Tüketici Hakları Derneği Başkanı Ali Topaloğlu, son dönemde peş peşe gelen doğalgaz, benzin ve motorin zamlarının temel tüketim ürünlerini hızla pahalandırdığını vurgulayarak, “Emekçinin zammı cebine girmeden eridi, satın alma gücü yerle bir oldu” dedi.
Topaloğlu, yalnızca merkezi yönetimin değil, yerel yönetimlerin de zam eğilimine girdiğini, önümüzdeki günlerde su ve ulaşım gibi hizmetlerde yeni fiyat artışlarının kaçınılmaz olacağını belirtti. “Benzin 50 TL’yi geçti ama halkın alım gücü olduğu yerde sayıyor. Bu tablo sürdürülemez. İnsanlar artık evine meyve-sebze bile götüremeyecek hale geliyor” sözleriyle uyardı.
Topaloğlu’nun bu değerlendirmesi, dar gelirli yurttaşlar üzerindeki ekonomik yükün sadece zamlarla sınırlı kalmadığını, yargı kararlarının da bu yükü artıracak nitelikte olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Yargıtay Kararı: Emekli Maaşları Haczedilebilir
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, emeklilerin banka kredisi kullanırken sözleşmede kabul etmeleri halinde maaşlarının haczedilebileceğine hükmetti. Bu karar, 5510 Sayılı Kanun’un 93. maddesine ve İcra-İflas Kanunu’ndaki koruyucu hükümlere rağmen, emekliler aleyhine bağlayıcı bir içtihat oluşturdu.
Kararın ardından uzmanlar, sözleşmelerde serbest iradeye yapılan vurgunun gerçekte tüketicilerin iradesini yansıtmadığını, bankaların çoğu zaman tek taraflı ve dayatmacı koşullar sunduğunu belirtiyor. Emeklinin “rızası”nın, fiili olarak zorunlu hale geldiğine dikkat çekiliyor.
Ekonomik açıdan sıkışan emekliler, kredi kullanmak zorunda kalıyor; ancak bu durumda dahi maaşlarına yönelik hukuki koruma ortadan kaldırılıyor. Uzmanlar, “Bu karar devletin sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Emekliler mutlak yoksulluğa itiliyor” diyerek TBMM’yi acil yasal düzenleme yapmaya çağırdı.
Yorum: Krizin Bedeli Emekliye Ödetiliyor
Ali Topaloğlu’nun vurguladığı zam dalgası ve Yargıtay’ın emekli maaşlarını hacze açık hale getiren kararı, aslında aynı ekonomik gerilimin farklı cepheleri. Bir yandan fiyatlar hızla artarken, diğer yandan kamu otoritesinin en kırılgan kesimi olan emeklileri bankalar karşısında yalnız bırakması, “ekonomik şiddet”in kurumsallaştığına işaret ediyor.
Emekli maaşlarının kredi sözleşmeleri yoluyla haczedilmesinin önü açılırken, alım gücü günbegün eriyen halk için kriz sadece bir veri değil, doğrudan yaşanan bir gerçek halini alıyor. Tüm bu gelişmeler, sosyal devletin geri çekildiği ve piyasanın güçsüzü ezdiği bir düzene geçişin işaret fişeği gibi okunuyor.(Susma)

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
