Eskiden Millet Hastanesi diye anılan eski devlet hastanesi Cumhuriyetle yaşıttı. Bu nedenle Cumhuriyet mimarisinin tipik özelliklerini taşır. Yarım metreyi aşan duvar kalınlığı, mozaik zemin ve merdivenleri, kadın ve erkek olarak ayrılmış, yirmişer yataklı hariciye ve dahiliye  koğuşları, ikişer yataklı hususi(özel) odaları, ameliyathane ve doğumhanesi, idare ve başhekimlik odalarıyla uzun yıllar yöre insanına hizmet vermiş bir tarihi hastane.

    Bu hastanenin en beğendiğim yanı zamanın el emeği ahşap oymacılığının eşsiz örneklerinin sergilendiği kapı ve pencere doğramalarıydı. Hele ana kapısı tam bir sanat eseriydi. Hastaneye her geldiğimde, içeriye adımımı atmadan önce bu kapıyı bir kere daha hayranlıkla seyretmekten kendimi alamazdım. Aradan seksen yıl geçmesine rağmen ne bir çürüme, ne de çarpılma göremezdiniz bu ahşap yapılarda.

    Tarihi bina, artan nüfusa ve modern(!) zamanlara cevap veremez hale gelince ek binalara ve bazı tadilatlara ihtiyaç duyulmuş, bununla birlikte tarihi yapıya ihanetler zinciri de başlamıştı.

    İhanet zincirinin ilk halkası, ana binanın iki yanına bitişik olarak yapılan eklerle tarihi binanın siluetinin bozulmasıydı.

    Sonrasında koğuşlar, duvarlarla bölünerek ikişer kişilik odalara dönüştürülmüştü.

    İhanetin en acı olanı, her biri sanat eseri olan ahşap kapı ve pencerelerin taklitleriyle değiştirilmesiydi.

    Yeni devlet hastanesinden rotasyona geldiğim bir gün bakmaya kıyamadığım ana kapının değiştirilmiş olduğunu fark ettiğim de duyduğum üzüntü tarifsizdi. Üstelik, yenilerinde daha şimdiden yer yer çürüme emareleri ve çatlaklar göze çarpıyordu.

     İhanetin son perdesi, güzelim mozaik zeminlerin ve merdivenlerin karolarla örtülmüş olmasıydı.

    Bir tarihi yapı SİT kapsamında koruma altındayken, Anıtlar Yüksek Kurulu’nun haberi ve onayı olmadan bir çivi bile çakılamazken nasıl oluyor da bu denli acımasız ihanete maruz kalıyor anlaşılır gibi değildi!

    Yıllar önce bir yerel gazete muhabirine tarihi hastaneye yapılanları anlatmış, o da anlattıklarımı kendi üslubuyla gazetesinde haber olarak yayınlamıştı. Zamanın valisi gazete haberini suç duyurusu olarak kabul etmiş olacak ki, bu konuda soruşturma başlatmak üzere haber sahibi olarak ifademi alma ihtiyacını duymuş; bu amaçla şahsıma bir memurunu göndermişti.

    Ne yazık ki soruşturmanın akıbeti de meçhul kalmıştı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.