27 Nisan 1960’da Çarşamba günü İsmet İnönü’nün yaptığı konuşma “Tarihi Tekerür” isimli yazımda yayınlanmıştı.

27 Nisan’da, Meclis bünyesinde tartışılan 15 üyeli Tahkikat Komisyonu’ na ek yetkiler veren kanun, uzun tartışmalardan sonra kabul edildi.
Kurulan komisyon; sivil ve askerî savcılarla yargıçların tüm yetkilerine sahip olacak, istediği ev ve kuruluşu basabilecek, öngördüğü evrak, belge ve eşyalara el koyabilecek, gazeteleri toplatabilecek ve matbaalarıyla birlikte kapatabilecekti. Komisyon kararlarına karşı gelmenin veya savsaklamanın cezası üç yıla kadar hapis olacaktı.
Mecliste yapılan oylamayla; 12 CHP Milletvekili 3-6, İnönü ise 12 oturum Meclisten çıkarılma cezası ile İnönü’nün konuşmasının tutanaklardan silinmesi kararı alındı.
Komisyonun ilk icraatı, ülkedeki tüm siyasal etkinliklerin ve Meclis görüşmelerinin yayınlanmasının yasaklanması oldu.
28 Nisan’da ki, TBMM görüşmelerini haber yapmaya kalkışan tüm gazeteler toplatıldı. İnönünün konuşması vatandaşların elleriyle yazarak çoğaltmasıyla halka ulaştırılmaya çalışıldı. Bendeki belgede bunlardan birisidir.
İsmet İnönü’nün konuşmasının tutanaktan silinmesine ve meclisten çıkarılmasına neden olan sözleri şu şekildedir:
İsmet İnönü– Şimdi bu tedbiri alanların telâkkilerini ve muhakemelerini açıkca görüyoruz. Bu tertiplerin Anayasa içi, olması bir sözden ibarettir. Anayasa dışı, darbedir, değildir, bunlar sözdür, biz alacağımız tedbiri aldık, bu tedbiri yürüteceğiz, diyorsunuz. Gayri resmi baskı rejimine girmiş olan idarecilerin hepsi böyle söylemişlerdi. Sizde öyle söylüyorsunuz. Fakat muvaffak olamayacaksınız. Syngman Rhee[1] (Güney Kore Devlet Başkanı) kurtuldu mu?. Üstelik ordusu, polisi, memuruda elinde idi. Halbuki bu teşkilat sizin elinizde de değil. Bunu kendiniz söylüyorsunuz. Meclis tahkikat önergenizin gerekçesi diyorki “Memura itimat etmiyoruz tahkik edeceğiz, Orduya itimat etmiyoruz tahkik edeceğiz, Hakime itimat etmiyoruz tahkik edeceğiz” diye. Bu sözleri siz söylüyorsunuz. Ve önünüzü görmüyorsunuz.
İsmet İnönü (Devamla) – Bir baskı rejimi kurulduğu zaman bunu kuranlar artık bir mukavemet kalmayacak zannederler. Bizdeki baskı rejimini kurmaya çalışanlar da öyle zannediyorlar. Bizim görüşümüz farklıdır. Baskı tertipcileri bilsinler ki: Türk Milleti Kore Milletinden Daha Az Haysiyetli Değildir. Telâş etmeyin, Memleketin siyasi vaziyetini masa üzerine yayıyoruz, teşrih ediyoruz. Aldığınız tedbirlerin mânâsı budur.
Sonra ne oldu?………..
28 Nisan’da Istanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversite binasında hükümet aleyhine gösteri yaptı. Güvenlik güçleri, gösterilere müdahale etti. Güvenlik güçlerinin üniversiteden ayrılmasını isteyen rektör Prof. Dr Sıddık Sami Onar, tartaklanarak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Polis çaresiz kaldı, ordu birlikleri çağrıldı. Gösterilerde, Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz polis ateşi sonucu vurularak öldü, 40 kişi yaralandı. Üniversiteden çıkıp Sirkeci’ye kadar ilerleyen gençlerin karşı tarafa geçmemesi için köprüler açılarak geçiş kesildi. Ankara ve Istanbul’da sıkıyönetim ilan edildi. 29 Nisan’ Ankara’da Siyasal Bilgiler ile Hukuk Fakültesi öğrencileri de eyleme geçtiler. Istanbul’daki eylemler de sürdü. Ankara ve Istanbul üniversiteleri 1 ay süreyle kapatıldı. 30 Nisan’da gençlerin protesto eylemleri sırasında tank üzerinden düşen Nedim Özpulat adlı genç öldü. Istanbul’da bir gün sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 3 Mayıs’da, emekli olmak üzere izne ayrılan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel, yazılı olarak hükümeti uyarmak istedi. Bu mektup ihtilalden sonra açıklandı.
5 Mayıs’da Demokrat Partililer hükümete destek için Ankara Kızılay’da
bir gösteri düzenlemeye karar verdiler. İktidara karşı gençler de aynı gün, aynı saat, aynı yerde gösteri yaptılar. (Gençlerin bu eylemi yapabilmek için “fısıltı gazetesi” denilen yöntemle haberleşmede kullandıkları 555 K, yani “beşinci ayın beşinde, saat beşte, Kızılay’da” parolası siyasî tarihe geçmiştir.) DP’nin gösteri planı geri tepmiş oldu ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Menderes alanda protestolarla karşılandı.
6 Mayıs’da. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel görevinden izinli olarak ayrıldı. 16 Mayıs’da Milli Eğitim Bakanlığı 19 Mayıs gösterilerini yasakladığını açıkladı. 21 Mayıs’da Harp Okulu öğrencileri Ankara’da, hükümet aleyhinde sessiz bir yürüyüş yaptılar. 22 Mayıs’da, haberleşmeye sansür koyan Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı, beş kişinin bir araya gelerek dolaşmasını yasakladı. 27 Mayıs’da Türk Silahlı Kuvvetleri idareyi ele aldı. Meclis feshedildi. Yeni anayasa ve demokratik müesseselerin kurulması hazırlığına başlandı.
27 Mayıs Devriminin yıl dönümü yazısında Cemal Gürsel şu satırları yazmıştır:
“Zulme karşı koyma hareketinin başlangıcı olan 28 Nisanda, Türk Milleti adına bu hakkı kullanan Türk Gençliği şanlı tarihimize eşsiz bir örnek vermiştir. Bu şahlanış Türk Milletinin elinden alınmak istenen Hürriyetine, gençliğin bir cevabı olmuştur.
Erol Çatma 05316728615
[1] 1948 Ağustosu’ndan 1960 Nisanı’na kadar Kore Yarımadası’ndaki Soğuk savaş gerginliğinin yaşandığı dönemde Başkanlık yaptı. Tartışmalı bir seçimin ardından halkın protestosu, Başkanlığını sona erdirdi. Hawai’da sürgünde öldü.

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
