Yirmi beş yıl çalışan bir işçinin en büyük hayali, alacağı kıdem tazminatıyla bir ev alıp içinde yaşamak. İşçinin hayali bu ama kurt (sermaye) dumanlı (pandemi) havayı seviyor.
Geçen hafta 15- 16 Haziran olayları 50. yılında anıldı. DİSK, dönemin Adalet Partisi Hükümeti tarafından kapatılmak istenince işçiler sokağa dökülmüş ve yasa geri çektirilmişti. Mücadele sonrası elde edilen haklar, Türk İş üyesi işçilere de emsal teşkil etti. Bu nedenle birçok sendika Türk İş’ten ayrılıp DİSK’e geçmek istedi, buna dönemin GMİS yöneticileri de şahittir. İşçi sınıfının başarıları TÜSİAD, MUSİAD, TOBB, TİSK ile birlikte hükümetleri de rahatsız etti. Aynı sermaye çevreleri AKP hükümeti ile birlikte 15- 16 Haziran’ın rövanşını almak için işçinin alın teri olan kıdem tazminatına göz diktiler. 12 Eylüller yetmemiş gibi.
Cumhurbaşkanı R T Erdoğan, DİSK’İN ve KESK’İN çağrılmadığı, Aile ve Çalışma Bakanı, TOBB, Türk İş, hak İş, Memur Sen, Türkiye Kamu Sen, TİSK, TESK ve Ekonomi Politikaları Kurumu ile bir toplantı yapıyor. Toplantıda, “Hiç kimsenin mağdur edilmesini istemiyoruz. Bu konuda mutabakat esastır, işin üçayağı var, işçi, işveren ve hükümet. Üçayağı mutabakata varacak ve bu konuyu çözeceğiz” dedi.
Projenin mimarı sayılan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) “60 ile 100 milyar TL büyüklükte tasarruf sağlayacak, sermaye piyasalarını derinleştirecek ve finansal istikrara katkıda bulunacak” derken(Sözcü Gazetesi, 16.06.2020), sermayeye yeşil ışık yakmış oluyor. Derinleşen sermeye piyasasından elde ettiği parayla ev alabilecek kaç işçi varsa. Reformdan kasıt, sermayenin cebine giren paradır zaten.
TES’E itirazlar geldi, ama cılız geldi, sendikacılar, iktidarın ve işverenin karşısında pandemi duruşuna geçti. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise ses yükselterek, “Bu değişikliğe sessiz kalmayacağız” dedi. Genç ve kadın işsizliğin ürkütücü boyutlarda olduğu, her gün 4- 5 işçimizi iş cinayetlerine kurban verdiğimiz, çalışma saatlerinde dünya rekoru kırdığımız, açlık sınırının altında asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği bu pandemi sürecinde kazanılmış haklarımıza, birikmiş emeğimiz ve çocuklarımızın geleceği olan kıdem tazminatlarımızı gasp etmeye çalışıyorlar. DİSK dün olduğu gibi bugün de kıdem tazminatlarımıza sahip çıkacağız.”
(VOA Türkçe Haberler, 16.06.2020).
TES’E Hak İş yönetiminden tepki gelmezken, Türk İş Başkanı, “TES ile ilgili görüş ve endişelerimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza ayrıntıları ile ilettim. Dile getirdiğimiz gibi kıdem tazminatı işçilerin önemli güvencesidir. Kıdem tazminatı iş kanununun temel direğidir. Kıdem tazminatını oluşturan hususlar ortadan kaldırılırsa iş kanununun birçok maddeleri de anlam ve işlevini yitirecektir. Sendikal hakların kullanılmasında ve örgütlenmesinde de kıdem tazminatı temel güvencedir” diyerek çekincelerini belirtti. (Türk İş Basın Bildirisi, 18.06.20).
TES’NE Emeği Başkenti Madencilerden geldi. Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı hakan Yeşil, “ülkede her ekonomik krizde ve kaynak arayışında kıdem tazminatımız gündeme getiriliyor. Ne şekilde bir düzenleme yapılırsa yapılsın, hangi gerekçe öne sürülürse sürülsün, biz kıdem tazminatımızı riske edecek hiçbir girişimi kabul etmedik, etmeyeceğiz” dedi ve sert tepki gösterdi. (Taşkömürünün Bulunuşunun 191. yıldönümü töreni, 21.06.20).
Tek Gıda İş Sendikası tepkisinde, memur gündemde yok, diyor: “Sayıları 2,4 milyonu bulan memurların bunu kolaylıkla kabul etmeyeceği ortada. Asgari ücret kadar maaş alan bir memur 25 yıl sonra 25X2900 TL alacakken, sana hak ettiğinin dörtte birini vereceğiz, gerisini 15 yılda emekli maaşına ekleyeceğiz dense, böyle söylenir söylenmez memur ile sendikası karşı karşıya gelecekti. Üye sayısı 1milyonu aşan Memur Sen üyesiyle iktidar arasında tercihe zorlanacaktı. Kamuyu bu işin dışında tutan hükümet kendine yakın sendikayı üzmemiş oldu. Kamuda ya da özelde, kolay kabul görmeyecek bu sistem meclisten çıksa bile ayrımcılık yapıldığı için anayasa mahkemesinden dönecektir. (Kaynak Cumhuriyet, 21.06.2020).
Umarız ve dileriz Türk İş ve Hak İş’te aklıselim üstün gelir, saldırıyı DİSK ile birlikte püskürtürler. İşçi sınıfına yapılan saldırı başarılı olursa, sıranın kamu çalışanlarının karşısına gelmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur.
Kabaca 1980 lerde başlayıp 1990 lardan sonra ivme kazanan kapitalist ekonomik modelin bana böre son aşaması olan neo liberal emperyalizmin dünya üzerinde sürdürülebilirliği kalmadı. Çöküşü sürece yaymak için sermayeyi koruyacak her yolu burjuvazi üzerinden denemek zorunda olduklarını düşünüyorum. Bunun için en iyi kullanım alanı emeğin daha çok sömürülmesi. Bununla parelel olarak ilk yapılması gerekenin işçi sınıfının örgütlenme yolu olan sendikaları işlevsiz hale getirmek.
BeğenBeğen