3 yıl kadar önce bir üniversite öğretim üyesi bana şöyle demişti: Biliyor musun; sunta fabrikalarında sunta preslerinin uzunluğu 70 metre olmuş… Ben bu sözlere çok şaşırmıştım, aklıma yazmıştım. Ama bu değerlendirmeyi kullanacağımı hiç düşünmemiştim, çünkü benim ilk üretime başladığı günden itibaren 9 yıl çalıştığım Devrektaş sunta fabrikasının sunta pres uzunluğu 14 metreydi ve yıllık fabrika kapasitesi de 30 bin m3’tü. Fabrika 2008 yılında kapandı ve yıllarca çalışamadı,4-5 kez el değiştirerek çalıştırılmaya çalışıldı ama 2 yıl önce tamamen sönümlendi.
Bu konudaki bilgilerimi, geçen hafta yazdığım bilgilerle harmanlayıp sunta fabrikalarının bugünkü durumunu örnek alarak genel iflasların nedenlerini anlamaya çalıştım.
Geçen hafta yazdığım yazıda ne demiştim?
“Reel sektörde sorun çok. İflaslar yüzde 20 artacak, yurt dışı borç 175 milyar dolar, enflasyon temel sorun.
Dünya ekonomileri son yıllarda zorlu bir dönemden geçiyor. Gelişmeler de bunun süreceğini gösteriyor. Türkiye ise kendine özgü kriziyle daha sorunlu durumda…
İflaslar ve kapasite artışlarını birlikte değerlendirmeye çalışınca Türkiye sunta fabrikalarının kapasitelerinin artışlarını göz önüne alınca kapasite artışının ne kadar etkili olduğunu görebiliyoruz. Bu düşünceye göre internetten yaptığım araştırma sonuçları.
- Akhisar Tesisi: 2012 yılında faaliyete geçen tesis 2.000m3/gün kapasite ile sunta, suntalam ve boyalı levha üretiyor.
- Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın Bartın için hazırladığı fizibiliteye göre MDF üretimi 25.000 m3/yıl, yatırım süresi bir yıl ve yatırım tutarı 3.675.345 USD. Kapasite kullanım oranı %85 ve istihdam kapasitesi 21 kişi. Vergi indirimi yüzde 70, yatırıma katkı yüzde 30.
- Mudurnu Tesisi: 2011 yılında satın alınmış ve tüm makineler yenilenmiş 1300 m3/gün üretime geçilmiştir sunta-suntalam için 2 fabrikayla.
- ORMA sunta: 1970 yılında Isparta’da 50 bin m2 arazi üzerine kurulmuştur. Bugün 500 bin m2 arazi üzerinde 70 bin m2 kapalı alana ulaşmıştır. 1970 yılında 150m3/gün üretimle işe başlayan işletme bugün 2.160 m3’e ulaşmıştır 3 fabrikayla.
- Bu arada Düzsan suntanın 210x280cm üretimin yanına 183×366 cm. üretimli bir tesis daha kurduğunu ve Mudurnu’ya da kurulduğunu öğrenmiş oldum. Sunta üretimine Almanya’da 10m3 üretimle başlandığını bugün 700 m3’e kadar çıktığını da öğrendik.
- Yıldız Entegre’nin ise 8 üretim tesisi ve günlük 13.975 m3 üretimi varmış. Tesisleri: Mudurnu, Akhisar, Akdeniz, Kartepe, Uzunbey, Romanya ve Slovenya. Çalışan sayısı en az 3.000.
Bu arada sunta üretiminde çalışan sayısının da çok aşağılara düştüğünü de öğrenmiş olduk. Devrektaş’ta 1980 yılında 120 kişi 180 m3 için çalışırken bugün BAKKA fizibilite raporuna göre 25-30 kişiye kadar düştüğünü öğrenmiş olduk. Yani teknoloji yenilendikçe çalışan sayısı azalıyor ama üretim tersine 4 kadar artabiliyor!
Böylece ekonomik krizlerin nedenlerini daha iyi anlayabiliyoruz. A) Tüketimden fazla üretim, B) Çalışan işçilerin ve emeklilerin gelirlerinin çok düşmesi, C) İhracat ve İthalat serbestliği, D) Robotların işçilerin yerini alması ve artması, E) Teknolojik gelişmenin işçi ihtiyacını çok azaltması, F) Teknolojik gelişmeye rağmen günlük çalışma süresinin(8 saat)100 yıldır aynı olması!
Cumhuriyet Gazetesi’nin 28 Ekim 2024 günlü ekonomi sayfasında Türkiye reel ekonomi dünyasında büyük bir yıkım olduğunu öğreniyoruz. Bunlar:
1-İcra dairelerine günde 21 bin icra dosyası geliyor. Çözüm bekleyen icra ve iflas dosya sayısı 23 milyonu aştı. Üretim düşerken işsiz sayısı arttı.
2- 2024’ün ilk 9 ayında geçici mühlet kararı verilen konkordato sayısı 1187 oldu. Geçen yıl bu sayı 519 olmuştu. En zayıf sektörler inşaat, tekstil, akaryakıt ve giyim.
3- 2005 yılından buyana 2 milyon 443 bin 955 esnaf iflas bayrağını çekti. Geçen yıl ilk 9 ayda 233 bin esnaf kuruluş için başvururken bu yıl aynı dönemde 198 bin 247’ye geriledi.
4- Yine 2024’ün ilk 9 ayında kurulan şirket sayısı yüzde 13.3, kurulan gerçek işletme sayısı yüzde 23.8, kurulan kooperatif sayısı yüzde 13.5 azaldı. Aynı zamanda kapanan şirket sayısı yüzde 23 arttı.
5- Ağustos 2024 ayı itibariyle takipteki kredi miktarı yüzde 17 arttı. Protesto edilen senet tutarı yüzde 182 artarak 27 milyar liraya çıktı. Karşılıksız çek tutarı ise 100 milyar lirayı aştı.
Prof. Dr. Aziz Konukman en kötü dönem diyor.
“Artık krizden ziyade buhrandan bahsedeceğiz. En kötü dönemle karşı karşıyayız.
Türkiye üretim yapısının ithal mallara bağımlı olduğunu, ciddi maliyet enflasyonu yaşandığını ve bu nedenle fiyatların yüksek kalacağını, önümüzdeki dönemde hem fiyatlar artmaya devam edecek hem de işsizlik artacak. Çünkü yeni yatırım yapılamıyor, kapasite artırılamıyor.”
Çünkü Türkiye ekonomisin mülkiyeti yabancılaşmıştır; bankaları yüze 70’i, üretim fabrikalarının-büyük market ve su şirketlerinin bile yüzde 70’i yabancılaşmıştır. Onlar ne yapıyorlar? Kârlarını alıp dışarıya getiriyorlar, mamul ve yarı-mamul ürünleri dışarıdan getirmeye ve ülkelerine destek vermeye çalışıyorlar. Çalışan sayısını da teknolojik gelişmeye göre en aza indiriyorlar. İthal ikameci, ithal sermayeci düzen sonucu…
Bugünkü büyük iflasların esas nedeni ise asgari ücretin artırılmamasıdır.
Yapılacak işler neler? Reel ve mali ekonominin olabildiğince yerel sermayeyle sağlanmaya çalışılması, gücü zayıflayan firmaların birleşerek üretim ve dağıtımlarını güçlendirmeleri, çalışan işçilerine yoksulluk sınırına yakın ve üstünde ücret vermeye çalışarak, sağlıklı bir üretim ve yönetim için elemanlarına özen göstermeleri gerekiyor. Diğer bir önerim ise haftalık olarak işçi çalışma saatini 35’e düşürerek 2 vardiya yöntemine geçmeye çalışmaları. Ve sıkıntı içinde olan firmalar için çalışanların kooperatif kurarak geleceklerine sahip çıkmaları…
Hayatını üreterek, çalışarak sürdüren insanlar sermayenin kulluğundan, paranın padişahlığından kurtulmak için egemenliklerini kurmalı, geleceğine sahip çıkmalı ve bunun için kooperasyon(birlikte çalışma, dayanışma ve ortaklık) sistemini hayata geçirmelidir.

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
