Zonguldaklıların Kutsal Toprakları olarak adlandırılan, Filyos vadisinde bereketli topraklarda taş eksen, taş yetişiyor.
Son yıllarda Filyos vadisinin bereketli topraklarında gelişen seracılık ,tarlalarda adeta mantar gibi patlamış durumda.
Vadiye uydudan bakıldığında her tarlada birçok sera olduğu görülüyor.
Dünyaca ünlü yer bilimci Ainsworth Filyos vadisini gördüğünde “Karadeniz’in Küçük Mücevheri“ olarak bahsetmişti. Ayrıca bir çok gezgin Filyos vadisini gördüğünde ömürlerinde böyle bereketli topraklar görmediklerini anlatmıştı.
Antik dönemde Caucones halkı, Filyos vadisi ile Bartın Çayı arasına yerleşmiş, burada tarım ile uğraşmışlar. Antik dönem yerleşimi sadece Filyos Kalesi ile sınırlı olmadığını, Çaycuma‘da bulunan Ambrossia Mozaiğinden anlaşılmaktadır. Bölgede yetiştirilen 12 bin yıllık siyez buğdayı da bunu kanıtlayan ürünlerdendir.
12.YY’dan itibaren Türklerin yerleşimi de ilk bu bölgeye olmuştur. Zonguldak’a yerleşen Türkmenler bereketli toprakları ekip biçerek hem kendi geçimlerini sağlamışlar hem de bunu başta saray etrafına ve Anadolu’ya pazarlamışlardı. Zira Zonguldak’a yerleşen Türkler pazar Türkleri olarak görülür.
Bu neden ile Devrek, Bartın , Perşembe, çevresi Zonguldak’ın esas yerleşimi olmuştur.
20 yüzyıla geldiğinde, kömürün bulunması ile durum değişir. Şehir merkezi daha önce yerleşimin olmadığı bir alana kurulur. Maden ocakları şehir merkezinde kozmik bir yapı oluşturur. Genelde yabancılar maden ocakları sahibi iken madende çalışacak olanlar Zonguldak’ın köylerinden oluşacaktır. Böylelikle yüzyıllardan beri geçim kaynağı olan tarımın yerini madenciliğe bırakacaktır. Bütün bunlara ramen köylerde tarım bitmemiştir. Bu seferde yılın belirli zamanında tarım ile uğraşırken, Merkez yönetimin istediği madenciliği de aynı anda yapmaktadırlar. Madencilik adeta bu halka giydirecek bir gömlektir. Bu sefer de madencilik alanında tecrübe edinirler. Fakat tarım Zonguldak’ta bitme noktasına gelir.
1980 yıllarından bu yana bu seferde madencilik gerilemeye başlar.
2003 yılında kurulan Kayıkçılar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile başlayan seracılık ,bugün her tarlada kurulan binlerce sera bahçesine dönüşmüş. Bu başarı diğer köylere de sıçramış. Çaycuma’da köylerde seracılık bir hayli gelişmiş.
Geçen hafta bölgeye yaptığım ziyaretlerde bu seraları bizzat gördüm. Üreticilerle konuştum.
Kışın ayrı, yazın ayrı ürün yetiştiriyorlar. Bu ürünleri pazara ve toptancılara pazarlıyorlar.
Köylüler durumlarından memnun. Neredeyse tüm günü bu seralarda geçiriyorlar. Hatta bir sera sahibi “sabah kahvaltısını bile burada yapıyoruz” demiştir.
Kutsal topraklar canlanıyor. Ama bunun Zonguldak Merkezde kimse bilmiyor umursamıyor.
Zonguldak Merkez bir caddeye sıkışmış, kendi problemleri ile meşgul. ‘O binayı yıkayım mı, bu binayı yıktırmam ‘ politikası ile zaman öldürüyor.
Her zaman söylüyorum. Zonguldak Şehir Merkezi kömürün bitmesi ile Zonguldak geneline hitap etmeyen bir yapı haline geldi.
Bugün bir tehlikede , bu topraklara çevre felaketine yol açacak ağır sanayi ile mahvedilmesi. Zonguldak Merkez bunun ile meşgul.
Gidin, çıkın merkezden. Buralara ziyaret edin. Çaycuma’da güneş batmıyor.
Hayati Yılmaz ile
Zonguldak Tarih.
