Bir devlet, sadece bir anayasaya ve kanunlara sahip olmakla hukuk devleti olmaz. Bu, devleti yönetenlerin ne kadar vicdanlı olduklarıyla yakından ilgilidir.

Bazı devletler, yazılı anayasaları bile yoktur ama sapına kadar hukuk devletidir. İlkel saydığımız kabilelerde bile geleneklere dayalı bir hukuk hakimdir.

 Hukuk devleti, kısaca kanunlar önünde herkesin aynı muameleye tabi tutulduğu devlettir. Devleti yönetenler de, iktidar yanlıları da, muhalifler de, farklı etnik ve dini kimlikler de kanun önünde aynı hak ve yükümlülüklere sahiptir. Sıradan insanlardan, devleti yönetenlerin en tepesine kadar bağımsız mahkemeler önünde herkesin hesap verme yükümlülüğünde olduğu bir sistemdir.

Hukuk devleti demokrasilerin de temel dayanağıdır. Biri olmadan öbürü de mümkün değildir. Demokrasi de, hukuk devleti de ancak ahlak ve vicdan eğitiminden geçmiş sessiz çoğunluk ve onların seçtiği iktidarlarla mümkündür. Yani ahlak ve vicdan eğitiminden nasibini almamış toplumlarda gerçek demokrasiye de, hukuk devletine de ulaşmak zordur.

Gelelim ülkemize!

En başta, üyelelerinin tamamını iktidar bloğunun belirlediği ve başkanı adalet bakanı olan bir HSK’nın olduğu yerde bağımsız yargıdan da, hukuk devletinden söz etmek mümkün değildir.

Bu fiili duruma bir de vicdan yoksunluğu eklendiğinde son zamanlarda ülkemizde yaşanan hukuk garabetine de şaşırmamak gerekiyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.