Uzun süredir dillendirdiğim bir kavram var: Zonguldak merkez ilçe, Kozlu ve Kilimli üçgeninde sıkışmışlık, insanımızın moral ve motivasyonunu düşürüyor. Buna karşın Vadi bölgesi ile Ereğli-Alaplı hattında yaşayanlar daha üretken, daha umutlu ve geleceğe daha güvenle bakıyor.“Bir araştırmaya mı dayandırıyorsun?” diye sorabilirsiniz. Hayır. Gördüklerim, gezip tanıklık ettiklerim ve bugün ülke ile dünyanın gidişatından çıkardığım sonuçlarla bu değerlendirmeyi yapıyorum.

Ereğli-Alaplı: Yeşil Çelik ve Üretim Kültürü

Ereğli-Alaplı Bölgesi’nin ana motoru Erdemir. Türk Metal Sendikası’nın örgütlü olduğu bu dev kuruluş, geleceğe dair planlarıyla dikkat çekiyor. Erdemir’in raporlarında şu ifadeler yer alıyor:“Çelik sektöründe dünya çapında karbon emisyonu azaltma hedefleri belirlenirken, Erdemir de 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşma hedefi doğrultusunda çalışmalarına hız verdi. Ham çelik üretiminde karbon emisyonunu 2030’a kadar yüzde 25, 2040’a kadar yüzde 40 azaltmayı, 2050’de ise tamamen sıfırlamayı hedefliyoruz. Bu yolculukta ilk yılımızı yüksek bir performansla tamamlıyoruz.”Bu hedefler, binlerce işçinin gündelik yaşamını da şekillendiriyor. “Yeşil dönüşüm”, “net sıfır emisyon” gibi kavramlar artık işçiler için soyut değil; iş güvencesiyle, geleceğin istihdamıyla doğrudan bağlantılı. Sendika da üyelerini bu dönüşüme hazırlıyor; eğitimler, iş güvenliği, mesleki gelişim ve geleceğe yönelik mücadele alanlarında yeni bir vizyon kazandırıyor.Kırsalda ise üretim kültürü zenginleşiyor. Fındıkta verimliliğin artırılması için ziraat mühendisleriyle yakın işbirlikleri kuruluyor. Bal üretimi, ailelerin gelirinde önemli bir yer tutuyor. Son yıllarda yaban mersini ve salep yetiştiriciliği de bölge halkı için yeni gelir kapıları haline geldi.Kısaca Ereğli-Alaplı insanı, çağın gerektirdiği dinamizme ayak uyduran, üretken ve daha umutlu bir profil çiziyor.

Vadi Bölgesi: Sanayi ve Yeni Ufuklar

Vadi bölgesinin temel dinamiği ise Organize Sanayi Bölgeleri (OSB). Perşembe OSB’de binlerce işçi, mobilyadan tekstile, elektrik teknolojilerinden güneş enerjisine kadar geniş bir yelpazede üretim yapıyor ve ürünlerini dünyaya ihraç ediyor.Bölgenin çehresini en çok değiştiren gelişmelerden biri doğal gaz üretim, depolama ve dağıtım tesisi oldu. Bu tesis, ulaşımdan konaklamaya, üretimden pazarlamaya kadar birçok alanda yeni bir düzenleme ihtiyacını beraberinde getirdi. Yerel yönetimler de planlarını buna göre güncellemek zorunda kaldı.Son yılların en dikkat çekici adımlarından biri ise Tarıma Dayalı İhtisas Sera OSB. Bu girişim, yöre halkına yeni üretim ilişkileri kazandırıyor. Geçtiğimiz hafta Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası işbirliğiyle Çaycuma’daki Sera OSB’ye teknik bir gezi düzenlendi.Çaycuma TSO Başkanı Zekai Kamitoğlu, “Yaklaşık dokuz yıllık süreçte organize sanayi bölgemizi kurduk ve üretime başladık. Üretime ilk başlayan işletmelerden biri de benim sahip olduğum işletme oldu.” sözleriyle süreci özetledi.

Sonuç olarak Ereğli-Alaplı ve Vadi bölgesi örnekleri bize şunu gösteriyor: Üretim ve geleceğe dair umut, bu bölgelerde daha güçlü. Oysa merkez ilçe, Kozlu ve Kilimli hâlâ cadde isimleriyle anılan sıkışmış bir yapının içinde.

Peki, kent insanının umutlarını yeniden filizlendirmenin, geleceğe daha güçlü bakmasını sağlamanın zamanı gelmedi mi? Ne dersiniz?

CHP Yukarıdan örgütleniyor

Eskiden beri CHP için söylenen bir kavram-söz var: O da CHP tabanının ‘aydın’, ‘okumuş’, ‘elit’, ‘demokrat’ vb. olduğudur. Ben bu kavramları kitle açısından olumlu değerlendirebilirim. Yani CHP’ye oy verenlerin önemli bir kısmı, laik ve demokratik yaşam tarzına en yakın kitle olarak görülebilir.Ama iş “parti tabanı” dediğimiz noktaya geldiğinde durum değişiyor. Çünkü parti mekanizması, katılımcı, şeffaf ve demokrat olmaktan çok; kişisel çıkarlarını öne alan, kendi geleceğini önceleyen, anti-demokratik uygulamalara sıkça başvuran, adamcılıkla hareket eden bir kasttan oluşuyor. İş böyle olmasa, seçmen sayısı ile üye sayısı arasında bu kadar büyük bir uçurum olur mu? Ya da her parti seçiminde bu kadar kişilere dayalı bir ilişkiler ağı ortaya çıkar mı?Geçen hafta bu köşeden “Vekalet savaşlarıyla yürüyen seçim” demiştim. Yani üye profili, o bildiğimiz tanıma uygun değil; özgüveni eksik, ‘adamcılıktan’ beslenen bir kültürden ne beklenir? Tek adam anlayışı her yerde. Sağlıcakla.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.