsizlerin ve çalışma yaşındaki tüm vatandaşlarımızın çalışarak, üreterek ve öğrenerek bir hayat sürmesi gerekiyor. Yani her çalışma yaşındaki vatandaşın bir işi olmalı öncelikle. Bunun için tüm potansiyelimizi, tüm olanaklarımızı hayata geçirebiliriz. Ve her akşam her vatandaş bugün şu şu işi yaptım, çok güzel oldu be…diyebilmeli!

Unutmayalım, her insan hayatı boyunca sadece kendi ihtiyaçları kadar üretebilir; yoksulluğun ana nedenlerinden birisi de tüm aile yükünün bir kişinin sırtına yüklenmesindendir. Sömürü konusu ise ayrı bir felaket…!

Bugünkü olanaklar ve koşullara göre işsizliği azaltmak hatta yok etmek için ilk yapılacak iş; haftalık çalışma süresini 30 saate indirmek ve günlük işyeri çalışma süresini iki vardiyaya çıkarmaktır.

Peki, kalan zamanımızda ne yapacağız? Okula gideceğiz ömür boyu bilimsel eğitim için. Çünkü insanlık dünyada bilimsel eğitim için var; ne kadar bilimsel bilgi o kadar insan…! İnsanlık halen “evren bilimin” yüzde 2’sine ulaşabilmiş maalesef.. Evren bilim tüm sorunları çözer…!

                   XXXXXXXXXXX

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği hakkındaki yorum ve eleştirilerimize devam edelim.

2007 yılında yapılan değişiklikle milletvekili seçimleri 5 yılda bir yapılırken 4 yıla indirilmişti. Tekrar 5 yıla çıkarıldı ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de aynı gün yapılacağına dair değişiklik yapıldı.

Böylece Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi kurulmuş, kontrolsüz bir yönetim sistemi yaratılmıştır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin de başkanı ve aynı zamanda devletin tüm organları üzerinde egemenlik hakkı kurmuş ve uygulamaya geçmiştir. Bu durum hukuk düzenini, demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü, ahlakı tartışılır hale getirmiştir, çökertme yaratmıştır. Ekonomik eşitliğin ve gelişmenin yıkım yoluna girmesine neden olmuştur. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve halkının önü görünmez hale getirilmiş oldu.

Çünkü söz, yetki, karar, iktidar halkta değil bir kişinin elinde, sadece sorumluluk halkta. Seçimlerde ön seçim bile yok!