MERYEM’İN GÖĞE KABULÜ DOĞU MİSYONU:

RAHİP VE OBLATE MİSYONER RAHİBELERİN ÇALIŞMALARI 1862-1924

/ GERVAIS QUENARD 1925

Karadeniz Kıyıları II

ZONGULDAK GÖREVİ (1897)

RAHİPLERİN ESERLERİ

Kuruluş

1895 yılında Zonguldak adı, İstanbul’un 217 kilometre doğusunda, Karadeniz’e dökülen bir ırmağın kıyısına gelişigüzel yapılmış yalnızca on beş kadar gecekonduyu belirtmek için kullanılıyordu.

Bugünse fabrikaların, lokomotiflerin, vinçlerin çalıştığı, on beş-yirmi vapurun, çok sayıda motorun ve küçüklü büyüklü yelkenli teknelerin yüklendiği veya yüklenmeyi beklediği, dikkat çeken ve hareketli bir şehirdir. Bu kadar hızlı bir dönüşüm nasıl oldu?

Kayalık eteklerini dalgaların dövdüğü, sonsuza uzanan yeşil sırtlarıyla bu yüksek tepelerin gizlediği şey bir Türk şairin deyimiyle “siyah elmas” finansçıların söyleyişiyle “kömürdü”.

Bu “güzel siyah elmas” o kadar boldu ki, defnelerin, fundalıkların, kocayemiş ağaçlarının ve orman güllerinin arasında her yerde ortaya çıkıyor ve gerçekten inatla kendini gösteriyordu.

Bu kışkırtıcı zenginliklerin ilk baştan çıkardıkları, bu koya yerleşip burayı sistemli bir biçimde sömürmeye başlayan 1896 yılında kurulan Société d’Heraclée’nin (10.000.000 Frs sermayeli bir Osmanlı anonim şirketi, 1896 yılında “Zonguldak Limanı’nı ve Herakleia havzasındaki kömür madenlerini inşa etmek ve işletmek” amacıyla kurulmuştur) Fransız kapitalistleri oldu. Onları takiben başkaları da yerleşti ve kısa zamanda binlerce yapı ortaya çıktı: evler, ofisler, fabrikalar, atölyeler, depolar, rıhtımlar ve kaldırımlar vb. Direktörler, idareciler, mühendisler, arazi ölçümcüleri, usta madenciler, duvarcılar, mekanik parçalar yapan işçiler, teknisyenlerin hepsi tek kelimeyle Avrupalıydı; özellikle Fransız ve İtalyanlardı, dolayısıyla Katoliklerdi.

            İşte bu nedenle ziyaretlerin ve 1895’den itibaren giderek artan ve uzayan kalışların ardından Doğu’daki Ana Misyonların başı olan İzmit’li Rahiplerden Peder Alfred, rahipler ve Oblat rahibeleri kalıcı eserler yaratmak için 1897 Ağustos’unda Zonguldak’a gönderildi. Rahipler başlangıçtan itibaren çok etkin ve çok verimli bir hizmet yürütüyorlardı, çünkü zaten Katolikler sayıca çoktular. Kendi oturdukları eski evlerde erkek çocuklar için sınıflar açtılar. Oblate Rahibeleri aynı şeyi kız çocukları için de yaptı. Üstelik Société d’Héraclée’nin (Herakle Derneğinin) Hastanesinin sorumluluğunu da üstlendiler. Kilise geçici olarak bu hastanenin zemin katında kuruldu. Uzaktaki Gelik ve Kozlu karakollarının her biri sırayla misyoner ziyaretine ve ayinine ev sahipliği yaptı.

1898 yılında, papalık temsilcisi Mr. Bonetti bu yeni merkezi ziyarete geldiğinde muhteşem bir şekilde karşılandı. Katolik cemaati o dönemde yapılanmasının zirvesindeydi ve sadece İtalyanların sayısı 1.100’ü aşıyordu. Papalık temsilcisi, bu kalabalık cemaatte 59 çocuğun olduğunu belirtiyordu. Misyonun bu hızlı gelişmesinin büyük mutluluğuyla Papa, misyonerlerin gayretini çekinmeden övdü. Büyük çaplı kurulum çalışmaları tamamlandığında, öngörüldüğü gibi, Katolik işçi sayısı azaldı ama 1914’e kadar 800 civarında sabit kaldı.

Organizasyon dönemi.

Bu on altı yıllık nispeten sakin dönemde Misyon daha uygun bir yere taşındı ve bazı eserler yarattı, geliştirdi.

Rahipler, kasabanın tam merkezinde, kendilerine ait bir evde kilisenin erkek okulunu ve ikametgâhlarını kurdular. Atla iki saat uzaklıktaki Gelik’te bir şapel açtılar ve Kozlu, Azma, Pavli, Damarlı, Ivilimli, Herakle ve cematlerinden olanların yerleştiği diğer tüm yerlere hizmet ettiler. Yürüyerek, at sırtında, tekneyle veya lokomotifle, görevlerinin gerektirdiği yardımları her yere götürdüler. Onlarla iletişim, bölgeye gelen dinsizlerin ve hatta toplum yaşamında dinin etkinliğine karşı olan birçok Avrupalının, babalarının inancına geri dönmesini sağladı.

Bu sırada iki okul da dolmaya ve sessizce hayır işlerini yapmaya devam etti. Her biri en fazla 120 çocuğu kabul edebilecek şekilde yapılan okullar yoğun istek nedeniyle okulların açıldıkları ilk günden itibaren doldu.

Kilise veya okulların etrafında kurulanlar, yapılanlar: Gençlerin çok etkin bir şekilde himayesi ve yönetimi, Erkek çocuklar için Saint-Louis de Gonzague, kız çocuklar için Enfants de Marie et des Saints-Anges cemaatleri, bir cemaat kütüphanesi, tanınmış basının dağıtım merkezi. Zaman zaman sinemalı, gramofonlu konferanslarla tüm Katolikler bir araya getiriliyordu.

La Garde d’honneur du Sacré-Cœur da bir “kutsal tabur” oluşturmuşlardı.

Her sabah tüm çocuklara, hatta Katolik olmayanlara da eğitim verildiği halde rahipler düzenli olarak çocukların tanrı ile ilişkisini güçlendirecek dersler veriyorlardı.

Bütün bu eserler Zonguldak’a belki de Doğu’ya özgü bir Katolik görünüm sağladı. Diğer bütün tarikatlar da ister istemez, bu kadar canlı ve işleyen bir dinden etkilendiler. Ama sonra 1914’teki büyük savaş patlak verdi! Bu güzel Misyonu yerle bir etti.

1. Dünya Savaşı Dönemi

Başından itibaren Zonguldak Misyonu, savaşın etkilerini yoğun bir şekilde hissetti. Bu sırada 12 Ağustos 1914’de hemen seferber edilebilecek 70 Fransız askeri gemiye bindirildi. Eşleri ve çocukları ise 18 Eylül’de onları takiben Fransa’ya gitti. Giden 250 kişi arkalarında büyük bir boşluk bıraktılar.

Kasım ayında Türkiye savaşa girer girmez, yetkililer bize ve çalışmalarımıza karşı en kötü tedbirlerin alınabileceği izlenimini veren bir tutum aldılar. 6’sında Rusya Federasyonu ilk kez Zonguldak’ı bombalamaya geldi. Bunu savaşın sonuna kadar, bazen günde iki kez, özellikle de pazar günleri sürdürdüler. Her seferinde polis şehri tamamen tahliye ediyordu, öyle ki çoğu zaman ayin yapmak bile mümkün olmuyordu. Şehirde kalanın vay haline! Kalanlar içinde Rus donanmasıyla haberleşmekle suçlanıp ve geri dönüşü olmayacak şekilde kaybolanlar vardı. En basit bir şüphe bile hapse girmeyi, sınır dışı edilmeyi, hatta darağacını beraberinde getirirdi.

18 Kasım’da polis iki okula baskın düzenleyerek öğrencileri kovdu. Rahip ve rahibelere buraları terk etmeleri için sadece iki saat süre verdi. Ve 20’si akşamı, Rus donanması Karadeniz’de seyrederken, fırtınanın ortasında, zorla kötü bir Türk gemisine bindirildiler.

Rahipler, hiç gecikmeden bütün çocuklar için tanrı ile ilişkilerini güçlendirecek günlük dersler hazırladılar.  Ancak kısa süre sonra Rusların sık bombalamaları bunu tehlikeli, hatta imkânsız hale getirdi.

10 Aralık 1914 gecesi Misyonda yapılan aramalarda, rahiplerin uzaklaştırılması kararı verildi.

7 Mart 1915 akşamı, korkunç bir bombardımandan sonra vali hastane rahibelerini ve Katolikleri ziyaret etmek üzere yola çıkanları tutuklattı.

Zonguldak hatırası- Şehrin genel görünümü.

Ayın 10’unda gece polis gelip onları aldı ve bölgenin komutanına götürdü. Komutan onlara aynı gece deniz yoluyla İstanbul’daki Savaş Konseyine sevk edileceklerini bildirdi. Başrahip’in güçlü itirazları bir erteleme sağladı; ertesi gün ise İtalyan konsülünün müdahalesi ile Alman komutan Türk komutana emri iptal ettirdi. 4 Mayıs 1915’te Başrahip, İstanbul’daki Harp Şurası’na çağrıldı ve bu kez oraya, kara yoluyla götürüldü. 11’inde affedilerek 3 Haziran’da döndüğünde tüm inananlar büyük sevinç içindeydi. Ama sivil ve askeri yöneticiler silahlarını bırakmadılar. 14 Temmuz 1915’te iki rahip, fanatik Müslümanlıklarıyla bilinen, dört gün uzaklıktaki Bolu kasabasına sürgün edildi. Onlar için en zalimce şey, sekiz rahibe ve 431 dindarın hiçbir dini yardım almadan böylesine korunmasız bir yerde bırakılmasıydı.

Misyonerler, neredeyse ayrılır ayrılmaz, kilise Türkler tarafından işgal edildi ve kiliseyi önce askeri tören salonuna, sonra da erzak ofisine çevirdiler. Orada öyle skandallar yaşandı ki, 17 Aralık 1917’de kilise ve lojmanda çıkan yangın Katoliklerimizi gerçek bir rahatlamaya götürdü. Zonguldak dokuz ay boyunca rahipsiz kaldıktan sonra bir Alman Kapusen bir yıl kadar orada kaldı ve yerine başkasının gelip gelmeyeceği kaygısını duymadan kendiliğinden gitti. On bir aylık bir çabanın ardından Mr Dolci, ateşkese kadar kendini bu işe adamış iyi bir Avusturyalı Kapusen Rahibini oraya göndermeyi başardı.

Savaştan Sonra

Karadeniz’e giren ilk Fransız torpido botu ile misyonun başrahibi görevine dönmek üzere geldi. 20 Kasım 1918 tarihinde hastanenin yıkıntıları arasında, geçici şapele dönüştürülmüş 72 metrekarelik bir odada kalmaya başladı. Bu sırada Zonguldak perişandı. Her yer harabedir. Hem ruhen hem de yapısal olarak yeniden yapılması gerekmektedir ama işçiler yoktur. Bu dönemde rahiplerin bulunması bir yıl, geri dönemeyen Lyonlu Saint Joseph Rahibeleri’nin yerine de Meryem’in Fransisken Misyoner Rahibeleri’nin getirilmesi ise iki yıl sürdü.

Yine de bütün işler yeniden organize edildi ve kısa zamanda savaş öncesinde olduğu duruma getirildi.

Misyonda iki Rahip, altı papaz ve on altı rahibe bulunmaktadır. Fransızların dönüşüyle ​​birlikte Hıristiyanların sayısı 700’e ulaştı ve bunlara Fransız askeri işgalinin otuz ayı boyunca 200’den fazla Katolik memur ve asker eklendi. Hıristiyanlar için verimli bir hizmet sürdürüldü. Bayram günlerinde askerlerin de katkısıyla çok güzel törenler yapıldı.

Bu güzel günler, bize savaşın uzun ve zorlu yıllarını neredeyse unutturmuştu; ama bunun bir geleceği olmayacaktı.

Kısa süre sonra Kemalistler şehri aldılar. Fransa iki taburunu geri çekmişti. 1922 öğretim yılı başında okullar yeniden açıldığı gün kapatıldı. Ağustos 1923’de, okulun Ankara tarafından tamamen kapatıldığı bildirildi.

Uzun müzakerelerden sonra, Zonguldak misyonunun Gelik şubesi yeniden açılır ama kötü günler de başlar.

On beş gün içinde bütün yerli Hıristiyanlar gemilere zorla bindirilir. Sonuçta okullarımız öğrencilerinin yarısını, kilise de en sadık takipçilerinden oluşan büyük bir grubu kaybeder. Pek çok Avrupalı ​​işinden olur ve bu nedenle göç etmek zorunda kalır. Hatta bazıları acımasızca kovulur. Muhalif Hıristiyanlar arasında çok teskin edici bir din değiştirme hareketi ortaya çıkarken bu 10 Eylül saat 8’de kitlesel bir sınır dışı etmeyle durduruldu. Polis geldi ve 8.30’da okulları yeniden kapattı.

30 Ekim, yeni açılış; ama iki gün üst üste huzurlu değil. Sonunda zaman kazanarak 1 Nisan’a kadar onları koruyoruz. O gün, sınıflardaki haçlarımızı kaldırmayı resmen reddetmemizin ardından, iki okula da öğrencilerini derhal okuldan çıkarmaları ve bir daha kapılarını açmamaları emredildi. Zaman kaybetmeden Rahipler günlük din dersleri hazırladılar, Katolikler için özel dersler düzenlediler. Rahibeler de aynısını yaptı. Üstelik tüm Katolik çocuklarının sırayla geldiği bir atölye oluşturdular. Bu yeni organizasyonlardan ne kadar süre yararlanılabilecek? Korkulacak bir durum; zira liderlerde Hıristiyanlığa karşı nefretin zirvede olduğunu hissediyoruz.

Okullar yeniden açıldığında, ayrılmak zorunda kalan Hıristiyan Okulları Frer’lerinin sınıflarında Pederler başarılı oldu.

Zonguldak misyonunun harap hali.

Bazı Rakamlar
Bitirirken, Nisan 1924’e ait ve ilgi çekici olan şu rakamları vereceğiz:

SONUÇ
Yeni İşçiler

Misyonerler, birliğin büyük eseri için yalnızca dua, kurban, sadaka değil, her şeyden önce yeni işçiler isterler. Adaylar, gençler gelecekteki elçiliklerine hazırlanabilecekleri çeşitli evlerin adreslerini kendilerine verecek olan bu Bültenin ofisiyle iletişime geçebilirler. Bu mesleklere hazırlanmak için özel bir ev vardır. Ayrıca Frere yardımcısı gibi gerçek bir dindar misyoner olmayı isteyebilirsiniz.

Zonguldak’da Saint-Barbe Okulu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.