Madem bu hayatta yaşıyoruz (acısıyla, kahkahasıyla ve daha bir sürü hatırasıyla). Sorguladınız mı hiç sevgili okurum yaşama amacınızı?

Ev almanın, arabaya sahip olmanın dışında bir amaçtan bahsediyorum. İster genç ol ister yaşlı bu dünyaya geliş amacını kaç kere düşündün? Ya da gerçekten düşündün mü? Yoksa sana dayatılanları mı yaptın hayatının amacını? (Gerçi hangimiz yapmadık ki!)

Ben düşündüm. Az önce, geçtiğim bir hafta boyunca ve onun öncesinde uykusuz geçirdiğim yaklaşık bir ay boyunca. Buldum. Adım attım, artık başaracağıma inancım tam. Başardığımda da okuyan herkese haber vereceğim. Bu yazılara ilk başladığım günü hatırlıyorum. Dün gibi. Korkak ama heyecanlı. Bu köşede geçirdiğim aylar bana çok şey öğretti. Tahmin edildiğinden daha ciddi ama bir o kadar da eğlenceli olduğunu anladım yazmanın. İlmek ilmek kendime bir şeyler katabildiğimi fark ettim her geçen hafta.

İnsanın içinde verdiği savaşlarda mağlup tarafın da, kazanan tarafın da kendisi olduğunu farkettim mesela. Paylaşılan her şeyin gerçekten çoğaldığını(veya azaldığını), insanlara dokunabilmenin verdiği zevki farkettim. İnsanın her yaşta yeni şeyler öğrenebileceğini farkettim (bakınız Tolstoy’un bisiklet kuramı).

Konu dağıldı mı bilmiyorum ama… Asıl amacımın öğrenmek olduğunu farkettim az önce. Öğrendikçe güçlendiğimi, filizlendiğimi farkettim. Filizlendikçe büyüyeceğim, ben ve benim gibi olan insanlarla güzel şeyler başaracağız buna da eminim artık (anlayana!). Şimdi sizlere soruyorum: Kaç yaşında olursanız olun, nedir hayattaki amacınız? Düşünün. Ama lütfen sadece kendinizi düşünerek karar verin cevaba.

Ne dersiniz çıkabilir miyiz bu hayat sınavından alnımızın akıyla?

İçinizdeki savaşı kazanmanız dileğiyle. (Siz içinizdeki savaşı halledin diğer taraf bizde. Bu sefer kazanan taraftayız. Hep beraber!)

Alın bu da bizim ortak amacımız olsun…

Sevgiyle…

Reklam