Kamu Emekçileri 81 İlde eş zamanlı sokağa indi. 13 Ağustos’ta Madenci Anıtı’nda KESK ve İktidara yakınlığı ile bilinen Memur-Sen geniş katılımlı basın açıklaması yaptı. 14 Ağustos’ta aynı noktada Türkiye Kamu-Sen iktidarın toplusözleşme tekliflerine yönelik tepkilerini dile getirdiler.
Susma Muhabiri Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Şahin Ören’e Kamu Emekçilerinin bu haklı taleplerini ve neden Sendikal Birliği sağlanamadığını sordu.
Susma: Sayın Başkan, Türkiye Kamu-Sen bugün Zonguldak Madenci Anıtı’nda bir eylem yaptı. Dün de Memur-Sen ve KESK ayrı ayrı eylemler düzenledi. Görüyoruz ki kamu çalışanları, hükümetin toplu sözleşme teklifine karşı birçok yerde protestolar planlıyor. Ancak bu ortak konuda sendikalar neden birlikte hareket etmiyor?
Şahin Ören: Anadolu’da güzel bir söz vardır: “Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz, aşağısı da yanlış gider.” Türkiye’de sendikacılık hareketi ne yazık ki yanlış bir temel üzerine kuruldu. Emeğin ve alın terinin ön planda olduğu bir yapı yerine, ideolojik temelli bir sendikacılık anlayışı oluştu. Bu da sendikaları, ülkenin gerçekleri yerine ideolojik rüzgârlar ve siyasi partilerin tutumlarına göre şekillendirdi.
Ben bir sendikacı olarak bu ters yapılanmayı eleştiriyorum. İdeolojik, etnik veya dini temeller üzerinden kurulan sendikal anlayış, bizi doğal olarak ayrıştırıyor. Oysa evimize gittiğimizde çocuğumuz “Baba hangi ideolojiyi savundun?” diye sormuyor; “Baba ne getirdin?” diye soruyor. Bizim önceliğimiz ekmek olmalı. Ancak bazı sendikalar ekmeği ikinci plana itip ideolojiyi öne çıkarıyor.
Türkiye, emperyalizmden etnik ayrımcılığa kadar pek çok dış ve iç etkinin hedefinde bir ülke. Bu nedenle sendikalar arasında milli birlik anlayışı tam olarak oluşmuyor. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak bağımsızlığı, milli bütünlüğü ve çalışanların haklarını birlikte savunan bir anlayıştayız. Ama diğer sendikaların öncelikleri farklı olunca ortak eylem zemini zorlaşıyor. Terörün olmadığı, herkesin Türk bayrağı altında mutlu olduğu bir ülke hedefimizdir. O gün geldiğinde sendikal birlik de kendiliğinden sağlanır.
Susma: Kamuoyunda, Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’in hükümete yakın sendikalar olduğu algısı var. Bu yüzden bazı kesimler bu sendikaların itirazlarını çok da ciddiye almıyor. Buna ne dersiniz?
Şahin Ören: Bu eleştiriyi sık duyuyoruz. Ancak gerçek şu ki, ülkemizde “haklının hukuku” değil, “güçlünün hukuku” işliyor. Bugün CHP’li bir belediyede de, AK Parti’li bir belediyede de benzer haksızlıklar olabiliyor. Mesela bir belediye sınav yapıyor; yazılıda 93 alan sözlüde 60 alıyor, 65 alan ise sözlüde 100 alıyor. Bu adalet midir?
Sendikaların hükümetle ilişkisi yerel veya genel düzeyde farklı algılansa da biz haksızlığa nerede olursa olsun karşı çıkarız. Ancak güçlü olan, sendikaların da üzerinde baskı kurabiliyor. Maaşlara gelince; memur maaşları erirken, yandaş sendikaların üye sayılarının azalması gerekir. Ama tam tersi oluyor. İnsanlar ya korkudan ya da çıkar ilişkileri nedeniyle bu sendikalara üye oluyor.
Bakın, hükümetin toplu sözleşmede vermediği hakları, başka yollarla dağıttığını görüyoruz: seni müdür yapar, başka bir pozisyona getirir. Bu da sendikal bağımsızlığı zedeliyor. Halkımızda da bu konuda bir farkındalık eksikliği var.
Ben şuna inanıyorum: Yiğitler bir gün ölür, korkaklar her gün ölür. Biz korkmadan, demokrasi ve adalet temelinde, milli birlik ve kardeşlik anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz.” dedi

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
