31 Mart seçimleri sonrası özellikle CHP ve toplumsal muhalefetin seçimlerden yüksek oy oranı ile çıkması sonrası ülkede bir anda “derin nefes” almışcasına, “normalleşme” havasına girdiğinin adımları peş peşe geldi.Öncelikli olarak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında “10 ay önce  AK Parti’ye oy veren seçmenlerin bu sefer sandığa gitmemesinin oy kaybına neden olduğunu belirtti. “Bizim için önmeli olan Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin kazanmasıdır. Biz siyaseti önce milletimiz şiarı ile yapıyoruz.” dedi.

Bu adımların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in AKP Genel Merkezi’nde Erdoğanla gerçekleştirdiği yaklaşık birbuçuk saatlik basına ve kamuoyuna kapalı görüşme sonrası ülkede hava bir anda, 15 Temmuz Askeri darbe girişimi sonrası atılan ve adına “Yeni Kapı Ruhu” olarak dalandırılan süreç hatırlara gelindi.

Bunun ardından peşpeşe gelen diplomasi trafiği bir yandan Cumhur İttifakı (Bahçeli-Erdoğan) görüşmeleri ve bazı köşe yazarlarının Kavala davası ve ‘Gezi olayları’ tartışmaları arkasından , 28 Şubat davası hükümlüsü 7 eski komutanlara sürekli hastalık ve kocama hali nedeniyle af getirildi.

Hemen ardından  , Türkiye’de 2014 yılında en az 37 kişinin öldüğü protestolar üzerine 18’i tutuklu toplam 108 Kürt siyasetçinin yargılandığı “Kobani davası”nda karar geçtiğimiz Perşembe günü açıklandı.

Yani, tüm bu gelişmeler CHP lideri Özgür Özel ile AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan arasında 2 Mayıs’ta yapılan ve Erdoğan’ın sözde “siyasi yumuşama” mesajı verdiği görüşmenin ardından geldi.HDP’nin 2016’dan beri tutuklu lideri Selahattin Demirtaş “devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım”, “suç işlemeye tahrik” gibi suçlamalarla 42 yıl hapse mahkûm edildi. HDP’nin diğer eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ ise 30 yıl 3 ay hapis cezası aldı. İki siyasetçi için de tutukluluğun devamına karar verildi.DEM Parti, Aralık ayında açıkladığı rapora göre;30 Mart 2014’te seçilen 93 belediye eş başkanının tutuklanıp, 95 belediyeye kayyım atandığı; yine 31 Mart 2019’da seçilen 43 belediye eş başkanının tutuklanıp 48 belediyeye kayyım atandığı ve hâlihazırda 17 belediye eş başkanı, 7 milletvekili ve 14 MYK üyesinin hapiste olduğu belirtildi.Tüm bu gelişmeler hepimizin gözü önünde gerçekleşti.Yankıları hala devam ederken kentte sosyalistler, devrimci-demokratlar bu gelişmelere sesiz kaldılar.

Sadece bu konuda mı sessiz kaldılar, Soma Katliamının 10. Yıldönümünde, basın açıklaması ve Madenci Anıtı’nda Sol Parti İl Başkanlığı tarafından yapılan ve temsili düzeyde CHP ve KESK sözcülerinin katıldığı bir açıklama ile geçiştirildi.Demokrasi Platformu (Maden Mühendisleri) SOMA’da olmalarına verildi. Yersek.

Demokrasi Platformu sadece Maden Mühendislerinden oluşmadığı, yaklaşık 30 örgütü temsil ediyor. Ayrıca, Maden Mühendisleri Odası seçimleri öncesi, yine bir acele ile kurulan Emek ve Demokrasi Güçleri (Sol Parti, EMEK Partisi, TİP, Yeşil Sol ve TKP) adına oluşturulan platformun akibeti de ayrı bir tartışma konusu.

Buradan dostlarımıza soruyorum, nerede Halkların Kardeşliği, Faşizme Karşı Omuz Omuza? Bunlar sadece sloganlarda ise söyleyecek fazla birşey yok.Ama biliyoruz ki Türkiye’nin demokratikleşmesi, laik, eşit ve sosyal bir devlet yapısına kavuşmasının mücadelesi Kürt halkının bugün kendilerini DEM Parti çatısında buluşturan ve Türkiye’nin dörtbir yanında örgütlenmiş , onların temsilcileri durumda olan başta Selahattin Demirtaş-Figen Yüksekdağ’a sahip çıkma cesaretiniz yoksa nasıl olacak bu iş.

1 Mayıs’larda ‘kürsü haklarınız’ saklı kalsın ama, bugün gün o gün değil.Halkların kardeşliğine uzaklaştıkça, SOMA’ katliamını iş cinayetlerini pas geçtikçe, adlarınız istediğiniz kadar ‘İşçi’, “Emek’, ‘Sol’ ‘Komünist’ olsun. Sizde bu adına ‘normalleşme’ ama özünde daha ‘otoriter-güvenlikçi’, daha sağ ve daha yasakçı bir ülkenin oluşmasına doğru gidenlerin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz. Bu ise sadece kendi halkarımız arasında değil,bugün yaklaşık 2/3ü kadın ve çocuk olan 35bin + Gazzeli Filistinliyi onbinlerce ton bomba ve yüzlerce tank kullanarak ,katleden ve bu topraklarda yaşanma olasılığını fiziksel olarak hemen hemen ortadan kaldıran, işgalci /yayılmacı /ayırımcı /ırkçı /emperyalist /(Nazilikle nerdeyse teorik akrabalığını ilan edecek kadar yakın düşen) neo-siyonist İsrail’le mücadeleyi yükseltemezsiniz tabiki.

Bölgenin ihtiyacı;hangi dinden olursa olsun Allah’ın ve dinin devletten ve eğitimden tamamen dışlandığı, herkesin barış İçinde özgürce birarada yaşayabileceği tam laik ve demokratik bir Türkiye yaratmak. Bu nedenle Türkiye’de savaşa karşı Barış Hareketinin yükseltilmesi Sol’un, Sosyalistlerin, Türk aydınlarının acil bir görevidir.

Sağlıcakla kalın