29.04.2025 Cumhuriyet Gazetesi

Yazgı değil cinayet

Türkiye’nin kara tablosu: 20 yılda yıllık iş kazaları yüzde 910, iş cinayetleri yüzde 266 arttı.

Makine Mühendisleri Odası, iş cinayetleri “fıtrat” denerek normalleştirilmek istendiğini belirterek “Bu rejim kamuculuk temelinde değiştirilmeli,” dedi.

TMMO Makine Mühendisleri Odası, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye’de iş cinayetlerinin önlemediğini ve mevcut sistemin değişmesi gerektiğini açıkladı.

MMO Başkanı Yunus Yener imzalı açıklamada, son 20 yıldaki iş kazalarının yüzde 910, iş cinayetlerinin ise yüzde 266 arttığını belirtti. 2023 yılında 1 milyon iş saatinde iş kazası sıklık hızının 14,4’e yükseldiği hatırlatıldı. Yener, iş cinayetlerinin “kader” ya da “fıtrat” gibi söylemlerle normalleştirildiğini, oysa bu ölümlerin önlenebilir olduğunu söyledi. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun iddiaların aksine iş kazalarını azaltmadığını, artışı durdurmadığını belirtti.

“İş sağlığı piyasalaştırıldı”

Açıklamada, ,İşçi sağlığı ve güvenliğinin özel şirketlere devredildiği, Ortak Sağlık Birimleri(OSGB) aracılığıyla düşük maliyetli ve etkisiz hizmet verildiği ifade edildi.

MMO, İşçi sağlığı ve güvenliği politikalarının kamucu bir anlayışla yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu. Çalışma yaşamına ilişkin tüm yasaların iptal edilerek sendikalar, meslek odaları ve bilim insanlarının katılımıyla…(Ben soruyorum: İşverenler neden yok?) bağımsız bir “ulusal işçi sağlığı ve güvenliği enstitüsünün” kurulması gerektiği vurgulandı.

Yeni düzenlemelerde işverenlerin sorumluluğunun artırılması, işyerlerinin ciddi şekilde denetimlerden geçirilmesi ve güvenceli çalışma koşullarının sağlanması talep edildi. (Türkiye Taş Kurumu ocak girişlerindeki tabelalarda ne yazıyor? Evvela Emniyet)

Bilgi Üniversitesi’nden A Sınıfı İş Güvenliği uzamanı Umut Elbir ise şöyle diyor:

“Avrupa’nın risk analizi ve çalışan sağlığı izlemede “yapay zekadan” etkin yararlandığını, etik kullanım için yönergeler geliştirdiğini, belirtiyor. Yapay zeka destekli sistemler iş kazalarını önlemek için büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin yasal düzenlemelerinin güçlendirilmesi gerekiyor.

Ve çalışanlar tehlike hissettiklerinde çalışmaktan kaçınma hakkına sahiptir. Bunun için cezalandırılamazlar, diyor. ”

İş kazalarının bu kadar yüksek artmasının nedeni AKP hükumetlerinin iş hayatına ve ekonomiye bakış açısından doğduğunu gördük. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası haline getirilmesi işçi sağlığı ve güvenliği yasasını iş sağlığı ve güvenliği yasası haline getirmiş ve tüm yetki ve sorumluluğu işletme yönetimi haline getirmiştir. Bu sağlık ve güvenlik işçinin değil işletmenin sağlık ve güvenliğidir.

 Diğer ve aynı seviyede olumsuz gelişme işyeri denetimlerinin devlet yetki ve sorumluluğundan alınıp özel sektöre devridir. İşte bu durum işletmeye denetimcilerin de işverenle aynı gözlerle bakmaları yolunu açmıştır; çalışanların yetki ve düşünceleri yok seviyelerine kaydırılmıştır.

Bu vahametin, bu bataklığın yok edilmesi için yeni bir “işçi sağlığı ve güvenliği yasası” düzenlemek gerekir. Bu yasa için işçi sendikaları, işveren sendikası, bilim insanlarının bir araya gelerek önerge hazırlamaları gerekir.

Mevcut İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ise yeniden düzenlenerek “İş Yeri Sağlığı ve Güvenliği Yasası” haline getirilerek ekonomik, sağlık ve güvenlik açısından güvence haline getirilebilir.

Xxxxxxxxxxxxxxxxxx

İş dünyasını korku sardı

Ticari kredi faizleri zirvede, reel sektörde gerçek yavaşlama yeni başlıyor.   

 İBB Başkanı Ekrem İmamaoğlu’nun19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından ekonomik belirsizlikler sürerken finansmana erişim kritik sorun haline geldi.

Prof. Dr. Hakan Kara’nın tablosuna göre 2022’de yüzde 30’a varan olanlarda “eksi” reel faiz görülürken, 2023’ün ikinci yarısından itibaren hızlı artışlar oldu ve bugün yüzde 15 reel faize ulaşıldı. (Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geldi, reel faizler arttı.)

Merkez Bankası’na göre ticari kredilerde ortalama faiz oranı yüzde 55’lerle zirveye çıktı.

Önümüzdeki aylarda ekonomide yavaşlama ve enflasyonda düşüş bekliyorum, dedi.”

Finans Danışmanı Emre Şirin de “Kurdaki belirsizlik ve baskılama politikalarına dikkat çekerek, “Toplumun tüm kesimlerinin zarar ettiği bir ortam söz konusu. Kuru baskılama ve faiz üzerinden günü kurtarma politikaları uygulanıyor. Siyasi taraftaki belirsizlikler azalırsa ekonomide atılacak adımlar anlamlı olabilir.”

Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da: “Yüksek faiz ortamında yatırım yapmak imkansız ve bankaların limitleri ayın ilk günlerinde doluyor, diyor.”  

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, kur politikasının satışları olumsuz etkilediğini belirtiyor ve “Fiyat tutturamıyoruz. Bu şartlarda alınacak krediyi ödeyemeyiz,” diyor.

Türkiye Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği devlete sorsun: neden döviz kurunun TL. karşılığı bu kadar düşük? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Protestolu senetlerin tutarı yüzde 186 arttı

“Ekonomideki yavaşlama belirginleştikçe ticari yaşamdaki ödeme sorunları çoğalıyor.

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin güncel verilerine göre Mart 2025’te geçen yılın aynı ayına kıyasla protesto edilen sayısı yüzde 25 artışla 21 bin 209 adet, bunların tutarı yüzde 124,4 artışla 6,2 milyar lira oldu. İlk üç ayda ise geçen yılın aynı dönemine göre protesto edilen senet sayısı yüzde 31,3 artışla 67 bin 370 adet, bunların tutarı yüzde 186,1 artışla 20,5 milyara ulaştı. Yine ilk üç ayda protesto olduktan sonra ödenen senet sayısı yüzde 22,9 düşüşle 11 bin 34 adede inerken tutar yüzde 21,3 artışla 1,8 milyar lira oldu.”

Bu sorunlar kriz dönemlerinde yüksek olsa da tüm ticari hayatın var olduğu sürece olacaktır. Bu protestolarla karşılaşmamak için işletmelerin her zaman mali planlarını yapmaları haftalık, aylık ve üç aylık dönemlerle bilgi ve önlemlerini güçlendirmeleri gerekir. Diğer ve en önemli işletme politikaları işyeri varlıklarının öz kaynakları yüzde 70 üzerinde olması için önlem almaları, yabancı kaynaklara mahkum olmamaya çalışmalarıdır.

Bu bilgilere göre tüm ekonominin temsilcileri; işçi sendikaları, Ticaret ve Sanayi Odaları, Türkiye Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odaları, Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odaları, Türkiye Ziraat Odaları Birliği temsilcileri bir araya gelerek nasıl bir Türkiye, nasıl bir Türkiye ekonomisi istediklerini Türkiye halkına ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine duyurmaları gerekir…

 İnsanlık için, doğal yaşam için yaşanabilir Türkiye’yi, yaşanabilir bir dünyayı nasıl kuracağız? Doğal yaşama geçerek, dünya insanlığın okulu, insan da bu okulun evrenbilim öğrencisi diyerek. Ne demişti Yunus Emre? Mal da yalan mülk de yalan, al biraz da sen oyalan, bana seni gerek seni… Biz ne diyeceğiz mal da yalan mülk de yalan bana bilim gerek bilim…!  

Zavallı insanlık halen evrenbilimin yüzde 2’sine ulaşabilmiş!!! 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.