17. ve 18. Yüzyılları Osmanlı madenciliğinin çöktüğü, maden işletmelerinin dağıldığı bir dönemdir.

Madenciliğin tekrar canlanması için Avrupa’ya öğrenciler gönderilmeye başlanmıştır.

“Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın Paris’e yolladığı öğrenciler, Fransa’ya ilk gönderilen öğrencilerdir. Bunlar 1826’da Paris’te kurulan Ecole Egyptienne (1826–1835)’e de öğretim gördüler.

Osmanlı Hükümeti’de 1830 yılında Paris’e talebe göndermiştir.

1827 yılında İbrahim Ethem’in, Maden Mühendisliği öğrenimi için Fransa’ya gönderilmesiyle Osmanlı Devleti ilk maden mühendisine sahip olur.

1830 tarihinde Fransa’ya tahsile gönderilen Osmanlı öğrencileri: Sağdan birinci Topcu Feriki Hüseyin Paşa. Sağdan ikinci Bahriye Mektebinden Ahmet Bey. Üçüncü Miralay Abdüllatif Bey, Dördüncüsü sadrazam Ethem Paşa. (Ahmet Şişman. Türk Tarih Kurumu)

İbrahim Ethem, Sakız Adası’ndaki bir ayaklanma sırasında İzmir’e kaçan 1818 yılı doğumlu Rum kökenli bir çocuktur. Hüsrev Paşa, bu çocuğu evlat edinip, adını İbrahim Ethem koyar.  

Hüsrev Paşa himayesine aldıkları çocukları, devlete hizmet edebilecek kişiler olarak yetiştirir. Bu nedenle dört çocuk seçip, bunları Paris’te okutmak ister. Bu çocuklar Daire-i Seniyye’ de eğitim gören, tahsil masrafları devletce karşılanan Hüseyin, Ahmet, Abdüllatif ve Ethem’dir.

Arşiv belgelerine göre, 14 Aralık 1830’da, bu dört öğrenciye Fransa’ya kadar yol masrafları olarak 10.000 Frank harcırah verilmiş. Öğrenciler, 1831’de Fransız şarkiyatcılarından Amédéé Jaumbert refakatinde bir yelkenli gemi ile kırk günde Marsilya’ya ulaşmışlardır.

Bu dört Osmanlı genci Paris’e geldiklerinde henüz 13 yaşında olan Ethem ve diğer çocuklar Instıtut Barbet isimli leyli mektebe (yatılı okula) girmişler ve orada Fransızca eğitimi görmüşlerdir. Ethem , Instıtut Barbet’den mezun olduktan sonra 1835-36 ‘da (H.1251) Ecole des Mines’e girmiş, 1839 – 40 (H.1255)’da sınıfın birincisi olarak diplomasını alıyor.

Ethem yüksek öğrenimini maden mühendisliği dalında yapıyor ve bu eğitiminde de diplomasını birincilikle alıyor (1839). Türkiye’ye dönüşünde bu meslekte çalışmak istese de 6,5 yıl kadar çalışabiliyor.

1839’da Türkiye’ye dönen İbrahim Ethem, 1840’da Ergani madenlerine baş mühendis olarak tayin edilir. Daha sonra Gümüşhacıköy’e müdür olarak atanıp, 1845’de Keban ve İstanbul Sarıyer madeninde, 1846’da Amasya’da çalışır. İbrahim Ethem daha sonra birçok idari işlerde ve Meclisi Maarif ve Şurayı Devlet aza ve reisliklerinde bulunur.

Osmanlı’da modern madencilik 1858 yılında Arazi Kanunnamesi’nin ve 1862 yılında da İlk Maden Nizamnamesi’nin yürürlüğe konulmasıyla bu dönemde başlıyor.


İbrahim Ethem Paşa, bu tarihlerde Avrupalılar tarafından madenlerimizi işletme istekleri karşısında, “onların dilinden ve ilminden anlar eleman yetiştirmek ve zarar görmemek gayesiyle” meslek okulları açmayı düşünüyor ve 1872 yılında “Orman ve Maadin Mektebi” kuruluyor.

Zengin batı kültürü, üstün Fransızcası, yönetim alanındaki yetenekleri ile elçiliklerdeki görevlerinden sonra Dışişleri, Ticaret, Maarif, Bayındırlık, İçişleri, Adliye Vekillikleri’nde bulunmuş ve Mithat Paşa’nın yerine başbakan olmuştur. 1877 Osmalı – Rus Savaşından sonra görevden ayrılır. Ethem Paşa 1893 yılında Istanbul’da vefat ediyor.

İbrahim Ethem Paşa’nın ikisi kız olmak üzere 6 çocuğu vardır. İlk çocuğu müzeciliğimizin, Arkeoloji ve Güzel Sanatlar eğitiminin öncüsü Osman Hamdi Bey’dir

İbrahim Ethem Paşa’nın bir diğer oğlu da Halil Ethem Bey’dir. 1900 senesinde Darülfünunu Şahane adı ile yeniden açılmış ve Ulumu Tabiye Şubesi’ne Halil Ethem Bey, İlmi Tabakatül Arz ve Maadin Müderrisi olarak tayin edilmiştir[1].

12 Temmuz 1838’de Marsilya’dan dönen diğer üç öğrenciden Hüseyin, Fransa’da kaldığı süre içinde topçuluk tahsili görmüştür. Bahriye Mektebi’nden Ahmet Bey, ülkeye dönüşünde topçu olarak padişahın hizmetinde bulunmuş, ferikliğe kadar yükselmiştir. Abdüllatif, Erkan’ı Harbiye miralayı iken 10 Nisan 1914’ten önce İstanbul’da vefat etmiştir.

Nereden nereye! Bir maden mühendisi yetiştirmek için 12 yaşında çocuğu Fransa’ya türlü meşagatlarla yollayacaksın, devlet imkanlarıyla okutacaksın, günümüzde de -yarı aç yarı tok- okuyup bin bir güçlükle diploma alan çocuklarımıza da iş vermeyip limon sattıracaksın.

Yazıklar olsun…


[1] Nadir Avşaroğlu Kaynak Madencilik Bülteni Aralık 2001. Sayı 62.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.