Yoğun eleştirilere ve bilgi kirliliğine maruz kalan İklim Kanunu teklifi, bir ayı aşkın sürenin ardından TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

İlk kez şubat ayında sunulan İklim Kanunu teklifi, 10 Nisan’da kabul edilen ilk dört maddenin ardından 15 Nisan tarihli Genel Kurul oturumunda geri çekilmişti. Nihayet 2 Temmuz’da kabul edilerek yasalaşmaya hazır duruma gelen kanun teklifi, Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşırken, sunulduğu ilk dönemden beri yoğun eleştiri ve dezenformasyona maruz kalmıştı. Örneğin, et tüketiminin yasaklanması, seyahat hakkının ve tarım faaliyetlerinin kısıtlanması gibi gerçeği yansıtmayan nitelendirmelerle anılan İklim Kanunu teklifi, bir süreliğine askıya alınmış ve haziran ayının sonlarından itibaren görüşülmeye başlanmıştı.

Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadeledeki tutumunu kurumsallaştırma adına oldukça etkili olacağı söylenebilen kanun teklifine Emisyon Ticaret Sistemi’nin kurulması da entegre edildi ve AB ile ticarette ihracatçıları yakından ilgilendiren SKDM gibi mekanizmaların yerelleştirilmesi de mümkün oldu. Karbon Piyasası Kurulu tarafından süresi, kapsamı ve detayları belirlenecek bir pilot dönem işletilerek şirketlere geçiş sürecinde kolaylık sağlanacak. Bu süreçte yükümlülüklere uyulmaması halinde cezalar %80 indirimli uygulanacak. Ayrıca piyasa bozucu ve manipülatif davranışlara yönelik caydırıcı cezalar getiriliyor.

Kanun metninde bazı maddelerde değişiklik yapılmış olsa da bu değişiklikler, karbon tahsisatlarının yapılması ile görev ve yetki-sorumlulukları içerdiğinden büyük değişikliklere yol açmadığından teklif büyük ölçüde değişmeden kabul edildi. Söz konusu kanun, yeşil taksonomi sistemi ile düşük ayak izli ticari ve sanayi faaliyetlerini öngörmekte olup, AB ticaretinde ivme yaratabilecek.

İklim Kanunu hakkındaki doğru bilinen yanlışlara ilişkin İKV Bilgi Notu’na buradan ulaşabilirsiniz.

Melike Sönmez, İKV Uzman Yardımcısı


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.