Yerel bütçenin her zaman gündemi Su’ya yapılan zammın ne kadar oluşudur. Bu konu siyasetin gündemine girmesinin asıl nedeni geniş halk kesimlerine yönelik siyaset yapma aracı.

Biraz kaba tabirle tribüne oynama gibi de anlayabiliriz.

Bütçe tartışmalarından yüzlerce kalem içinden sadece Su’yu öne almak pratik alanda ne iş görür bilmiyorum. Üstelik bu yerel yönetimlerde bu konu parti ayrımı yapmadan her dönem tartışılan bir konudur.

Kendimin de 2009- 2014 Yılları arasında yaptığım Belediye Meclis Üyeliği döneminde de Bütçe tartışmalarında ilk konu su idi.

Su’ya zammın yöneten açısından önemi, Tekel Bayii, bakkal, küçük esnaf mantığı gibidir. Bu tür işletmelerde tekel karı, ekmek, kibrit vb. gibi maddelerin satıldığı noktalarda işletme sahibi, giren nakit-sıcak parayı günlük işleyişinde kullanmasına yaradığı için çok önemlidir.

Ama sonuçta ekonomik girdi olarak ekonomide kapladığı yeri tarif ederken ne diyoruz. “Küçük Esnaf’ öyle ayakta duruyor.

Her ne kadar Sol ilkesel olarak ‘Belediyeler Ticarethane değildir” dese de, kentin, ekonomik-sosyal-kültürel-çevresel yaşamını sürdüren bileşkeler bütünü.

Yani içinde para ve hizmetin olduğu devasa bir organizasyon.

5393 Sayılı Belediye Kanunu; “Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu alanı”diyor.

İşte bu ‘mali’ kısmında yüzlerce kalem var hem itiraz edilecek, hem de halkın yararına kullanılması sağlanacak.

İktidarlar işte o gözümüze soktuğu, kendisinin günlük işlerinde sıcak para olarak kullanacağı Su ücretini öne atarak hem diğer kalemleri öteliyor, hem de halktan yana bütçe tartışmalarını tek kalem içine sıkıştırmış oluyor.

Nasıl ki, TBMM’de görülen Bütçe Tartışmaları, tüm bakanlıkları ilgilendiriyorsa yerel bütçede hayatın içindeki her alanı. hizmetten, güvenliğe, sosyal alandan, çevre kirliliğine, emlak istimlak-imar bedellerinden, reklam-tabela giderlerine kadar, kısaca üretimden tüketime tüm hizmetleri kapsamasına rağmen bir madde ile toplum bir anlamda uyutuluyor.

Dikkat edin nereye geldi iş;

AKP’li Zonguldak Belediyesi mi Su’ya çok zam yaptı? CHP’li Çaycuma belediyesi mi?

İşte bu, yerel demokrasiyi, temiz çevre, betonlaşmamış, kültürel değerlerinin korunup restorasyon yapıldığı, yaşanabilir bir kenti popülist siyasete bu dönemde kurban etmiş olduk. Hepimize geçmiş olsun.

Bir İnsan Hakkı olarak “Su Hakkı”nı diğer yaşam alanlarımızla birleştirebilirsek, daha demokratik bir yönetime kavuşacağız.

GMİS Yakını görüp uzakları örgütlüyor

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden kazasını araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun 7’nci toplantısında sunum gerçekleştirdi.

Mutlu, 11.5 saat süren toplantıda komisyon üyelerinin sorularını cevaplandırdı.

Konu basına yansıdı.İsa Mutlu GMİS’te bir kaç dönemdir görev yapıyor.

Yani tecrübeli. O tecrübesi daha çok, hitap yeteneğinde, kürsü hakimiyetinde de oldukça iyi kullanan bir sendikal lider.

Kaza bela TTK Karadon Müessesinde olsa Genel Başkan adayı. Ama, Armutçuk olunca geldiği bölge hani bir söz var ya ‘doğuştan kaybetmişiz’ İsa Mutlu’da.

Öyle ama, soy ismi gibi durumundan mutlu.

Komisyon toplantısında yaptığı değerlendirmede dikkatimi iki nokta çekti. Aslında birçok konu (İşçi alınmalı ısrarı vb.) var onlara değinmeyeceğim.

Birincisi; “İhmalden Kaynaklanan Bir Facia Yaşandı” bölümünde; “Bu ocakta eksik gördünüz mü?, Sendikanıza gelen bir şikayet oldu mu?’ sorusuna GMİS Genel Başkan Yardımcısı Mutlu; “Görseydik ve bize en ufak bir şikayet intikal etmiş olsaydı bu sorunlar, zaten müdahale ederdik ama bizim bilgimiz dışında illa orada bir eksik olmadı diye[1]meyiz çünkü belli ki bir ihmal var, bu ihmalden kaynaklanan bir facia yaşandı” demiş. Sayın Mutlu canlarını yitiren 42 Maden işçisinin aileleri duymuşta orada[1]ki sıkıntıyı, işçi sağlığı ve güvenliği eksiğini sizin GMİS Amasra Şubesi ve doğal olarak siz duymamışsınız. Sence burada bir terslik yok mu?

Diğer konu; Kaçak Ocaklarda Ki Ölümlere Ses Çıkarmayanlar ‘TTK Zarar Ediyor’ konusu; “Zonguldak’ta 2 bin kişi kopilkopil çocuklarımız, o 15 yaşındaki çocuklarımız mahalle aralarından kaçak ocaklara girerken bütün birimlerimiz görüyor, kimse sesini çıkarmıyor ama “TTK zarar ediyor.” diye devletin Valisi çıkıyor, açıklama yapıyor. Devletin Bakanı, milletvekillerimiz “TTK zarar ediyor.” diye açıklama yapıyor. Zonguldak’taki kaçak ocaklarda ölen insanları konuşsak onların sayısı emin olun bu 42 kişiden çok daha fazla. Elektrik direklerinin dibine atılıyorlar, hastane kapılarının önüne atılıyorlar” demiş ve kent gerçeğini açıklamışsın.

Fakat siyaset, bürokrasi bunu diyecek ama senin, senin derken GMİS’in görevi, ülkenin Ege, Trakya’sını değil öncelikle hemen gözümüzün ünündeki güvencesiz işçileri örgütlemeniz sizi gerçeğe daha yakınlaştırır.

İşte gerçek sendika, gerçek lider o zaman olursun Sayın Başkan.:.

Sağlıcakla kalın

Reklam