Geri sayım…
Deprem…
Umut, gülen yüzler, ağlayan gözler, özlediğimiz tavırlar…
Gündem yine o kadar kalabalık ki hergün yazsak bir sürü şey bulabiliriz. Ama benim bu hafta değinmek istediğim şey biraz farklı. Aslında yukarıda bahsettiğim şeylerin en temeli, hatta her yerde hepimizin bağırıp çağırarak üzerine bastığı büyük bir nokta ancak bu hafta daha bir üzerine gitmek istiyorum bu konunun. ” Eğitimsizlik.”
Biliyoruz ki her şeyin başı eğitim. Biliyoruz ki eğitimsiz toplum geri kalmaya muhtaç bir toplum oluyor. Bütün klişeleri geçelim önce. Önce herkes kendine baksın, kendinden emin olsun. Daha sonra eğitimsiz insanlar tarafından hayatında bir kez olsun manipüle edilmiş mi bir düşünsün. Eminim ki edilmiştir. Yani nasıl desem… Eğitimsiz insan her şeyi bildiğini zanneder ya hani, hele bir de biraz parası varsa, rahat yiyip içebiliyorsa, alım gücü biraz olsun yüksekse vay haline. İşte en çekilmezi. Konuşsan anlamaz çünkü dinlemez. En iyisini hep o bilir. Ha bir de ; ” Sen okudun da ne oldu bak bana okumadım ama senden daha iyi kazanıyorumcular.” Evet okudum güzel arkadaşım, okumak istedim okudum. Okuyamayan kız kardeşlerimin hatrına okudum, bazen etimle kemiğimle nefret ettiğim bu dünyayı daha güzel bir yer yapabilmek için okudum. Kadın arkadaşlarıma umut olmak için okudum. Evet hala daha bir şeyleri başarmak için canımdan can gidiyor olabilir ama başaracağım. Eğitimsiz olup tepemize binen kim varsa cevap vermek için, ağzımı açıp kendimi yormadan cevap veriyor olabilmek için okudum. Sadece lise, üniversite okumadım. Yeri geldi sabahlara kadar kitap okudum, yeri geldi haber sitelerinde sabahladım takip ediyor olabilmek için. Çünkü bildim ki okuduğum her şey, öğrendiğim her şey birgün yaldız olup üzerime yağacak. Çünkü biliyordum ki bir kadın değişirse dünya değişir. Çünkü bütün kız kardeşlerim ve ben ayaklarımızın üzerinde durmazsak eğer bize bu koca dünyada yer olmayacak. Çünkü çünkü çünkü. O kadar çok ki…
Bu ”eğitimsiz” diye bahsettiğim insanlara geri dönecek olursam hele bir de yönetici oldularsa, özür dilerim ama gerçekten hiç çekilmez oluyorlar. İnsanları ezerek, sesleriyle bir yerlere gelinebileceğini, kendini dinlettirebileceğini düşünüyorlar. (Anlayana…)
Bazen olur ya çok dolarız, böyle bağırsak bağıramayız, sussak içimiz almaz. Konuşasımız hiç gelmez. Bize neyin iyi geldiğini bilemeyiz bir türlü, işte insanın zihni bence öyle zamanlarda daha berrak oluyor bence. Tam da öyle bir zamanda bu aydınlanmayı yaşadım ve sizlerle paylaşmak geldi içimden. Bu arada, unutmadan, geçmiş yazılarımla ilgili tahmin etmediğim kadar güzel geri dönüşler aldım, bu yüzden teşekkürü borç bilirim.
Bahsettiğim eğitimin sadece örgün eğitim almaktan ibaret olmadığını anladığınızı umuyorum ve size bu haftaki şarkımı bırakıyorum. (Tahmin ettiğiniz üzere…)
İşte sizin için bir şarkı: Levent Yüksel – Tuana (bir diğer deyişle; Sana söz yine baharlar gelecek…)
41 gün daha umutla kalın, inançla kalın, sevgiyle kalın…
Sonra hep beraber baharın gelişini kutlarız. Halaylarla, şarkılarla, türkülerle…
