Son 40 yıldır bir endişe var insanlık aleminde! Ne olacağız diye korkuyor tehlikenin farkında olanlar. En son olarak Cumhuriyet Gazetesi ekonomi yazarı Engin Yıldızoğlu şöyle dedi yazısında: dünyada hemen bir önlem alınamazsa 10 yıl sonra dönülmez bir yıkım çağına girecek canlı yaşam. Stefan Hawking ise 50 yıl diyordu aynı sorun için.

Polonya’da toplanan sanayici devlet temsilcileri ekonomik ve sosyal yaşamda önlemler alarak sıcaklık artış hızının azaltılması için anlaşmaya vardılar.

Buraya nasıl geldik? Rahmetli Çetin Altan’ın deyişi ile; insanlık, var olma savaşını kazandıktan sonra varlıklı olma savaşına girince.. Bir de baktık ki dünyanın maden diye kabul ettiğimiz varlıklarını ekonomi dediğimiz cenabete kazandırmaya çalışırken 100 yılda bitirme haddine gelmişiz. Diğer taraftan havayı, suyu ve toprakları da kirleterek yaşam ortamının sonuna yaklaşmışız!

Peki, bizi buraya sürükleyen düşünce ne? Tüm insanlığın zengin olma hırsından gözlerini kaybetmesi… Özgürlük ve Dayanışma Partisi eski başkanı Ufuk Uras’ın dediği gibi, “paranın padişahlığı”.

Cumhuriyet’in 15 Aralık 2018 tarihli haberinde, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kamu ve özel sektör hesaplarıyla 2017 yılı sununda borç tutarı küresel GSYH hesabının yüzde 225’ine karşılık gelen 184 trilyon dolara çıkmış. Böylece dünyadaki kişi başı borç, yıllık gelirinin 2,5 katına denk gelen 86 bin dolara yükseldi.

Başka bir çarpık gelişme servetlerin yüzde 1 nüfusun tekelinde yoğunlaşması( yüzde 60-70’lere varan). Yani dünyanın yüzde 1 nüfusu dünyanın hâkimi.

Bu dünyanın hâkimleri, insan hakları, canlı hakları, doğanın hakları demeden, silah zoruyla kurdukları sınıflı toplum düzenini dayatarak yürüyor bilinmez bir geleceğe… Ama, artık dur, buraya kadar deme zamanı geldi. Çünkü kurdukları “sınıflı toplum felsefesinin yarattığı bilimsel yapının” da kendisi gibi çarpık olduğu ortaya çıktı. Zira, dünyadaki fizik bilimi, kimya bilimi, biyoloji bilimi, jeoloji bilimi, tıp bilimi ve sosyal bilimler sınıflı toplum egemenlerinin istediği doğrultuda gelişiyor, değişiyor. GDO’lu, hibrit türü ürünler doğanın doğal çevrimine aykırı olarak, yok edercesine piyasaya sürülebiliyor!

Bilim adamı dediğimiz kişiler, silah satışlarının firmalara ve devletlere önemli gelir kaynağı olduğunu ve diğer bilim dallarınınekonomiyle bir bağı yoktur diyebiliyorlar ders kitaplarında.

Ekonomi biliminin başlangıcı 200 yıllık bir geçmişe çekilebiliyor. Çünkü kapitalizmin şaha kalktığı dönem 1800’lü yıllar ve modern düşüncenin temeli Adam Smith’le atılıyor. Peki, insanoğlunun dünyadaki hayata başladığı ve bilinen dönemler ne olacak?

Bu çıkışı kabul etsek şöyle bir soru sorulabilir? Sınıflı toplumun temsilcisi olan kapitalizm öğretisi nasıl ekonomi bilimi olabilir? Diğer bir deyişle, “sınıflı toplum ekonomisi” öğretisi nasıl ekonomi bilimi olabilir?

Başka bir eleştiri de getirelim: (Prof. Dr. Mehmet Tomanbay ve Dr. Turgut Gümüş’ün Genel Ekonomi kitabından) “Ekonomi Biliminde Yöntem ve Model Oluşturma: Ekonomi daha önce de belirttiğimiz gibi bir toplumsal bilim olup, insanın insanla ve insanın toplumla olan ilişkisini inceler. Deneye ve ispata dayanan fizik, kimya, biyoloji gibi fen bilimlerinde ise esas olarak doğal olaylar ve doğa incelenir. İnsan unsurunun girdiği yerde ise nesnellik(objektivite) değil öznellik(sübjektivite)egemendir. Diğer deyişle önyargıların, değer yargılarının, duyguların ağır bastığı bilimdir.

Bu ekonomi biliminde yöntem olarak kuramsal ve deneysel sistemler kullanılmaktadır. Kuramsal olarak kullanılan “tümdengelim”, deneysel olarak ise “istatistiksel” yöntem kullanılmaktadır”.

Son olarak yaptığım incelemede ekonomi biliminin tümdengelim, psikoloji biliminin tümevarım yöntemlerini kullandığını öğrendim. Yani ekonomistler ortaya bir hipotez atıyor sonra bunu ispatlamaya çalışıyor; psikoloji bilim insanlarıysa var olan donelerden bir sonuca varıyor… Öyleyse ikisi de sosyal olan bu bilimlerde neden yöntem farkı var?

Kapitalizmi temsil eden ekonomi bilimi, doğa bilimleri ve diğer sosyal bilimler gibi tümevarım yöntemini neden kullanamıyor? 18. Yüzyılda gereken ampirik bilgiler yoktu ama bugün yeterince var…

İnsanlık kendi ekonomi bilimini yarattığında, dünya cennet olacak!