Nereye Gidiyoruz? (13)
Engin Yıldızoğlu 29.02.2024 tarihli yazısında şunları söylüyor:
“Yılın ikinci zirvesi, Münih Güvenlik Konferansından yaklaşık 10 gün önce, IMF Genel Müdür Birinci Vekili Gita Gopinah yazdığı denemede şöyle diyordu: Bir dönüm noktasındayız; dost ülkelerin ekonomilerine yönelme, riski azaltma, kendine yetme adına engeller konuldukça küresel ticaret parçalanıyor, diyordu. Gopinah yazısında “yeni bir ekonomik soğuk savaşın kötü senaryolarından kaçınmanın yollarını araştırıyordu. Gopinah, gittikçe artan parçalanmanın arkasında ülkelerin güvenlik kaygılarının olduğunu vurguladıktan sonra “jeopolitik kaygıların küresel ticareti ve sermaye akışını engellemesi ilk kez yaşanmıyor” diyordu. I. Dünya Savaşı’nın küreselleşmenin altın çağına son verdiğini anımsatıyordu.
15-18 Şubat 2024 arasında toplanan Münih Güvenlik Konferansı’nda küresel jeopolitik adına Nathalie Tocci’nin izlenimi de çarpıcı. “Dünyanın Batı ve geri kalanlar; yani Rusya, Çin ve Küresel Güney olarak ikiye bölündüğüne işaret ediyor, bu da bizim güvenliğimizi tehdit ediyor diyordu.”
Bu düşünceler çerçevesinde Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarı Jale Özgentürk’ün 6 Mart tarihli yazısını okuyunca bu iki yazı arasında bağ olduğunu gördüm ve düşündüm. Yazının girişi şöyleydi:
“Rusya baharı bitiyor mu?
Rusya ile Ukrayna arsındaki savaşta iki yıl geride kaldı. ABD ve Avrupa Birliği ağırlıklı 30’dan fazla ülke Rusya’ya iki yıldır yaptırım uyguluyor.
Bu gelişmelere rağmen Rusya, Türkiye ekonomik bağları derinleşmiş birer komşu olarak… ABD ve Türkiye ilişkisi ise NATO üye ülkeleri olmalarından dolayı çok yakın. Buna rağmen ne ABD’den ne de Rusya’dan vazgeçerim diyor, bu anlamda.
Bu dönemde Rusya’daki 5 bine yakın uluslararası şirket Rusya’yı terk ederken, Rusya, Türkiye ekonomik ilişkileri yüzde 23 artarken 9 milyar dolara yükseldi.
Ancak 6 Ocak 2024’te ABD Dış İşleri Bakanı Türkiye’ye gelmiş ve İsveç’in de NATO üyesi olma yolunda veto TBMM’nin olağanüstü kararıyla kaldırılmıştı. Böylece Türkiye yüzünü tekrar Batı’ya dönmüş oldu.
Bu gelişmeler karşısında 2 Şubatta Türkiye’ye ziyaret yapacak olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 17 Martta yapılacak seçimi bahane ederek ziyaretini iptal etti. Bu iki ayda Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı da yüzde 37 azalmış ve Türkiye’ye yerleşen yabancılar göç etmeye başlamışlar.”
Bugün telefonuma bir ileti geldi. Uzun Uzun bugün içinde bulunduğumuz ekonomik, siyasal ve sosyal bataklığı anlatıyor, şöyle ki:
“Neden ağır bir ekonomik yıkım yaratıldı? Neden varlıklarımız satıldı? Neden inanılmaz bir dış borç yaratıldı? Neden Londra mahkemeleri yetkili kılındı? Neden yapılan altyapı yatırımlarının maliyeti çok yüksek ve yabancı paraya bağlı ve uzun vadeli borçlu? Neden Atatürk ismi silinmeye çalışılıyor? Neden T.C. tabelalardan kaldırıldı? Neden sığınmacılar ülkeye dolduruldu ve demografik bozulma yaratıldı? Neden kuvvetler ayrılığı yok edildi? Neden vergilerimizin hesabı verilmiyor? Neden Milli Güvenlik Güçleri sistemi değiştirildi? Neden ülkenin telekomünikasyonu satıldı ve bedeli alınmadı? Neden eğitim sistemi laik sistem dışına çıkarıldı? Neden orta ekonomik sınıf yok edildi? Neden sağlık sistemi kötüleştirildi? Neden Anayasa hükümlerine uyulmuyor? Neden uyuşturucu ve mafyanın merkezi olduk? Neden bağlı olduğumuz AİHM kararlarına uyulmuyor? Neden tarikatlar ve cemaatler holdingleşip devlete yerleşti? Neden varlık fonu kuruldu ve sorgulanamaz oldu? Neden üretim ekonomisinden vazgeçildi ve bütün yerli sanayi, bankaların yüzde 70’i yabancılaştı? Neden Biden ile görüşmelere bürokratlar alınmadı ve arkasından Suriyeli, Afgan, Pakistanlı ve diğer genç göçmenler Türkiye’ye akın etmeye başladı.”
Soru çok, yanıt tek! BOP devrede, BOP Eş başkanlığı görev başında…
Şimdi tüm bu gelişmeleri değerlendirmeye çalışalım.
Bu gidişin nedeni, nedenleri neler? Neden bizim en medeni en gelişmiş en çok bilimsel bilgiyle donanmış olduğuna inandığımız Batı ülkeleri insanlığa kan kusturmak için, ekonomik gelişmelerini kendilerine bağlamak için, dayatmalarda bulunuyorlar? Mesela dünyanın en medeni ülkeleri hangileri diye sorsak, nasıl yanıtlar alabiliriz? Bence dünyanın en medeni ülkeleri Çin ve Hindistan ile çevre ülkeleri. Çünkü onlar 2 bin yıldır işgal ve ekonomik çıkar için savaşmıyorlar mümkün olduğu kadar. Ve bugün dünyanın en çok nüfusu olan, gelişmeye en uygun ve gelişen ülkeleri. Dünyanın en vahşi, en açgözlü, en zengin ve batacak ülkeleri de Batı ülkeleri.
Oysa, insanlık kendisine yeni ve kendisine yaraşır bir felsefe yaratmalı… Biz insanlık, bilimsel bilgi sahibi olmak için varız. Bugün evrenbilimin yüzde 2’sine ulaşabilmiş ve hâlâ çok cahiliz. Ekonomik varlık birikimi ise sırtında büyük yükler ve cahilliğin temelini oluşturuyor.
Dünya “evren bilimin okulu” iken kapitalizm dünyayı cehenneme-hapishaneye çevirmiştir.

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
