Tüketim, insanın en doğal ihtiyacıdır ve üretim tüketim için yapılır. İnsan bir şeyler tüketerek hayatını sürdürür. Topraktan sonra günümüzde su da tüketim aracı haline getirilmiş, şimdi sıra belki de havada!
Üretim sürecinde insan, hem maddi yaşam araçlarını üretmiş, hem de insanlar arası toplumsal ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkiler sürekli olarak yeniden oluşmuş ve üretimle insanlık hayvanlar âleminden sıyrılıp bir üst üretime yükselmiştir. Doğayı aktif hale getirerek tutarlı bir süreç içinde kendine mal etmiş ve kendine yararlı duruma getirmiştir. Ne var ki, insanlık üretimle birlikte üretim araçlarını geliştirmiş, gelişen üretim araçları özel mülkiyete geçmeyle birlikte ticaret doğmuş ve maddi yaşam ürünlerinin alınıp satılması kapitalizmi doğurmuştur. Doğası gereği kapitalizm emek sömürüsü yanında pahalı sattığı ürünlerle tüketicileri çaresiz bırakmış insanlığa açlık ve sefil bir yaşam getirmiştir.
Bir avuç sömürücü karşısında çaresiz kalan halk, uzun mücadeleler sonucunda bazı haklar elde etmişlerse de özel mülkiyete dayanan üretim araçları kapitalistlerin elinden halkın eline geçmediği sürece sömürü bitmeyecek, aynı sıkıntıyı gelecek kuşaklar da yaşayacaktır. Türkiye’de 1950lerden beri verilen mücadelelerle ancak 1990ların başlarında çıkarılan yasa ile tüketicilere yasal güvence sağlanabildi. En son 28.11.2013de resmi gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun derki: “Kamu yararına uygun olarak, tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresinin tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicinin kendini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”
Burada devlet kendini kanunu çıkarmakla yükümlü saymış, tüketiciyi koruma gibi bir görev üstlenmemiş, topu tüketicinin kendisine ya da gönüllü tüketici örgütlerine atmış. Devlet büyük kar hırsıyla inşaat şirketlerini, bankaları, yerli ve yabancı şirketleri tüketicilere karşı yasalarla korurken, Türkiye’de kendini sermayeye karşı koruyabilecek bilinçli tüketici varmış gibi en hayati maddi ürünler maliyetinin en az beş on katına satılırken sessiz kalıyor. Aracıları ortadan kaldıracak kooperatif örgütlenmelere olanak tanımıyor. Tüketici örgütleri az da olsa ortaya çıkmaya başladıktan sonra şimdi hızla yayılmaya başladılar. Ancak bu örgütlerin daha hızlı şekilde halka ulaşmaları ve halkımızın bu dernekleri tanıyıp sahip çıkmaları gerekiyor. Tükoder, Tüketici Hakları Derneği gibi doğrudan tüketiciye temas eden derneklerimizin seslerini daha çok duyurmaya ihtiyaçları var. Zonguldak’ta Tüketici Hakları Derneğinin bu alanda iyi bir çalışma yaptığını biliyoruz ama daha çok insana ulaşmak gerektiğini de başta Başkan Ali Topaloğlu ve Susma yazarı Hüsamettin Ayvacı olmak üzere hepimiz biliyoruz.
Geçen ki yazılarımdan birinde TÜKODER’İN Ümraniye şubesini açtık demiştim. Pazar günü de (14 Mayıs) TÜKODER’İN Birleşik Metal’de genel kurulu yapıldı. Buradan aldığım bir iki izlenimimi paylaşmak istiyorum. Şubeler yaptıkları çalışmalarını anlatırken, birçok şube başkanı tüketiciye ulaşmakta sıkıntı çekerken Eskişehir şubesi yerel bir TV de haftalık tüketici programına katılıyor. Beylikdüzü şubesi ise okullarda 300 öğretmene eğitim vererek öğretmenler üzerinden öğrencilere ulaştıklarını, pazaryerlerinin AB standartlarına uygun hale getirilmesinde belediye ile işbirliği yaptıklarını, afiş yaptıklarını ve yerel basında haftalık yazılar yazdıklarını anlattı. Bazı şube başkanları da mahalle muhtarlıkları ile iş birliği yaparak mahallelerde kadınların bilinçli tüketici olmalarını sağladıklarını söylediler.
Tabi ki görev yine devletten ve tüketici örgütlerinden önce bilinçli tüketici olmaları konusunda bireylere düşüyor. Bilinçli tüketici, bireylerin temel maddi yaşam araçlarını doğru tanımasından, satın alacağı ürünün piyasadaki fiyatlarını, ürünleri araştıran, karşılaştırma yapan güncel bilgiye sahip kişidir. Zarara uğradığında hakkını nerede ve nasıl arayacağını bilir. Aşırı tüketimi sevmez. Reklâm, kampanya ve promosyona kanmaz.
Hele aç ve yorgunken hiç alışveriş yapmaz
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
