Gazetemiz Yazı işleri Müdürü Bahaddin Arı, Bölgenin gelişen, modern kentler ve yaşam alanları konusunda önemli mesafe kat eden Zonguldak’ın dününün yani, ilk yerleşim yerinin(Gaca-Elvan)’nın da bir anlamda bağlı olduğu tarih yazımcılarına göre “Çarşamba” şimdiki adıyla Çaycuma’nın Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’ya Filyos Vadisi, ulaşım hatları ve geleceğin Zonguldak’ını sordu

Bahaddin Arı: Sayın başkan Sizler Çaycuma Belediyesi olarak, iki dönemdir bu görevi yapıyorsunuz ve Çaycuma Çağdaş Kentleşme açısından, modern ve temiz kentler sıralamasında en üst sıralarda yer almaya başladı.
Bu gelişmeler ışığında gerek ekonomik ilişkiler gerekse insan kaynağının Merkez İlçeyle ilişkisini daha modern-hızlı-temiz enerji ve kamu (Toplu taşıma) olarak sizin düşünceniz, öneriniz olduğunu biliyoruz. Kara-Deniz-Hava Yollarının merkezinde olan Çaycuma-Zonguldak’ı daha yakınlaştıracak Metro hattı konusunda düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız.
Böyle bir hat Zonguldak’a, Çaycuma’ya ne kazandıracak, toplum bundan hangi avantaj olarak faydalanacak ve bölgenin, gelişmesi-kalkınmasına ve yaşam kalitesine nasıl katkı sağlayacağı konusunda görüşlerinizi almak isteriz.
İşte Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın değerlendirmesi
Kantarcı; “Kentlerin en öncelikli planlaması ulaşım planlamasıdır
Bir kenti canlı bir varlığa benzetirsek, ulaşım, damar sistemine, altyapı da sinir sistemine benzetilebilir.
Örneğin insan vücudundaki kan dolaşım sisteminde ana atardamarlar, ana toplar damarlar, giderek dallanarak uç noktalarda kılcal hale dönüşür. Sağlıklı bir vücutta her noktaya kan ulaşır ve geri döner, hiçbir yerde yığılma ve tıkanma olmaz.
Kentin ulaşım yapısı, vücut örneğine ne kadar uygun kurgulanırsa, orada yaşam kolaylaşır.
Çok fazla dağıtmadan bu yapının bazı bölümlerini irdeleyelim:
En büyük insan trafiğinin olduğu hatların başında havaalanı ulaşımı gelir. Kent merkezi-havaalanı ilişkisini aort damarına benzetmek yanlış olmaz.
O halde, Dünya ölçeğinde örnek sayılabilecek kentlere baktığımızda Havaalanlarına mutlaka metro hattı yapılmış olduğunu görürüz. İstanbul’da da son zamanlarda Sabiha Gökçen’e olan bağlantı tamamlandı, yeni havaalanına metro bağlanma çalışmaları sürüyor.
Diğer taraftan, Zonguldak ilimize baktığımızda, metropolitan yapının Kozlu-kilimli-Çatalağzı ölçeğinin çok çok dışına çıktığı, hele Filyos Limanı ve diğer büyük projelerin hedeflendiği, havaalanının da yer aldığı vadi ile bağlantının kolaylaştırılmasının daha fazla gecikmeden yapılması zorunludur. Daha ileri giderek, merkez ilçeden bile büyük olan Ereğli’nin, hatta dünkü ilçemiz Bartın’ın bu projeye katılması kaçınılmazdır.
Sizin de belirttiğiniz gibi, Zonguldak merkezi Filyos vadisine duble yolla bağlamak için düğmeye basılmıştır.
Bildiğim kadarıyla 34 km uzunluğundaki bağlantının 28 km’si tünel, 3 km’si köprü viyadük, 3 km’si ise normal yoldur. Metro hattının bir vagonun geçebileceği tünelle yapılacağını varsayarsak, duble yolun iki gidiş iki geliş olacağı düşünüldüğünde 28×4=112 km uzunluğundaki metro tüneline karşılık gelmektedir.
Oysa, önerdiğimiz, Havaalanı-Kışla köyü-Çayır köyü güzergahında metro tüneli uzunluğu 10 km civarında olacaktır. Kabaca inşaat maliyeti, duble sahil yolunun (Ne denizi ne güneşi görmeyen) onda birine karşılık gelmektedir.
Yapım süresi ve maliyeti son derece düşük kalmaktadır. İnsan taşıma kapasitesi ise çok yüksektir. Zonguldak’ın geleceği olarak görülen projelere ve özellikle havaalanına ulaşım için kaçınılmazdır.
İnşaatı başlayan projeye karşı mısınız? Diye sorarsanız, elbette değilim. Ancak öncelik sıralaması kesinlikle yanlıştır. Diğer taraftan ülkenin ekonomik krizle boğuştuğu dönemde ciddi kaynak israfıdır. Hepsinden de önemlisi metronun sahip olacağı işlevden çok uzaktır. Üstelik metro gündemde bile değildir.
Son olarak içinde bulunduğumuz kısıdöngüye değineceğim.
Yukarıda bahsettiğim bir vücut benzetmesinde, Zonguldak merkezinde konuşulan anlayışla, gerçek arasında bir bağ bile yoktur. Zonguldak merkez, yıllardan beri kendisinin haricindeki hiçbir yeri bir vücudun organı olarak görmeye yanaşmamaktadır. Bölgeyi bir bütün, kendisini de bütünün bir parçası olarak görmek yerine, Gazipaşa’nın, Fevkani köprüsünün girdabında oyalanmaktadır.
Merkez dışında yaşayanların kaderciliği ayrı bir merak konusudur.
Böyle bir vücudun sağlıklı bir ömür sürmesi ne kadar olur? Yanıtını Okuyanlara bırakalım.