Nereye Gidiyoruz? (12)

Ekonomik kriz ve deprem yıkımıyla birlikte AKP iktidarının kararıyla, devlet kurumlarının lüks binalara taşıma çok pahalıya patladı halka.

Kamunun kiralık binalar için merkezi yönetim bütçesinden yaptığı aylık ödemeler Ocak 2024 ayında 15,3 milyar liraya yükseldi. Bu rakam Ocak 2023’te 6,3 milyar liraymış. Bu rakamlar Ocak 2020’de 536,6 milyon lira, Ocak 2021’de 1,6 milyar lira, Ocak 2002’de 3,3 milyar liraymış. Bunda depremin de etkisi olsa da önceki yıllarda yüzde yüz ve hatta 2021 yılında yüzde 200’e yakın artışlar olmuş.

Bu artışlara rağmen konut kiralarını yüzde 20 ile sınırlamaya çalışan bir yanıltmayla, oyalamayla karşılaştık yıllarca kiracılar!

Türkiye’nin borçları 7 trilyon liraya dayanmış; Ocak 2023 ayına göre % 66,6 artışla 6 trilyon 965 milyar lira olmuş. Bu kapsamda iç borç stoku geçen yıla göre % 70,1 artışla 3 trilyon 366 milyar lira, dış borç stoku ise yüzde 63,4 artışla 3 trilyon 599 milyar liraya ulaşmış.

Bu borçlar yanında vatandaşların banka borçları da zirve yapmaya devam ediyor. Kredi kartı kullanan kişi sayısı son 1 yılda 2,7 milyon artarak 39,9 milyona ulaşmış.

2023 sonu itibariyle kredi tutarı ise 2,7 trilyon lirayı aşmış. Bu kapsamda bireysel kredi kartı borcu olanların sayısı yaklaşık 3 milyon artarak 36,7 milyon kişiye ulaşmış. Kişi başı ortalama bireysel kredi kartı borcu, 2023 sonunda 2022 sonuna göre % 145,4 artarak 32.843 liraya ulaşmış. Kişilerin bankalara bireysel kredi borcu toplamı 2 trilyon 748 milyar lira olmuş. Bireysel kredi borcu ise 41.205 liradan 68.881 liraya yükselmiş. Konut kredisi kullanan sayısı 2 milyon 268 bin kişiden 2 milyon 36 bine düşerken toplam tutarı ise 364 milyar liradan 443 milyar liraya ulaşmış. Taşıt kredisi kullanan sayısı 459 binden 620 bine çıkarken, kredisi 60 milyar liradan 103 milyar liraya çıkmış. 

Bu şartlarda Cumhurbaşkanı ve AKP taraftarlarının eylem ve söylemleri çok başka yollara sapmış durumda. Halkın ekonomik, sosyal, bilimsel ve kültürel değerleri elden giderken kul ve köle yapmanın yolları aranıyor ülkemizde. Bu düşüncemizi güçlendirmek ve anlatmak için Cumhuriyet yazarı Engin Yıldızoğlu’nun ekonomi sayfasından(22.02.2024) esinlenebilmek için alıntı yaptım. Şöyle diyor Engin Yıldızoğlu: Önce : Ne oluyor? diyor, başlıkta. Ve şöyle devam ediyor:

“Ülke(halk) anayasaya göre laik ama Cumhurbaşkanı daha üç yıl önce, “İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz, diyor. Geçenlerde de “şeriata düşmanlık dinin bilhassa kendisine husumettir.”diyor. Depremzedeler için yapılan konutlarda tarikatlara ve tarikat yöneticilerine öncelik veriliyor. ÇEDES protokolü okulları siyasal İslam’ın propagandasına yol açıyor. Siyasal İslam’ın türlü örgütleri, hilafet ve şeriat bayraklarıyla gösteriler düzenliyorlar; güvenlik güçleri bunları seyrediyor. Ama İstanbul’da Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin depremzedelerle dayanışma amacıyla Kadıköy’de yapmak istediği açıklamaya polis saldırıyor. 100’den fazla kişi gözaltına alınıyor. Ama bu vatan topraklarına ve halkına zerre kadar saygısı ve sorumluluğu olmayanlardan birisi olan Kanada-ABD şirketi SSR Mining’in  Türkiye müdürü Cengiz Demirci gözaltına alınmasının ardından 6 saat sonra serbest bırakılabiliyor.”   

Şöyle demiş Kenya Kurucu Devlet Başkanı Jomo Kenyatta(1894-1978): “Batılılar geldiklerinde bizim elimizde topraklarımız vardı. Ellerimize İncili verdiler. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim ellerimizde İncil, onların ellerinde topraklarımız vardı.”

Batı, Afrika’ya 15.yy’da saldırdı, milyonlarca Afrikalı esir edilirken yer altı kaynakları sömürüldü. İlk gelen Portekizliler iç çatışmalarda tarihin en büyük soykırımını yaptılar.

15-19. yüzyıllar arasında 180 milyon Afrikalı ABD’ye taşındı. Köle olarak kullanıldı. 20 milyon insan soykırıma uğradı. Hâlâ sömürülüyor. Afrika’nın Hristiyan yapılması için 100 milyar dolardan fazla para harcandı.

Kıtada ölümlerin üçte biri bulaşıcı hastalıklardan oluyor. Halkın yüzde 70’i elektrik kullanamıyor, yüzde 46’sı suya ulaşamıyor.

Biliyor muyuz? Özgür ve bağımsız olmayan İslam ülkelerinde Cuma namazı kılmak farz değilmiş. Ne demişti Atatürk? Özgürlük ve bağımsızlık karakterimdir. Ben ise şöyle düşünüyorum: Özgürlük ve bağımsızlık hayatımızdır ve bilim yoksa din de yok. Bilimsel sosyalizm gelecek cehenneme dönen dünya cennet olacak.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.