Açıkça, CHP’de seçim atmosferinin bu kadar görünür hale gelmesine ve temel sorunların önüne geçmesine itiraz eden bir noktada duruyorum. Ülkede partilerin demokratik işleyişleri, parti içi demokrasi kurallarının hayata geçmesi, kongre süreçleri elbette önemli. Bu süreçleri belirli periyotlarda, tüzüğün gösterdiği ve somut şartların dayattığı noktalarda hayata geçirmek gerekir. Ancak “Tüzüğü işleteceğiz” diye bu süreçlerin içini boşaltmak ya da somut şartların dayattığı durumu gerçekleştirmek için partiyi bölmek, çatışmacı hale sokmak, ülkenin temel konularının üstünü örtmek ve gündemden düşürmek ne partiye ne de partinin savunduğu temel değerlere hizmet eder.

Şu an Türkiye gündemi iki ana eksende ilerliyor. Birincisi yönetememe (ekonomik) krizi, diğeri ise demokratikleşme ve kilit sorunların — başta Kürt sorunu olmak üzere baskı, otoriterleşme, inanç ve ibadet özgürlüğü sorunları — içinde yer aldığı temel laiklik meselesidir. Bu iki kritik süreç halkın üzerine karabasan gibi çökmüşken, CHP’nin parti içi mücadelesinin öne çıkması ve bir yarıştan öte kırılmaların yaşanacağı bir atmosferin sonuçlarını şimdiden hesaba katmak gerekir.

CHP’de başlayan kongre sürecinin en alt basamağı olan delege seçim takvimi açıklanır açıklanmaz, şu an gördüğüm iki ilçe — Merkez İlçe ve Kozlu — çok açıktan aday yarışı ve liste savaşlarına sahne oldu. İlginç olan, iki ilçede de durumun kamuoyuna yansıyan iki taraflı bir kampanyaya dönüşmesidir. Bir tarafta partinin yerel yönetimi (belediye başkanı) etrafında öbeklenen gruplaşma, diğer tarafta ona karşı oluşan bloklaşma var.İlk bakışta, yerel yönetim farklı bir partiden — özellikle iktidar bloğu içinde (merkezi iktidar) — olsa bir anlamda anlaşılabilir; ancak aynı parti yönetimi içinde olunca işin rengi doğal olarak değişiyor. Merkez İlçe’de gördüğüm, vekalet savaşları ile yürüyen eski tip alışkanlıkların yeniden su yüzüne çıkmaya başladığıdır.

Mevcut Merkez İlçe Başkanı Osman Zaimoğlu, Olcay Can ve Ebru Uzun’dan oluşan ekip bir tarafta; diğer blok ise doğrudan Belediye Başkanı Tahsin Erdem ve İl Başkanı Devim Dural ve eski İl Başkanı Halil Furat olarak şekillenmiş durumda.Düz mantıkla bakıldığında, bu kadar net çizgilerin olduğu bir yerde seçim sonrası kim kazanırsa kazansın, gerek parti açısından gerekse partinin yerel yönetim politikası açısından istenen başarıyı beklemek safdillik olur. Bu savaştan kimin kârlı çıkacağını bugün değil ama yarınlarda göreceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü bu kadroları hepimiz tanıyoruz; becerilerinin, politik ve ideolojik yeterliliklerinin hangi noktada olduğunu biliyoruz. Politik figürlerin ilişkiler ağını bildiğimiz için seçim sonrası ne olacağını da tahmin edebiliyoruz.Demem o ki, sürecin daha çok iç çatışmalardan, rekabetçi politikalardan ziyade halkın ve ülkenin kilit sorunlarına odaklanmasını; bu sorunları kavrayan ve bu uğurda çaba sarf eden kadroların ortaya çıkmasını sağlamak gerekiyor. Ayrıca bu sorunların altından yalnızca CHP olarak kalkılamayacağını, diğer sol-sosyalist blok ve tüm toplumsal kesimlerin birlikte mücadele geleneğine hizmet edecek birlikteliklerin inşa edilmesi gerektiğini unutmamak lazım. Bu bilinci taşıyacak, halkın içinden çıkacak yeni, güçlü kadrolara ihtiyaç var. Yoksa bu kadar kavganın içinde, aynı isimlerin ısıtılıp ısıtılıp halkın önüne getirilmesiyle CHP’de farklı bir şeylerin olmasını beklememek gerekir. Olsa olsa var olanın laciverti olur.

Merkez İlçe’de durum böyleyken, komşu ilçe Kozlu’da farklı mı? Hayır. Daha delege seçimleri yapılmadan adaylar kendilerini açıkladı. Bu, hem üyeye hem de delegeye hakarettir. Dur bakalım; önce mahalle taban delege seçimleri olsun.

Üyeler kendi mahallelerinde kendilerini temsil edecek isimleri belirlesin. Aceleniz ne? Şimdiden ofisler tutuldu, ziyaretçi akınları başladı, her gün fotoğraflar servis ediliyor. Üye olan-olmayan, sağdan-soldan herkes ziyaretlere gidiyor.

Ancak gördüğüm, Kozlu’da da tıpkı Merkez İlçe’de olduğu gibi var olana karşı blokların oluştuğu.Bu bloklaşmayı sadece iki ilçe özelinde değil, tüm Zonguldak genelinde değerlendirmek gerekiyor. Alaplı’da Nuri Tekin bu dönem milletvekilliğini düşündüğünü yakın çevresiyle paylaşıyor. Halil Posbıyık, eşi Neriman Posbıyık’ı; Çaycuma cephesinde ise Umut Başoğlu’nu öne çıkaran bir hat var.

Dipten gelen bu dalganın, bugünkü delege seçimlerine yansıdığını görüyoruz aslında.

Zaman, bakalım hangi isimleri perde arkasından gün yüzüne çıkaracak, hep birlikte göreceğiz. Sağlıcakla


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.