İzmir Barış Forumu, ˈİzmir Barış İstiyor. İzmir, Barışı Konuşmak İstiyor.ˈ mottosuyla toplandı. 15 Mart (2025) Cumartesi günü, Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde toplanan barış yanlıları, barışın toplumsal tabanının oluşturulması ve geliştirilmesi üzerine konuştu.

Forumu düzenleyenlerin hazırladığı kısa çağrı metninde, artan savaş tehditine karşı barışı savunmanın gerekliliği; silahların konuşmasının, kamu kaynaklarının silahlanmaya gitmesinin ve akan gözyaşlarının bizim suskunluğumuzla gerçekleşebildiği; demokrasi ve insan haklarının barışla yeşereceği görüşleri öne çıkmaktaydı.

İlk konuşmayı, İnsan Hakları Derneği Onursal Başkanı Akın Birdal yaptı. Birdalˈa göre, Kürt politikası yüz yıllık bir sorundu ve yüz bir yıllık cumhuriyetin yaklaşık seksen yılı olağanüstü uygulamaların yapıldığı dönemlerle geçmişti. Barış hakkı, insan haklarının başında gelmekteydi. Barış, daha önceki girişimlerin toplumsallaşamaması sonucu başarısız olmuştu, şimdi sürecin toplumsallaşması için çaba harcanmalıydı. Bugün barış umudunu yitirmemiş olmamızın, barış için mücadelede yaşamını yitiren barış yanlılarının sayesindeydi. Sadece İzmir’in barışını değil bütün dünyanın barışını konuşmalıydık; Suriye’de barış olmadan Türkiye’de de olamayacaktı.

İzmir Büyükşehir Belediye Eski Başkanı Tunç Soyer de, toplumsal sorunlar karşısındaki ˈkörlükˈ ve ˈsağırlıkˈ gibi hastalıklı hallerimizi vurguladı. Forumdaki konuşmalar bu hastalığın tedavisi için önemliydi. Barış için yeni bir fırsat doğduğuna söyleyen Tunç, bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini, kaçırılmasının çok daha vahim sonuçlar doğurabileceğini söyledi.

Konuşmacı Zeynep Altıok, insanın dünyayla barışını konuşmak zorunda oluşumuzu, bütüncül bakış açısıyla konuşmadığımız takdirde hep bir eksik kalacağını anlattı. Toplumsal belleğimizin bize unutturulduğunu, bizim ise unutturulan her şeyi yeniden hatırlatmakla yükümlü olduğumuzu belirtti. Bunları yaparken de ilkelerimizden taviz vermememiz gerekmekteydi.

İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, yaptığı kişisel konuşmasına, teslimiyetçi değil, onurlu bir barışın gerekliliği ile başladı. Sözlerimizi söyleyebileceğimiz alanların daraltıldığı bir dönemde, barışın yol haritası çizilirken bizler de bir şeyler söylemeliydik.

Forumun en duygusal bölümü Bahadır Altan’ın söz almasıyla gelişti. Eski bir savaş pilotu olduğunu söyleyen Altan, kendisi görevdeyken aynı dönemde dağda olan ve daha sonra otuz yıl hapis yatan Gürsel Karaarslan’ı kürsüye çağırdı. Onunla kucaklaşarak barışın önemini beyinlere nakşetti.

Bu aslında barışın gerçekleşme olanaklarının geldiği düzeyi ve hatta yöntemlerin gösterebileceği çeşitlilik anlamında önemli ve değerli bir davranıştı.

Forumda barışa ilişki öne çıkan sözler:

  • Barışı konuşmaya bir zemin yaratılması son derece önemli.
  • Şu an en çok ihtiyacımız olan şey barış.
  • Türkiye’nin asıl gündemi, temel gündemlerinden biridir barış.
  • Sadece barış istediğimiz için hakkımızda davalar açıldı.
  • İzmir’de farklı dilleri olan herkesle bir araya gelerek, bu dil anayasada nasıl yer almalı… bunları tartışmalıyız.
  • Öncelikli olaraktan, evet silahların susmasını istiyoruz.
  • İktidarın somut hangi adımı atacak beklentisini bir kenara bırakalım ve mücadelenin bir parçası olacak şekilde de bu süreci… bunu halkların, işçi ve emekçilerin ve tüm ezilen kesimlerin mücadelesinde örgütlediğimiz ve bu mücadeleyi büyüttüğümüz bir süreç haline evirmek önümüzde duran bir görev…
  • Faşizan iktidarların ise en çok çekenleri hep LGBTI+’lar oluyor. (…) Kimseyi geride bırakmadan bir barışı inşa etmek zorundayız.
  • Burda ama’sız, fakat’sız, hiçbir koşul öne sürmeksizin, tüm toplum olarak barışı istiyor olmamız lazım.

  Şimdi, ˈkimseyi geride bırakmadan barışˈı tabandan örgütleme zamanı.

(Güngör Şenkal, SUSMA – İzmir)


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.