Zonguldak Valiliği, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ve Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odasının iş birliği ile 14-15 Nisan 2025 tarihlerinde gerçekleşen “Zonguldak Ekonomi Zirvesi “ Zirve Zonguldak Dedeman Otelde gerçekleştirilmişti.
Zirvenin birinci günü, Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü yaptığı zirvenin ilk oturumunda TOBB ETÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr Fatih Özatay, “Türkiye Ekonomisi Nereye Gidiyor” başlıklı sunumunda “Para Politikası Yetersiz, Yapısal Reform Eksik” diyerek sert eleştiri yapmıştı.TOBB ETÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr Fatih Özatay, “Ekonomi Zirvesinde” şu konuşmayı yaptı

Ekonomi programını kısaca değerlendirmek gerekirse, karşımızda bir ekonomi programı var. Bu program sadece para politikasına dayanıyor ve özellikle deprem harcamaları ve seçim harcamaları nedeniyle bütçe açığını kontrol almaya çalışıyor. Bu iki alanda, fena gitmiyor. Ancak, önemli sorunlara değinilmiyor ve sorunları çözmeye yönelik unsurlar yok. En başta, son zamanlarda yaşadığımız gibi, hukuk sistemi, yargı sistemi ve hızlı çalışan bir yargı sistemi eksiklikleri var. Bunun yanı sıra, düşük bir asgari ücret yapısı var ve verimlilik sorunu özellikle sanayide ve hizmetlerde ciddi bir problem oluşturuyor. Buna yönelik bir çözüm önerisi yok. Kurumların zayıfladığını biliyoruz ama bununla ilgili bir çözüm yok.
Bunlar, önemli yapısal sorunlar. Merkez Bankası’nın başkanının görevden alınmasının ardından enflasyon %19’ken, faiz indirilmeye başlandı ve kur 8 liradan 18 liraya çıktı. Enflasyon ise üç haneli rakamlara yaklaştı. Bu durum, Merkez Bankası’nın piyasalarla ilgili bir şeyler yapması gerektiğini gösteriyor. Ama bu konuda bir adım atılmadı.
Türkiye ekonomisinde, TÜİK’in yapısının da sorgulanmaya başlandığını görüyoruz. Ayrıca, ihale yasası 2001’de değiştirildiği halde düzgün bir hale gelmişken, şimdi bu konuda da çalışmalar yapılmadığını görüyoruz. Ekonomi programı eksik bir program. Para politikası var, ama çok geç alınan kararlarla bir sonuç elde edilmesi zor. Bu çerçevede, sanayi üretimi, büyüme oranı gibi göstergeler çok farklı noktalara geliyor. 2001 krizinden sonra sanayi üretimi arttı ve büyüme oranı %7’ye kadar çıktı, ancak şu anda bu tip büyük bir dönüşüm yok.
Açlık sınırının altında kalan asgari ücret, iş gücü piyasasında önemli verimlilik sorunları olduğunu gösteriyor. Ülkede çalışanların %65’i, çalışan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İhracatçılar şikayetçi. Enflasyon ve iş gücü verimliliği gibi sorunlar, ekonominin temel problemleri arasında yer alıyor.
Son zamanlarda, özellikle iç siyasi gerginliklerin arttığını görüyoruz. Dolar cinsinden, Türkiye’nin faiz ödeme yükümlülükleri ciddi şekilde artmış durumda. Örneğin, 2025’in başından itibaren büyük bir sıçrama yaşandı. Dövizle birliği ortamında Merkez Bankası önemli döviz satışları yaptı, ancak buna rağmen döviz kuru artış gösterdi. Bu, Türkiye’nin ekonomisindeki yapısal sorunların bir göstergesi.
Son olarak, küresel piyasalardaki belirsizlikler de Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. Petrol fiyatları düşse de, bu düşüşün arkasındaki sebepler dünya ekonomisinde daha büyük bir belirsizliğe işaret ediyor. Türkiye’nin ekonomik yapısının bu belirsiz ortamda fazla dayanıklı olmadığını düşünüyorum.
Enflasyonun düşmesi, Merkez Bankası’nın faiz artırması gibi adımlar belli bir iyileşme sağlayabilir, ancak yapısal sorunlar çözülmeden kalıcı bir çözüm elde etmek zor. Türkiye, seçim ekonomisi uygulayan bir ülke, ama bu durum sürdürülebilir değil. Eğer yapısal reformlar yapılmazsa, Türkiye potansiyelini kullanamayan bir ülke olmaya devam edecektir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
