Devlet dairelerinde, belediye binalarında, hastanelerde, kimsenin müdahale etmediği veya görmezden geldiği korkunç bir israf hüküm sürmekte.
Bu israfın adı; aydınlatma ve ısıtma israfı!
Öğrendim ki bütün kamu binalarının aydınlatması ve ısıtması otomatiğe bağlanmış. Binaların bütün lambaları gün ışığıyla yarışırcasına sabahtan mesai bitimine kadar yanmakta; kaloriferler, dış ısıya bakılmaksızın cayır cayır yakılmakta.
İşin acı tarafı, ne yetkililerin, ne çalışanların, ne de işi için gelen sıradan vatandaşların lambaların, kaloriferlerin orantısız yakılması umurunda! Oysa aynı insanlar kendi evleri veya işyerleri söz konusu olduğunda aydınlanmayı ve ısınmayı asgariye indirirken, kamu malına karşı bu kadar umursamaz davranmaları izaha muhtaç.
Ne yazık ki insanlarımız, devlet malının kendilerinden toplanan vergilerin eseri olduğunun farkında değiller. Çünkü, ne aile içinde, ne de okullarda bu farkındalık aşılanmamış.
Somut örnekler vermek gerekirse.
Belediyemizin açtığı kütüphanenin önünden ne zaman geçsem sayısı 25- 30’u bulan iç ve dış lambaları hep yanar vaziyette buluyorum. Hem de, tamamı camdan olan dış cephe güneşin tüm ışıklarını aldığı halde. Her defasında da içim elvermeyerek bir belediye çalışanını buluyor, gereksiz ışıkları kapatması için onu uyarmak durumuda kalıyorum. Meğer lambalar otomatik olarak yakılıp söndürülüyormuş. Bu nedenle içeride elektrik düğmesi de yok. Ne çare ki ertesi gün yine iç ve dış bütün lambalar tüm gün yanmaya devam ediyor.
Baktım ki böyle olmayacak! Durumu yerinde çözmek için belediyenin ilgili bölümüne gittim. Oradakiler de, olayı doğrudan çözmelerini beklerken beni beyaz masaya yönlendirdiler. Yani isteğim dışında şikayetçi konumuna düşmüştüm. Beyaz masaya gittiğimde durumu sözlü olarak anlattım ve çözülmediği takdirde bir daha geleceğimi söyleyerek oradan ayrıldım. Ayrıldıktan 10 dk kadar sonra beyaz masadan telefonla arandım. Duyduklarım tam bir mizah konusuydu. Kütüphanenin lambaları gece değil, sadece gündüz yanıyormuş! Durumu bir kere daha izah etmek zorunda kalmıştım. Neyse ki ondan sonra kütüphane lambaları hizaya gelmişti.
Bir örnek de TTK Beyaz Saraydan. Bir hafta kadar önce bir işim için gittiğimde Beyaz Sarayın bütün iç lambaları öğle saatine rağmen güneşle yarışırcasına yanıyordu.
Isınma konusunda da somut bir örnek vermek isterim. Bir işim nedeniyle vergi dairesinde sıra beklerken yakınımda bulunan kalorifer peteğini yoklama gereği duydum. Sıcaklığı el yakacak derecedeydi. O sırada hava sıcaklığı akıllı telefonumda 16 dereceyi gösteriyordu. Bunun üzerine önce yakınımdaki güvenlik görevlisini uyardım ama o da bana aynı katta bulunan müdür beyi işaret etti. Müdür bey, durumu arzedince sıcaklığın düşürülmesi için gerekli talimatı vermişti. Ama bir hafta kadar sonra bir daha gittiğimde kalorifer peteği yine el yakıyordu. Üstelik, dışarıda sıcaklık 20 derece, hissedilen ise 25 dereceydi.
Çok merak ediyorum; acaba ülke genelinde süren bu aydınlatma ve ısıtma israfının toplam faturası ne kadardı?
En önemlisi bu israfa kim dur diyecekti?
Benim gücüm daha fazlasına yetmiyor!
Şayet daha ileri gidersem, iktidarı devirmeye teşebbüs suçundan bir şafak operasyonuyla gözaltına alınıp kodesi boylamaktan korkuyorum.

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
