Zonguldak bir süredir iki farklı gündem yaşıyor. Bir yanda belediyenin başlattığı revizyon imar planı toplantısı ve iş dünyasının ekonomik-yerel ve uluslararası temaslarıyla şekillenen geleceğe dair ciddi adımlar; diğer yanda ise haftalardır süren ve giderek kısır bir tartışmaya dönüşen Vagon Kafe meselesi.

Geçtiğimiz hafta Zonguldak Belediyesi, mahkeme iptali sonrası kentin plansız kalan imar düzenini yeniden kurmak için önemli bir toplantı yaptı. Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in “Zonguldak plansız kalmış durumda” sözleri, meselenin ne kadar kritik olduğunu ortaya koydu.

Uzmanların katılımıyla yapılan sunumlar, imar planının sadece teknik değil, katılımcı bir süreç olacağına işaret etti.Bu plan yalnızca binaları değil, ulaşımı, yeşil alanları, sosyal hayatı ve kentin kimliğini yeniden tanımlayacak. Yani Zonguldak’ın önümüzdeki on yıllarını etkileyecek bir yol haritasından söz ediyoruz.

Öte yandan Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Essen’de ve Oslo’da yaptığı temaslarla kentin adını uluslararası platformlara taşıdı. TSO Başkanı Metin Demir’in yatırım, enerji, liman ve teknoloji odaklı sunumları, Zonguldak’ın yalnızca kömür şehri değil, bölgesel bir ekonomik merkez olma iddiasını güçlendiriyor.Bu temaslar teknoloji transferinden yeşil dönüşüme, ihracat fırsatlarından Karadeniz ticaretine uzanan geniş bir çerçeve sunuyor. Zonguldak artık yalnızca Türkiye’nin değil, Karadeniz’in de stratejik oyuncularından biri olmaya hazırlanıyor.

Suni Gündem:

Vagon Kafe Tartışması tam da bu kritik süreçte kentin haftalardır Vagon Kafe tartışmasına kilitlenmesi düşündürücü. Tartışmanın fitilini, kafenin cami bahçesine yapılacağı iddiası ateşledi. CHP’li meclis üyeleri bu iddiayı net bir şekilde reddetti; ancak bazı AKP’li isimler aynı iddiayı sürdürdü. Ortaya çıkan tablo, bir proje tartışmasından çok algı yönetimi üzerinden ilerleyen bir siyaset pratiğini işaret ediyor.

Oysa Zonguldak’ın asıl gündemi işsizlik, ekonomik darboğaz ve çevre sorunları.

Kentin geleceğini doğrudan ilgilendiren imar planı ve yatırımlar konuşulması gerekirken, enerjinin bir kafe projesi üzerinden tüketilmesi, kamuoyunda da haklı eleştiriler doğuruyor.

Geçen hafta Susma Gazetesi’ndeki yazımda vurgulamıştım: Zonguldak enerji, liman ve ihracat yatırımlarıyla büyümek istiyor.

Ama mesele sadece büyüme rakamları değildir; asıl mesele bu büyümenin emekçinin, emeklinin, dar gelirlinin sofrasına nasıl yansıyacağıdır.

Bugün de aynı noktadayız. Bir yanda kentin geleceğini planlayan imar çalışmaları, diğer yanda uluslararası yatırım görüşmeleri var.Bu ikisi kenti ileriye taşıyacak önemli adımlar. Ama bütün bunlar işsiz gençlere, düşük maaşlı işçilere, geçim sıkıntısı çeken emeklilere dokunmuyorsa, tablo eksik kalır.

Zonguldak için üç temel başlık var:

İmar çalışmalarıyla kentin kimliğini yeniden tanımlamak. Uluslararası işbirlikleriyle kenti büyütmek.Bu iki alanı halkın yaşamına yansıtmak.

Vagon Kafe tartışması ise bu üç başlığın yanında tali ve suni bir gündemdir. Kenti ilgilendiren asıl meseleler masadayken, siyaset kurumunun bu enerjiyi kafe polemiklerine harcaması, Zonguldak’a kaybettirir.

Zonguldak’ın gerçek yükü artık kömür değil; adil, kapsayıcı ve daha iyi bir yaşamı tabana yayan bir geleceği yaratmaktır.Eğer planlama ve yatırımlar bu amaçla birleşirse, kent sadece Türkiye’nin değil, Karadeniz’in de örnek şehri olacaktır.

Zonguldak bugün tarihi bir eşiğin tam ortasında. Bir yanda kentin planlaması, diğer yanda uluslararası işbirlikleri. Bu tablo umut verici. Ama asıl mesele, bu çabaların işçiye, emekliye, dar gelirliye ne getireceği.Kömürün yükünü yıllarca taşıyan bu kent, artık yeni bir yükün altına giriyor: Adil, demokratik, yaşanabilir bir geleceği yeniden var etme yükü.Eğer planlama da yatırım da halkın refahıyla buluşursa, Zonguldak sadece Türkiye’nin değil, Karadeniz’in de yeniden örnek şehri olabilir.Burada tüm toplumsal güçlere önemli görevler düşmektedir.

Bir alıntıyla bitirelim

“ Burası Rodos, haydi atla! Ezop’un bir masalında anlattığına göre, Rodos’ta vaktiyle en uzun atlamayı yaptığını ve şahitleri olduğunu söyleyen bir atlet varmış. Adamın biri atlete şöyle demiş: Şahide gerek yok, burası Rodos, haydi atla! İşte meydan, haydi ne marifetin varsa göster!

Sağlıcakla


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.