Michael Roberts on July 24, 2024

Çin Komünist Partisi’nin Üçüncü Plenumu geçen hafta sona erdi. Üçüncü Plenum, 364 üyeden oluşan Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin önümüzdeki birkaç yıl için Çin’in ekonomik politikasını tartıştığı bir toplantıdır. Çin tek partili bir devlet olduğundan, bu aslında hükümetin ve özellikle Başkan Xi’nin politikalarını belirler.

Üçüncü Plenum’dan Çin’in ekonomik politikaları hakkında ne öğrendik? Zaten bilmediğimiz pek bir şey yok. Devlet medyası bültenine göre, Plenum ekonomik politikanın Çin tarzında yeni bir “bilimsel ve teknolojik devrim ve endüstriyel dönüşüm” turuna odaklanması gerektiği konusunda anlaştı . Önümüzdeki on yılda “eğitim, bilim ve teknoloji ve yetenekler Çin’in modernizasyonu için temel ve stratejik destektir.”

Yani öyle görünüyor ki ÇKP liderleri ekonomik büyümeyi sürdürmeyi ve ilan ettikleri tüm sosyal hedefleri ‘kaliteli büyüme’ olarak adlandırdıkları şeyle karşılamayı hedefliyorlar. Ekonominin, esas olarak kırsal kesimden şehirlere imalat, emlak geliştirme ve altyapıda çalışmak üzere gelen bol miktarda işgücü kullanılarak genişletilmesi sona erdi. Bir süredir sona erdi. Kentleşme yavaşlıyor.

Bunun yerine, Çin ekonomisi esas olarak sanayi ve ihracat odaklı sektörlerdeki üretken yatırımlardaki büyük artıştan dolayı hızla yükseldi. Ancak bu da 2008-9 Büyük Durgunluğundan bu yana bir nevi zirveye ulaştı. O zamandan bu yana büyük ekonomilerdeki küresel ekonomik yavaşlama ve durgunluk -benim Uzun Buhran adını verdiğim- Çin’deki ekonomik büyüme oranını da etkiledi. Dünya ticaret büyümesi durgunlaştı ve Çin’in payı da öyle.

Çin’in reel GSYİH büyümesi Büyük Durgunluk’tan bu yana yavaşlasa da, ekonomi hala yılda yaklaşık %5 oranında büyüyor ve bu, en iyi performans gösteren yedi kapitalist ekonominin arasında yer alan ABD ekonomisinden iki kat daha hızlı.

Ancak büyümenin yavaşlamasının diğer nedenleri arasında kırsal alanlardaki işgücünün göreceli tükenmesi ve sonunda hala yönetilen bir emlak krizine yol açan gayrimenkule yönelik verimsiz yatırımların genişlemesi yer alıyor.  Daha önceki birçok yazımda da savunduğum gibi, bu, Çin hükümetinin 1990’larda hızlı kentleşen bir nüfusun konut ihtiyaçlarını özel sektör aracılığıyla karşılamaya çalışırken yaptığı büyük politika hatasının sonucuydu: yani, ipoteklerle finanse edilen ve özel geliştiriciler tarafından inşa edilen satın alınabilecek evler. Batı’da kullanılan bu konut modeli, 2008’de küresel mali çöküşü tetikledi ve sonunda Çin’de benzer bir emlak düşüşüne yol açtı. 

Ancak Üçüncü Plenum için asıl mesele ‘demografik zorluk’. Çin’in nüfusu, diğer pek çok ülke gibi, gelecek nesilde düşüş gösterecek ve çalışma çağındaki nüfusu da azalacak. 

Ekonomik büyüme ve yaşam standartlarındaki daha fazla iyileşme giderek artan bir şekilde işgücünün üretkenliğinin artırılmasına bağlı olacaktır .  Daha önceki yazılarımda bunun başarılmasının tamamen mümkün olduğunu savundum.

Dallas Federal Rezerv Bankası, Çin’in ‘toplam faktör üretkenliğinin’ (inovasyonun kaba bir ölçüsüdür) yılda %6 oranında büyüdüğünü, ABD’de ise düşüşte olduğunu gösteriyor.  Daha yavaş büyüme ancak yine de G7 ekonomik büyümesinden çok daha hızlı ve teknolojik başarıya dayanıyor.

Ancak Batı medyası ve ana akım ekonomistler Çin ekonomisinin derin bir sıkıntı içinde olduğunu iddia etmeye devam ediyor. İşte İngiltere’nin Financial Times gazetesinin değerlendirmesi: 

“Çin’in büyümesi, işsiz gençlerin ordularına iş sağlamak için çok yavaş. Üç yıllık bir emlak düşüşü kişisel serveti vuruyor. Trilyonlarca ABD doları tutarındaki yerel hükümet borcu Çin’in yatırım motorlarını boğuyor. Hızla yaşlanan bir toplum, sağlık ve emeklilik yüklerine ekleniyor. Ülke deflasyonla flört etmeye devam ediyor.”

Bu konuları tek tek ele alabilirdim. Ancak bunu daha önceki birçok yazımda yaptım. Genç işsizliğinin boyutunun ciddi bir sorun olduğunu söylemek yeterli. İyi ücretli yüksek teknoloji işleri arayan genç lisansüstü öğrenciler ile mevcut istihdamın hala düşük ücretli, daha az beceri gerektiren işlerde yoğunlaşması arasında keskin bir uyumsuzluk var. Bu, gelişmiş kapitalist ekonomiler de dahil olmak üzere birçok ekonomide bir sorundur. Bana göre çözüm, yüksek teknoloji sektörlerinin genişlemesinde, ancak aynı zamanda diğer işler için yeniden eğitimde.

2) Emlak düşüşü ciddiydi. Ancak, konutun daha uygun fiyatlı hale gelmesi için emlak fiyatlarının keskin bir şekilde düşmesi kötü bir şey değildir. Buradan çözüm, daha fazla özel geliştirme değil, kamu konutlarının genişletilmesi olmalıdır.

3) Borç sorununa gelince, Çin’in kaldıraç oranlarının geçmiş on yıllarda arttığı doğru, ancak bunlar yönetilebilir, özellikle de borcun çoğu yerel hükümet sektörlerinde yoğunlaşmış olduğundan ve bu nedenle merkezi hükümet tarafından kurtarılabilir. Ve Çin’in herhangi bir kaybı karşılamak için bir devlet bankacılık sistemi, devlete ait şirketleri ve devasa döviz rezervleri var.

Çin: GSYİH’ye göre borç

4) FT’ye göre Çin’deki düşen tüketici fiyatları kötü bir şey. Ancak temel satın alımların daha ucuz hale gelmesi o kadar kötü mü? Son iki yıldır Batı ekonomilerini ve haneleri tüketen enflasyonist artıştan muzdarip olmak daha mı iyi? 

FT ve Batılı ekonomistler gibilerinin sürekli vurguladığı diğer eleştiri şudur : “Pekin, büyüme modelini yatırım ve ihracata aşırı bağımlılıktan, hanehalkı tüketimine doğru yeniden yönlendirme sözü verdi. Batılı hükümetler uzun zamandır bunun Çin’in büyük ticaret fazlalarını azaltmaya ve küresel talebi canlandırmaya yardımcı olacağını umuyordu.”   Ancak ” Çin yeniden dengeleme sözlerini yerine getirmekte başarısız olmakla kalmadı, aslında geriledi.” FT , “Plenum bildirisinin tüketici harcamalarını artırma veya ekonomiyi yatırım ve ihracattan uzaklaştırma sözü vermemesi”   nden rahatsız .

FT daha sonra Donald Trump’ın 2025’te başkanlığı yeniden kazanması durumunda hızlanması muhtemel ABD tarife savaşından Çin’i sorumlu tutmaya devam ediyor.  “Şi ve politbürosu, Çin’in ticaret dengesizliklerinin giderek daha da kışkırtıcı bir konu haline geldiğini fark etmeli. Aylık ticaret fazlası Haziran ayında tüm zamanların rekoruna ulaştı. ABD başkanlığı döneminde Çin ithalatına ağır tarifeler uygulayan Donald Trump’ın yeniden yükselişi, gerçekten düşünmek için bir duraklama sağlamalı.”  Görünüşe göre ticaret savaşının sorumlusu Çin, ABD hükümetinin Çin’in ihracat başarısını ve teknoloji ilerlemelerini engelleme girişimleri değil.

Batılı medya ve ekonomistler bir kez daha, mevcut yatırım odaklı, ihracat odaklı, devlet tarafından yönetilen ekonomiden tüketici odaklı, özel sektör odaklı bir ekonomiye geçiş anlamına gelen bir ‘yeniden dengeleme’ için tartışıyorlar.  Cornell Üniversitesi’nde ticaret politikası profesörü ve Uluslararası Para Fonu’nun Çin bölümünün eski başkanı Eswar Prasad, “Çin ekonomisi  çöküyor ” dedi. “Harcamaları canlandırmak için daha fazla teşvik ve özel sektörün Çin’e olan güvenini canlandırmak için ekonomik revizyonlara acilen ihtiyaç var ” dedi. 

Ancak bana göre, tüketici harcamalarını artırmaya ve özel sektörü genişletmeye çalışmak Üçüncü Plenum’un hedeflemesi gereken şey değil. Aslında, Üçüncü Plenum bildirisi bize Çin’in hala Sovyetler Birliği’nin merkezileştirilmiş planlaması değil, birçok sektör için hedefler belirlenmiş ‘göstergesel planlaması’ olduğunu hatırlatıyor. Bildiride ” 14. Beş Yıllık Plan’ın uygulanmasını özetleyip değerlendirmeli ve “15. Beş Yıllık Plan”ın erken planlamasında iyi bir iş çıkarmalıyız.” denildi.

Çin, yüksek katma değerli teknoloji sektörlerine dayalı ‘yeni bir ekonomi’yi hızla geliştiriyor. Bu sektörler son yıllarda başlık GSYİH büyümesini önemli ölçüde geride bıraktı. 2017 ile 2023 arasında yeni ekonomi, %5,5’lik ortalama genel GSYİH büyümesinden çok daha hızlı bir şekilde yılda ortalama %10,2 büyüdü.

Asian Times’daki bir makalede şöyle deniyor: “Batı iş dünyası basınında yaygın olarak dile getirilen bir anlatı, Çin’in sübvansiyonlu endüstrilerinin karlı olmadıkları için hissedar değerini yok ettiği yönündedir – konut mülkünden yüksek hızlı trene, elektrikli araçlardan güneş panellerine ( The Economist’in son ‘ çöküşünün’ konusu). Ancak Çin’in BYD ve Jinko Solar’dan (ve ABD’nin Tesla ve First Solar’dan) istediği şey trilyon dolarlık piyasa değeri olan hisse senetleri değil, uygun fiyatlı EV’ler ve güneş panelleri olmalıdır. Aslında, mega-değerli değerlemeler bir şeylerin ciddi şekilde ters gittiğini gösteriyor. Gerçekten teknoloji milyarderleri mi istiyoruz yoksa gerçekten teknoloji mi istiyoruz? Değer yok edilmiyor; tüketicilere daha düşük fiyatlar, daha yüksek kalite ve/veya daha yenilikçi ürün ve hizmetler olarak geri dönüyor.”

Bu durum çevre yatırımlarında çok belirgin bir şekilde görülüyor. Çin’in karbon yoğunluğu benzeri görülmemiş bir hızla düştü. 

Asian Times yazarının da dediği gibi: “Ekonomik başarı nedir, değer yaratma nedir? Belki, sadece belki, trilyon dolarlık şirketler ve milyarder CEO’lar yerine, insanların hayatlarında en somut iyileştirmeleri sağlayan yaklaşımdır.”

(Bu haber yorum yazısı, Hilal Yurtsever tarafından İngilizce aslından Türkçeye çevrilmiştir.)


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.