Mevcut tersine dönmüş dünyayı yaratan, insana aykırı faaliyet tarzıdır. O hâlde, tersine dönmüş dünyayı düzeltmek için insana aykırı faaliyeti ortadan kaldırmak ve sahici insan faaliyetine, yani komünal faaliyete geçmek gerekir.
İnsanlığı kurtuluşa götürecek olan bu dünya-tarihsel seferberliğe sosyalist toplumsal devrim denir. Sosyalist toplumsal devrim, her şeyin birdenbire değişeceği bir kader anı ya da mahşer günü demek değildir. Sosyalist toplumsal devrim, insana aykırı faaliyet tarzından komünal faaliyet tarzına geçişin yaşanacağı uzun bir tarihsel dönüşüm dönemine tekabül eder.
İnsana aykırı faaliyet tarzının merkezinde insana yabancılaşmış emek faaliyeti yer alır. Yabancılaşmış emek, doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının ilkel komünal topluluklardaki birliğinin inkârıyla doğmuştur. Sosyalist toplumsal devrim, işte bu kadim inkârın inkârı demektir. Sosyalist toplumsal devrimin tarihsel işlevi, inkârın inkârını gerçekleştirmek, yani doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının birliğini “yeni bir tarihsel biçim içinde yeniden” kurmaktır:
“Emek adamı ile emek araçları arasında bir kere ayrılma olduktan sonra, bu durum, yeni ve köklü bir devrim (sosyalist toplumsal devrim – YZ) üretim tarzını tekrar altüst edip başlangıçtaki birliği yeni bir tarihsel biçim içinde yeniden kuruncaya kadar varlığını sürdürecek ve devamlı artan ölçekte kendini yeniden üretecektir.” (K. Marks, “Ücret, Fiyat, Kâr”, 1865, MESE, İng., c. 2, s. 56.)
Marks’a göre sosyalist/komünist toplumsal devrimin önceki toplumsal devrimlerden farkı, doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşulları arasındaki birliği yeniden kurmak suretiyle, bu ikisinin ayrılığından doğan yabancılaşmış emeği ortadan kaldırmaktır:
“Şimdiye kadarki bütün devrimlerde faaliyet tarzına hiç dokunulmadı. Söz konusu olan, sadece bu faaliyetin değişik bir dağıtımıydı, öteki kişiler arasında yeni bir iş bölümüydü. Oysa komünist devrim, daha önceki faaliyet tarzına karşı yönelir, emeği (yabancılaşmış emeği – YZ) ortadan kaldırır.” (K. Marks, F. Engels, “Alman İdeolojisi”, 1845-1846, MESE, İng., c. 1, s. 40-41.)
Sosyalist toplumsal devrimin yabancılaşmış emeği ortadan kaldırması, yabancılaşmış emekten doğan bütün insana aykırı toplumsal ilişki biçimlerini de ortadan kaldırması demektir. Bu anlamda, Marks’ın ortadan kaldırılacaktır dediği “daha önceki faaliyet tarzı”nın başlıca tezahürleri şunlardır:
Toplumu parçalayan iş bölümü, özel mülkiyet, mübadele, meta, değer, para, pazar, ücretli emek, sermaye, ücret, fiyat, kâr, rant, faiz… Yalıtık birey, sivil toplum, sınıf, hukuk, siyaset, devlet…
Bütün bu kavramların hepsinin birbirleriyle içsel bağlantısı vardır. Çünkü o kavramların ifade ettiği insana aykırı toplumsal ilişkiler, toplumdaki yabancılaşmış karakterin çeşitli tezahürleridir. İnsana aykırı toplumsal ilişkiler, dışsal bakışla, birbirlerinden kopukmuş gibi görünürler, ama aynı yabancılaşmış faaliyetin çeşitli tezahürleri oldukları için gerçekte bütünsel bir örgüyü, yani kapitalist toplumu meydana getirirler.
Aşağıdaki ifadeler, gerçekleştireceği hedeflere referansla, sosyalist toplumsal devrimi tanımlar:
1. Doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının birliğini inkâr eden yabancılaşma sürecinin inkâr edilmesi. Böylece başlangıçtaki birliğin üst düzeyde yeniden sağlanması.
2. Doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının sahici birliğinin sağlanması.
3. Üretim araçları üstünde toplumsal, yani komünal mülkiyetin kurulması.
4. Toplumu parçalayan iş bölümü, özel mülkiyet, meta, değer, para, pazar, ücretli emek, sermaye gibi insana aykırı toplumsal ilişkilerin ortadan kaldırılması.
5. Doğrudan üreticilerin birleşerek kendilerini komünal özne olarak kurmaları, böylece kendi faaliyetlerini kendi ellerine almaları, yani kendi faaliyetlerini kendi iradelerinin nesnesi hâline getirmeleri.
6. Faaliyetin parçalılığına, ekonomi ile siyaset alanlarının birbirinden ayrılığına son verilmesi, böylece faaliyetin bütünleşik bir akış hâlinde insana geri dönmesi.
7. İnsanın insan olması, yani insanın komünalleşerek kendi insan doğasına dönmesi.
8. Yalıtık bireyin yerini komünal bireyin alması.
9. Sivil toplumun yerini sahici insan toplumunun, yani komünal toplumun alması.
10. Sınıfsız, devletsiz, siyasetsiz, hiyerarşisiz faaliyetin, yani özgür, komünal faaliyetin yaratılması.
Dünya-tarihsel devrimci dönüşüm süreci sonunda, yukarıdaki teorik eşik aşıldığı andan itibaren insanlığın gerçek tarihi başlamış olacaktır. Bu teorik eşikten önceki insana yabancılaşmış faaliyet tarihi ise insanlığın tarih öncesine aittir.

27 Haziran
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
