Nazım Hikmet’in “Saman Sarısı” şiirinde Abidin Dino’ya “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” dizesiyle sorması üzerine Abidin Dino belki mutluluğun resmini yapamadı, ama yazdığı şiiriyle mutluluğu anlatmaya çalıştı. “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin, işin kolayına kaçmadan ama….” Evet, işin kolayına kaçmadan.
Bizim mahalle bunun tam tersini alışkanlık haline getirdi. Yani sürekli işin kolayından, günü kurtaracak, kişisel, kesimsel çıkarları da içine alan, yer yer popülist tutumlarla günler, aylar, yıllar kayıp gidiyor. Aynı zamanda, kaybolup giden onca emeğe, insana ve zamana.
31 Mart seçimlerinin ülkede bahar havası henüz Zonguldak Merkez İlçe’ye yansımadı. CHP Zonguldak Belediyesi’ni yeniden geri aldı almasına ama, ne alan memnun ne aldıranlar. Belediye Başkanlığını kazanan Tahsin Erdem’in gündemi daha çok iş yapamaya değil de parti içindeki kavga gürültüye odaklanmış durumda. Buna örgütün kendi içinde ‘eski’ler ‘yeni’ler kavgasını da ekleyince anlıyacağınız CHP’de huzur yok. Bu huzursuzluk fazla değil yavaş yavaş topluma da yansır ve klasik söylemle; “Sol’un yapacağı iş bu kadar olur’a kadar gider.
Belediye Başkanı Tahsin Erdem ile ilgili daha önce kısa bir değerlendirme yapmıştım. Bu kadar tartışma, ‘dedikodu’, ‘yalan-yanlış’ ortaya atılan, yazılanlara neden cevap verilmez anlamış değilim. Hani nerede açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik ve bunların hepsini politik olarak içinde barındıran demokratlık. Tahsin başkan önce Belediye personelinin kendisine güvenecek başkanı bulması lazım. Ne kadar kendini güvende hissederse o kadar kente daha güvenli ve cesaretli hizmet eder.
Diğer bir güven noktası ise sizlere güvenerek oy veren binlerce Zonguldak’lı yurttaş. Onlarda size güvenerek ve değişim isteyerek çok önemli bir destek verdi. Bu kitleyi bir daha arkanızda göremeyebilirsiniz? Çünkü bu kitle sadece CHP’nin üyesi ya da CHP’ye oy veren kitle değil. Toplumsal muhalefet olarak AKP’nin adayına karşı size destek vermiş ve kent adına sizden beklentileri olan kitle.
Basında her gün çıkan, siz buna ‘dedikodu’ da diyebilirsiniz, ama buna da cevap vermek zorundasınız. Cesaretle, inandığınız biçimde.
Bir not da CHP İl, İlçe Başkanlarına. Geçtiğimiz günlerde CHP’de görev yapmış, il Başkanı, İlçe Başkanları basına, kamuoyuna açıktan yayın yaparak kendi belediye başkanlarını eleştiren, ilçe başkanı ile olan çelişkilerini kamuoyu önünde uluorta tartışmaya açan tutum ve davranışları hangi yasa, yönetmelik yada kişi ve kişilerden alarak yapıyor.
Bu konuda CHP İl Başkanı (Genel Başkanın temsilcisi) neden kamuoyunda gerek Belediye Başkanı ile ilgili gerekse parti içi sorunları kamuoyu önünde işi polemiğe götürecek konulara dur denilme diğini anlamış değilim. Bu tartışmalara seyirci kalmak ilk başta insan hoş gelebilir, hatta akıllı iş yapmış gibi de gelebilir ama, tam tersi sizleri basiretsiz, ilkesiz, tutarsız olarak yorumlanmanıza hizmet eder.
Belediye Başkanınızın arkasında durmadığınızda, İlçe başkanınızın arkasında durmadığınızda yarın sizin arkanız da kim olacak, onu da hesaba katmanız lazım. Kavgayı çıkaran, kamuoyu önünde bu tartışmaları sürdüren eski il, ilçe başkanları aynı zamanda yaklaşık 20-30 yıllık Partinin geldiği süreçten direk sorumlu olanlardır.
Kendilerinin yaşananlardan payı yokmuş gibi bugünü eleştirmek, tartışmayı körüklemek olsa olsa kişisel beklentilerinin yerine gelmemesinden başka bir şey olamaz. O nedenle Devrim Dural ve Osman Zaimoğlu olarak sizler geçmiş sürecin ortağı değil tam tersi geçmiş olumsuzlukları bir kenara atacak ve toplumun geleceğe olan güvenini ileriye taşıyın diye parti tabanı size destek verdi. Yoksa o koltuklarda siz değil bugün deklarasyon yayınlayanlar otururdu.
O nedenle parti içi tartışmaları ve basında yazılan ve anlatılanları kamuoyu önünde açık, net bir biçimde aydınlatma görevinizi yerine getirin. Bu konu Merkez İlçe ya da İl Danışma Kurullarında çözülme olayını çoktan aştı.
Binlerce CHP kitlesi ve Toplumsal muhalefet sizden kamuoyunu aydınlatma görevi bekliyor. Basında yazılanlara cevap vermenin basını yüceltmeye değil sizin parti içi demokrasiyi, demokratlığı, açıklığı ve hesap verilebilirliği savunduğunuz anlamına gelir.
O nedenle iyi ki basın var ve daha özgür basın istiyoruz sözlerinizi de yerine getirmiş olursunuz.
Yani aklınızdan ‘Nasıl olsa danışma kurulu var orada konuşulur’ derseniz bu sizi daha da pasifize eder, karşı tarafı güçlendirir. Unutmayın.
Peki sen mutluğun resmini yapabilir misin Devrim başkanım; İşin kolayına kaçmadan ama.
Sağlıcakla kalın.

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
