Canlılar arasında en sosyal olanı insandır. Duygusallığı en çok olan insanın düşünme ufku geniş ve bir o kadar güçlüdür. Birlikte yaşamak, sevmek, güven duymak mutluluk verir ona. Yaşamımızın en mutlu anları çocukluk yıllarımız olmuştur.
Çocukluk yıllarımıza çeşitli göndermeler yapar, büyüklerin saflığımıza gösterdikleri tevazuyu (önyargısız alçakgönüllülük) anarız. Ne var ki bu saflıklar her zaman aynı kalmıyor.
Son elli yılda, karşısındakini yok sayma, modası musallat oldu başımıza. Bu da en çok siyasi alanda kendini gösterdi. Dalgalar halinde toplumun en ince dokuları olan kurumlara, yakın çevremize, ailelerimize kadar yayıldı. Şimdilerde akıl almaz biçimde kendini gösteriyor.
Bir dönem, 1970’lerde Süleyman Demirel- Bülent Ecevit, 1980’lerde Turgut Özal- Erdal İnönü, 1990’larda Tansu Çiller- Mesut Yılmaz ve şimdilerde Cumhurbaşkanı R T Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki, karşısındakini yok saymaya varan tartışmalar, o dönemleri yaşayan insanlar arasında da karşılıklı yok saymaya kadar vardırıldı. Yaşanan bu olay tabi ki insanın egosunu yenememesinden kaynaklanmaktadır. Kendinin egosu olmadığını ve egosunu yenmeye çalışanları değerli bulanlar da var toplumda. Peki, nedir o zaman “Ego”?
Ego, kendini beğenmişliktir. Her insanın kişiliğinde bulunan duygusallıktır. (TDK). Egoizm ise bencilliktir. Ego kontrol edilemezse insanı bir zalime çevirebilir. Bir kişi sürekli olarak kendini ortaya koyar ve özelliklerini yüceltirse egoist olur. Egoist olarak tanımlanan insanlar kendilerini herkesten üstün görür yalnızca kendi menfaatini düşünür. Bu tip insanlar kendilerine sürekli saygı gösterilmesi gerektiğine inanır ve söze “ben” diye başlarlar.
Ego, aynı zamanda benliktir. Benlik, kendi hakkımızda sahip olduğumuz fikir ya da görüntüdür. Hedeflerimiz, kişiliğimiz, ideolojimiz, hayat felsefemizdir. Benlik saygısı ile ego arasında birçok farklar vardır: Egoist insanlar, kendine hayranlık duyar, kendini çok sever ve mükemmel görürler. Benlik saygısı olanlar da kendilerine değer verir fakat kusurlarını bilirler. Bencil insanlar her zaman endişelidir, başkalarını düşünmez, ilginin odağında olmak isterler. Benlik saygın insanlarsa daha ödüllendirici ilişkilere sahip ve duygudaşlık kurabilirler. (Aklınızı Keşfedin, Öz saygı ve Ego, 26 Eylül 2018).
Büyük ego sahibi kişiler sıralamasında ülke yöneticileri, işadamları başta olmak üzere, makam mevki sahibi kişiler gelmektedir. Bunlar, karşılarındaki insanları yok saydıkça, onlara sempati ile bakan kişilerde de ilişkide bulundukları insanları, yok sayma” alışkanlığı gelişiyor. Büyük egoları olan kişilerle iletişim kurduğumuzda fark ettiğimiz ilk şey onların inançlarının ötesini görememeleri oluyor. Bunların kendilerini sorgulamalarını beklemiyoruz. Rakipleri ve diğerleri ile sürekli çatışma yaşıyor, kendilerini başkaları yerine koyamıyorlar. Tabi ki, bunu yapmak sağlıklı bir öz saygısı ister. Sevmedikleri şeylerin üstünü örtüyor ve gizleyebiliyorlar. Sağlıklı benliğe sahip kişilerse yeni fikirlere açık, onlarla daha kolay etkileşim kurabiliyoruz.
Günümüzde ego sahibi kişiler, eleştiriye katlanamıyor, başkalarını hesaba katmıyor ve kendilerini herkesin üstünde, daha güçlü ve daha zeki görüyorlar. Dünyanın kendi etraflarında döndüğüne inanıyorlar. Sağlıklı Benlik sahibi kişilerse kıyas yapmıyor, kendilerinden önce başkalarının ihtiyaçları ile ilgilenebiliyor, başkalarına da saygı duyuyor, kabul ediyor, değer veriyor ve seviyorlar. Tatmin edici, verimli ilişki kurabiliyorlar.
Gazetemiz Susma Başyazarı Bahaddin Arı’nın aktardığına göre, Zonguldak Belediye Meclisi MAKZON’U (Makine Sanayicileri Derneği) tartışıyor. Belediye Başkanı Selim Alan “MAKZON’U Zonguldak’ta yapacağız. Destek verseler de vermeseler de yapacağız” diyor. CHP adına Turgut Aydın’sa “Biz projeye karşı değiliz, sadece yerinin uygun olmadığını” söylüyoruz diyerek ortamı yumuşatmak isterken, Başkan S Alan, Partisi AKP’nin iktidar gücüne inanarak CHP’li üyeleri ve sundukları önerileri, yok hükmünde saymak istiyor.
Diyecek fazla bir şey yok. Geçen dönemde kendileri de yok sayılmış olabilirler. Egoları ile Sağlıklı Benlikleri yarıştıranların bize sağladıkları yararları yaşayıp görüyoruz. Kazanan egoizm, kaybedense insanlık oluyor