
Gün geliyor yazma durumun ortadan kalkıyor. Bunda birinci etken olayın derinliği-teknik ve yaşanan olayı tarifi. İkincisi; o kadar çok yazılan çizilen oluyor ki o kalabalığa bazen karışmak istemiyorsun.
Bu hafta da böyle bir durum var.
TTK’ya Bağlı Amasra Müessesinde meydana gelen ‘Katliam’, ‘İş cinayeti’ olarak bunda, birlikte düşündüğümüz ve 41 CAN’ın yitirilmesi konusunda benden daha tecrübeli, iş yaşamında madenciliği yaşayan aynı zamanda işçi sınıfının sendikal mücadelesinden gelen, örgütlenmesinde doğru tutumuna inandığım, dostum, yoldaşım, kardeşim Ahmet Öztürk’ün Halkın Sesi Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazısını buradan aktarmak istedim.
Fazla söze gerek duymadan;
İşte Öztürk’ün o yazısı:
“Söze nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum. İçimdeki öfkeyi bastırıp suç işlemeden bu yazıyı tamamlayabilir miyim, ondan da emin değilim. Sormadan edemeyeceğim: Bu ne ilkellik yahu, bu çağda “grizu patlaması” ne demek? Evlerine ekmek götürmekten başka amacı olmayan 41 bedeni, gencecik yaşında ölüme teslim etmek nasıl bir aymazlık gerçekten? Yeraltındaki zifiri karanlıkları insanlara mezar yapan yanlış planlamayı “kader planı” olarak açıklamak da nereden çıktı şimdi? Soruyorum: Kent tarihinin en onurlu sayfasını yazarak yüz binlerle Ankara’ya yürüyen Genel Maden İşçileri Sendikası neden susuyor utanç verici şekilde? Meydana gelen elim olayla ilgili TTK yetkilileri neden açıklama yapmıyor? En doğru bilgiler onlarda oysa. Ey bezirgânlar, nasıl bir düzen kurdunuz yahu: Madencilik gibi özel bilgi isteyen konuda madenciler susturuluyor, olan biteni siyasetçiler anlatıyor kamuoyuna. Bu nasıl bir saçmalık Allah aşkına, bu ne büyük dalalet… Bilgiye en kolay ulaşılan bir çağdayız sözde. Burnumuzun dibinde 41 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir facia yaşanıyor, en sıradan bilgilere bile ulaşamıyoruz. Her şeyden vaz geçtim nedeni konusunda bile net bilgi yok hâlâ. Kimilerinin iddia ettiği gibi ani gaz boşalması mı oldu? Cevap yok kimseden. Degaj mı var? Herkes başka bir şey söylüyor. Patlama anından önce gaz oranı hangi seviyedeydi? Tıpkı pat[1]lamanın hangi noktada olduğu gibi bu konuda da en küçük bilgi verilmiyor kamuoyuna… Koca vardiyada ocağa giren sayısı 82 kişi olarak açıklandı. Bu kadar sayı ile üretim, hazırlık, nakliyat gibi önemli görevler aksamadan nasıl yürütülüyor, bu, sonraki süreçlerde gündeme gelecek elbette. Ama kaç tanesi iş güvenliği personeliydi sorusu yakıcı bir şekilde duruyor önümüzde. Patlamanın arkasın[1]dan toz patlaması meydana geldiği yöndeki yarım ağız dile getirilen iddialar da çok önemli mesela. Üzerine mutlaka gidilmesi gereken bu konuda da bir doğrulanabilir bir bilgi yok ne yazık ki… GMİS, Kendini Hükümetin Memuru Saydığı İçin, Yukarılardan Gelen “Sus” Talimatına Uyuyor Delireceğim, Mafyanın “Omerta Kanunu” geçerli de suç birliği içindeki herkes derin bir sessizlik içinde sanki. Doğru bilgilere erişebileceğimiz adreslerin başında olan TMMOB Maden Mühendisleri Odası verilere ulaşamamaktan şikâyet ediyor. Kamuoyuna en doğru bilgileri en hızlı şekilde sunması geren GMİS, kendini hükümetin memuru saydığı için, yukarılardan gelen “sus” talimatına uyuyor. Doğruyu söylemeye cesaret edemeyen yöneticilerinin yorum yapacak bilgisi var mı o da tartışmalı ayrıca… Herkese sesleniyorum, ne olur konuşun. Bu alçak düzene hep birlikte sesinizi yükseltip “Hayır” deyin. Oyunu görün lütfen: Evlatlarımız gencecik yaşta ölümü solurken kirli bir iktidar yarışı içinde diğerleri de. Birisi ülkede, diğerleri sendikada, öbürleri sivil toplum örgütlerinde paylaşım kavgası verirken, canımız gidiyor bizim de. Bu oyunu bozun artık ne olur? Yazın bir kenara, sizler sustukça, Amasra, daha çok, cennetin değil de ölümün fotoğrafı olarak yansıyacak ekranlara…
Unutanın da yüreği kurusun…..
Bazı kavramlar aynı zamanda bir duruşu, fikri, düşünceyi ifade eder. Yaşanan acı olayda olduğu gibi.
Biz Susma olarak bu tür önlenebilir olayları başka yerlere havale etmeden, Kul işi olduğuna yani ‘Cinayet’, ‘Katliam’ olarak ifade ediyoruz.
Memur-Sen’e bağlı Enerji Bir- Sen Zonguldak Şube Başkanı Sedat Güngör Susma gibi konuya yaklaşan basın gruplarına yönelik olarak yaptığı açıklamada; “6331 sayılı iş sağlığı ve iş güvenliği kanunu çerçevesinde alınan bütün önlemlere rağmen maalesef meydana gelmiştir. Bu iş kazası bazı basın ve yayın kuruluşlar tarafından iş faciası, İş cinayeti olarak adlandırılması ayrıca büyük bir talihsizlik ve de ard niyetliliktir”dedi.
Müdür makamında olandan Sendika Başkanı olunca fazla bir şey demeye gerek yok.’Burada ihmalimiz var’ diyecek hali yok herhalde.
İşte bu yanıt Susma’nın ve Sayın Güngör’ün nerede durduğunu net ortaya koyuyor.
Güngör’e CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun cevap verdi.
Teşekkür ederim Ebru Uzun’a tıpkı onun dediği gibi; “Unutanın da yüreği kurusun……”
Sağlıcakla kalın.