Zonguldak Belediyesi, nadir görülen bir protestoya sahne oldu. Zonguldak’ta yerel yönetim geleneği değişmeden devam ediyor. İki dönem CHP, yani sol ve sosyal demokrat (!) bir parti yönetimde olurken, ara dönemlerde sağ parti görev alır ve bu döngü böylece sürer gider. Bu durum, neredeyse 12 Eylül’den bu yana aşağı yukarı aynı.
Geçen 5 yıl, AKP’li Ömer Selim Alan’ın yönetimi altındaydı. Hem ülkedeki AKP iktidarının kente yönelik uygulamaları hem de yerel yönetim olarak kentin her noktasına dokunulması, ulaşımdan imara, kültürden sanata, sudan diğer hizmet kalemlerine kadar birçok yük getirdi. Kentin ana arterleri söküldü, tarihsel ve kültürel mirası yok edildi.
Bu geçen 5 yılda, Zonguldak’taki sosyalist partilerin belediye önünde ya da belediye meclis toplantı salonunda pankart açarak protesto yaptıklarını şahsen ben görmedim. Belediye Meclisi’nde pankart açma işi, 2009-2014 yılları arasında yani CHP’li yönetim sırasında AKP’li meclis üyelerinin yaptıkları bir eylemdi. Bu kez öyle olmadı.
Çok değil, 31 Mart yerel seçimleri öncesi kentte, içinde CHP’nin de olduğu Sol Parti, EMEP, TİP, Yeşil Sol ve TKP’den oluşan “Emek ve Demokrasi Güçleri” adında bir platform oluşturulmuştu. Şu an bu platform var mı yok mu açıkçası bilmiyorum. Yani aynı bloğun içinde olan partiler, kentin sorunlarını çözmede ortak bir kültür geliştiremiyorlar. Birlikte yönetme, demokratik işleyiş, açık tartışma ve eleştiri-öz eleştiri mekanizmalarını işletmeyi beceremiyorlar.
Özellikle sosyalist blok partileri, CHP ile olan diyalogları ve karşılıklı ziyaretler de dahil olmak üzere tüm ilişkileri yürütme konusunda hızlıca ulaşılabilir olmalarına rağmen, 2 Eylül Pazartesi günü sosyalist blok, CHP’li belediyeyi neden protesto etti?
Belediye önünde ve meclis salonunda devam eden bu tutuma neden girdiler? Bu konu, gerek CHP kanadında gerekse protesto eden gruplar tarafından derinlemesine tartışılması ve değerlendirilmesi gereken bir konu. Çünkü bu alışkanlık, halk adına kolaycılığı, mücadele adına ise pasifizmi daha da yerleştirecek bir tutumdur.
Eğer aksi görüşte olanlar varsa, onlara şunu sormak isterim:
22 yıllık AKP iktidarının son 5 yılını yerel yönetim olarak hep birlikte yaşadık. Aynı eylemi kaç kez yaptınız?
Kaç kez sosyalistler olarak belediye meclisinde pankart açtınız?
Kentin tarihsel ve kültürel tüm yapıları yerle bir olurken, belediye meclis toplantılarına kaç kez katılarak protesto ettiniz? Etmediniz. Neden?
İşte bu davranışın da sorgulanması lazım.
Bu nedenle, Susma olarak yaptığımız haberde belirttiğimiz şu soruları tekrar soruyoruz
:Sol Parti, EMEK Partisi, TİP, Tüm Emekliler Sendikası, Tüketici Hakları Derneği: CHP’li Zonguldak Belediyesi’ni eleştirerek protesto etmeyi planlıyorsunuz. Geçtiğimiz 5 yıl içinde AKP yönetimindeki Zonguldak Belediyesi önünde benzer eleştirilerinizi dile getirmek için kaç kez basın açıklaması yaptınız? (Burada Tüketici Hakları Derneği’ni ayrı tutarak)
Ulaşım ve Zamlar: Ulaşım zamları ve diğer belediye hizmetleri hakkında daha önce gerçekleştirdiğiniz imza kampanyası sonucunda, taleplerinizin karşılanmaması sizi bu protestoya yönlendirdi. CHP’li Zonguldak Belediyesi dışındaki, örneğin AKP yönetimindeki Kilimli veya Devrek belediyeleri gibi yerlerde benzer bir duruş sergilemeyi planlıyor musunuz?
Belediye Yönetimi ve Şeffaflık: İmar planları, bütçe tartışmaları, açıklık, hesap verebilirlik ve şeffaf belediye yönetimi gibi konularda eleştirilerinizi dile getiriyorsunuz. Bu eleştirilerinizi, AKP’nin çoğunlukla yönettiği İl Genel Meclisi (Özel İdare) önünde de dile getirmeyi düşünüyor musunuz?
Komisyon Toplantılarına Katılım: Bu konuların tartışıldığı ve karara bağlandığı ilgili belediye meclis komisyon toplantılarına kaç kez katılarak taleplerinizi komisyon üyelerine ilettiniz?
Vadi, Mitingde sınıfta kaldı
Türk-İş Mitingi gerçekleşti. Genel Başkan Ergün Atalay, alana gelen binlerce kişiye seslendi. Mitinge farklı illerden ve uzak bölgelerden otobüslerle işçiler geldi ve miting alanında sloganlarıyla Atalay’ın konuşmalarına etki ettiler.
Bu mitingin ev sahipliğini doğal olarak GMİS yaptı.
Ancak, yıllarca izlediğimiz Madenci Anıtı mitinglerinin en organizasyonsuzu ve disiplinsizi olarak, ne sınıfa ne de tecrübeye hiç yakışmadı. Sloganlardaki ortak dil ve coşku oldukça zayıftı.
Diğer önemli bir konu ise Vadi Bölgesi’nin tarihsel deneyime sahip Selüloz-İş ve bölgede yeni örgütlenme çalışmalarını sürdüren Türk Metal sendikası işçilerinin zayıf katılımıydı.
Özellikle Türk Metal Bölge Sorumlusu Soner Uslubaş’ın onca tecrübesine rağmen işçileri miting alanına taşıyamaması açıkça beni şaşırttı
Bu zayıf durum aynı şekilde Selüloz-İş’te de görüldü. Bölgede yarın başka başka aynı sektörde yeni üretim alanlarının planlarının yapıldığı yada var olan üretim alanlarını örgütlemeye de iyi örnek olmadı.
Soner başkanım bu durumu mutlaka değerlendirecektir umarım.
Sağlıcakla kalın

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
