
22 yaşındaki Jina Mahsa Amini, İran İslam Cumhuriyeti’nde, rejimin sözde ahlak polisi tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle başkent Tahran’da 14 Eylül’de işkenceyle gözaltına alındı. Polis karakoluna götürülen Mahsa, aynı gece hastaneye kaldırıldı ve oradan da ölüm haberi geldi. Amini’nin başına aldığı darp nedeniyle beyin kanaması geçirmesi sonucu yaşamını yitirdiği kesinleşti. Mahsa Amini, İran’da rejimin polisleri tarafından katledildi.
Olayın kamuoyuna yansımasıyla birlikte dünya çapında ve ülkemizde kadınlar sokaklara dökülerek, İran Moola rejimini protesto etti ve katledilen Mahsa Amini’nin nezdinde İran’da özgürlük isteyen kadınlarla dayanışmalarını dile getirdiler.
Zonguldak Kadın Platformu Madenci Anıtın’da basın açıklaması yaparak; “MAHSA AMİNİ İÇİN, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN ,İRAN’DA TÜRKİYE’DE DÜNYA’DA İSYANDAYIZ!” diyerek tepkilerini dile getirdiler.

Kadın Platformu adına basın açıklamasını Muazez Derya Akar yaptı.Açıklama sonunda Madenci Anıtı’nda Mum yakarak yaşanan cinayeti protesto ettiler
Akar açıklamasında şu görüşlere yer verdi, “ İran’da 1979 yılından beri uygulanan yasalar, kadın düşmanlığı üzerinden inşa edilmiştir. Kadınlara başörtüyü dayatan, kadınların yaşamlarına, giyimlerine, davranışlarına her türlü müdahaleyi hak gören, İslami kurallara uymadıkları gerekçesiyle kadınları darp eden, katleden bu rejim, yok olmaya mahkumdur. İranlı kadınlar, haklarına ve yaşamlarına yönelik bu saldırılara karşı mücadele etmekten bir an olsun vazgeçmemiştir. Mahsa’nın direnişi bunun en büyük kanıtıdır. İktidarlarının giderek sarsıldığını gören rejim ve onun polisi ise kadınlara ve mücadelelerine saldırarak kadınları yıldırmaya, sindirmeye çalışmakta. Kadınlar başta olmak üzere ezilenlerin mücadelesi ve direnişi engellenemeyecek.
“Kadınlar toplu halde başörtülerini çıkararak, ateşe vererek mücadelelerini yeni bir boyuta taşıyor. “
Dünyanın her yerinde erkek egemen sisteme ve devlet şiddetine karşı mücadele eden kadınlar, Mahsa Amini’nin katledilmesine karşı başta İran olmak üzere sokaklara döküldü. Faşist İran rejimini ve kadınların yaşam tarzlarına müdahale eden ahlak polisi gibi kurumları protesto eden gösteriler, yürüyüşler yapılıyor. Kadınlar toplu halde başörtülerini çıkararak, ateşe vererek mücadelelerini yeni bir boyuta taşıyor.
Mahsa’nın katledilmesi İran’da 43 yıldır süren dinci ve kadın düşmanı politikaların sonucudur. İran’da 1979’dan bu yana kadınlara başörtüsü dayatılıyor. Sokaklarda irşad devriyeleri adeta cadı avına çıkıyor. Kadınlar tutuklanıyor. LGBTİ+ların cinsel, duygusal, romantik ilişkilenmeleri suç sayılıyor. Geçtiğimiz günlerde LGBTİ+ aktivisti olan Zahra Seddighi ve Elham Choobdar “yeryüzünde fitne çıkarma” iddiasıyla idama mahkum edildi.
“İran çok uzağımızda değil”.
İran uzağımızda değil. Yanı başımızda. İran uzağımızda değil. Bu topraklarda LGBTİ+ların varlığına karşı düşmanlık geçen hafta sonu devlet desteğiyle sokağa döküldü. Valilik izniyle, RTÜK’ün reklam desteğiyle İslamcı gerici bir güruh ve kendilerine cumhuriyetçi diyen bir başka ırkçı grup bir arada nefret söylemleriyle yürüyüş yaptı. Bu ülkede hakkını aramaya çalışanlara sokaklar yasak, bir kişi daha eksilmemek için meydanlara çıkan kadınlara karşı polis şiddeti, işkence ve taciz var. Ama şeriat propagandası, ırkçılık, nefret söylemi devletin izniyle büyütülüyor. İran çok uzağımızda değil.
Tarikatlar talep ediyor, İstanbul sözleşmesi feshediliyor. Bir grup erkek kendini mağdur baba ilan ediyor nafaka hakkımız gasp edilmeye çalışılıyor. Aktroller hedef gösteriyor, konserler yasaklanıyor, sanatçılar, gazeteciler tutuklanıyor. Kadınların sadece aile olduğunda, o şiddet dolu ailelerin içine hapsolduğunda var sayıldığı, LGBTİ+ların varlığının yok sayıldığı bir dayatmanın, bir faşizmin altında her şeye rağmen yaşıyoruz, direniyoruz. İran uzağımızda değil. Bu ülkede hukuk toplumun belirli kesimlerine karşı, kadınlara karşı, LGBTİ+lara karşı… düşman hukukuyla işliyor.
“Kadın, Yaşam,Özgürlük”
Yıllardan beri İranlı kadınlar, başörtüsü dayatması başta olmak üzere, “şeriat kuralları” adı altında yaşamlarına müdahale eden erkek egemenliğine karşı mücadele ediyor. Zorunlu başörtüsüne karşı mücadele, kadınların bir bütün olarak patriyarkal ve kadın düşmanı rejime karşı mücadelesinin sembolü olmuş durumda.
Hameneyi katildir!
Geçtiğimiz yıllarda dünyaya yayılan “beyaz çarşambalar” bugün bireysel eylemler olmaktan çıkıp kolektifleşiyor. Bugün İran sokaklarından aşina olduğumuz bir ses yükseliyor: “Kadın, Yaşam,Özgürlük”
Bizler de Türkiye’den İranlı kadınların sesini yükseltiyoruz. Mahsa Amini’nin katili İran Molla rejimidir. Mahsa’nın katili erkek egemen sistemdir. Mahsa’nın ve İranlı kadınların mücadelesi hepimizin mücadelesidir. İran’da Türkiye’de ve tüm dünyada… Mahsa için, özgürlüğümüz için, hayatlarımız için isyan!”
