AKP iktidarının 22 yıldır sürdürdüğü, yaşatmaya değil, ranta dönük sağlık politikaları ülkenin sağlık sistemini iflasa sürüklemiştir.

    Son günlerde özel hastanelerin yeni doğan servislerinde bebek ölümlerine neden olan bir çetenin ortaya çıkarılmış olması aysberkin sadece görünen yüzüdür!

    43 yıl sağlık sisteminin içinde olmuş bir hekim olarak sağlıkta yaşanan akıllara, vicdanlara sığmayan uygulamaları bir bir anlatmaya kalksam sayfalar yetmez. Burada sadece genele yönelik bazı tespitlerde bulunmakla yetineceğim.

    Sağlıkta yaşanan bütün olumsuzlukların ve çeteleşmenin üç ayağı var. Biri bu iktidarın hayata geçirdiği performansa dayalı ücretlendirme sistemi, ikincisi şehir hastaneleri, üçüncüsü sağlığın özelleştirilmesi. Üçünün de ortak paydası sağlığın ticarileştirilmiş olmasıdır.

    Özelde olsun, kamuda olsun performans sisteminde ücretlendirme, bakılan hasta sayısına, yapılan ameliyat veya işlem sayısına göre yapılır. İşin kalitesinin ve sonucunun hiçbir bir önemi yoktur. Hasta yapılanlardan zarar görse de, hayatını kaybetse de, laboratuar, görüntüleme(ultrason, tomografi, MR vs) tetkikleri yanlış olsa veya yanlış raporlandırılsa da işi yapanın alacağı ücret değişmez.

    Bazı rakamları vermek gerekirse: Hasta başına düşen tetkik sayısında OECD ülkeleri arasında ilk sıradayız. Bizde 100 hastadan 14’üne tetkik istenirken, OECD ülkelerinin ortalaması 6’dır. Sağlık bakanlığının verilerine göre bile istenen tetkiklerin % 26’sı( bana göre % 90’ı) gereksiz.

    Bir de sağlıkta dünya birinciliğimiz var; antibiyotik reçete etmede! Hastaya ve ülke ekonomisine onulmaz zararlar veren, bakterilerin direnç kazanmasına neden olan bu gereksiz antibiyotik reçete edilmesinin nedenlerini dört başlık altında toplayabiliriz: Birincisi ilaç firmalarından çıkar sağlamak, ikincisi performans sisteminin dayattığı hasta memnuniyeti, üçüncüsü yetersiz tıp eğitimi, dördüncüsü her konuda olduğu gibi bakanlığın denetimsizliği.

    Kamu veya özel hemen her hastanede bu sağlık sisteminin ürünü olan haksız kazanç elde etme yarışı ve buna yönelik çeteleşme çarkı var. Bu çarka karşı duranlar ise enayiden sayılır, doğrucu davut olmak, herşeye muhalif olmakla suçlanır. Bendeniz gibi!

    Şehir hastanelerine gelirsek:

Dünyanın terk ettiği, fakat iktidarın büyük proje olarak sunduğu kamu özel işbirliğiyle hayata geçirilen şehir hastaneleri sadece sağlığın değil ülke ekonomisinin de en büyük karadelikleriden. Şehirlere uzak olmaları,  devasa fiziki yapıları nedeniyle ulaşım ve yönetim güçlüğü gibi zaaflarının yanında metrekare başına ödenen astronomik kiralar ve hasta garantili hizmet(laboratuar, tomografi, MR, fizik tedavi vs) alımlarına ödenen paralar bu karadeliğin sebebidir. Rakam vermek gerekirse: Uluslararası standartlara göre hastanelerde yatak başına düşmesi gereken alan 150 metrekare iken, şehir hastalerinde 300 metrekare. Devletin ödediği kira bedeli de 300 metrekareye göre hesaplanmakta. Ülkemizde yapılan14 şehir hastanesinin toplam maliyeti 10,2 milyar dolar iken, 25 yıl garanti kapsamında devletin özel sektöre  ödeyeceği kira miktar 82,5 milyar dolar, yani maliyetinin 8 katıdır! Bu kadar parayla yılda 10 adet devlet hastanesi yapmak mümkünken şehir hastanelerinin tercih edilmesinin ne amacı olabilir? yandaş müteahitleri zengin etmekten başka! En acısı da, sırf şehir hastanelerine hasta yetiştirebilmek için halkın kolayca ulaşabildiği şehir içindeki kamu hastanelerinin kapatılması!

    Kamu hastanelerinde yapılan gereksiz tadilatlar, malzeme  ve hizmet alımları için yapılan ihalelerde dönen dolaplar ayrı bir yazının konusudur.

Çözüm önerilerine gelirsek:

    Herkes için eşit, ücretsiz, kaliteli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti sunan kamucu bir sağlık sistemine geçilmelidir. Bu amaçla bütün şehir hastaneleri ve özel hastaneler (kozmetik alanda faaliyet gösteren ve sağlık turizmine hizmet edenler hariç) kamulaştırılmalıdır. Performans sistemine son verilmeli; her hekim, hekimlik onuruna yakışacak düzeyde bir taban aylığına sahip olmalı, yaptığı işin kalitesine, aciliyetine ve sonucuna göre de ödüllendirilmelidir.

    İddia ediyorum ki bütün bunların hayata geçirilmesi için mevcut iktidarın sağlığa akıttığı kaynağın yarısı yeterli olacaktır. Ama öncelikle bu rantçı iktidarın acilen gönderilip, kamucu bir iktidarın işbaşına geçmesine ihtiyaç vardır.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.