
Yahu bazen diyorum ki bu hafta ne yazsam? Canım ülkem, nasıl da dolduruyor köşe yazılarımızı (!). Ekranlarımızı, gazete manşetlerimizi.
Yani bir de afedersiniz ama ne kadar çok cahil ve saf kötü insanlarla aynı havayı soluyoruz. Bizlere yazık, bu kadar cahile maruz kaldığımız için. Bakınız kediden, köpekten, uçan kuştan, böcekten korkanı anlarım. Saygı da duyarım. Ama sevmeyen… Sevmeyenin halinden ne anlarım, ne de saygı duyarım. Onlara zarar verenlere de acımam. Daha ağır acıları yaşamalarını dilerim. Çok düşündüm Konya’daki yavrucaklardan bir tanesini sahiplenmeyi. Sonea ev arkadaşımla 1 ayı nasıl geçirdiğimize baktım (ya da nasıl geçinemediğimize demem gerekirdi sanırım çünkü malum Türkiye şartları!) ve bakımını üstlenemeyeceğimi farkettim. Yahu biz sahiplenelim, elimizden gelse 3 tane 5 tane alalım evimize. Ama çözüm bu mudur ki?
Çözüm barınaklarda güvenle yaşayamayan, sokakta sevgi görmeyen, öldürülen bu canları canilerin elinden bu şekilde kurtarmak mıdır?
Yoksa çözüm eğitim midir? İnsanların içine bir nebze olsun sevgi tohumu ekebilmek midir?
Çözüm, bu kadın düşmanlarına, hayvan düşmanlarına işledikleri suçlar için gerekli cezalar vermek midir? Yoksa iyi halden indirim yapıp ellerini kollarını sallaya sallaya gezmelerine, daha fazla can yakmalarına müsaade etmek midir?
Çözüm sizin de tahmin ettiğiniz üzere gayet açıktır sevgili okur. Çok sevdiğim bir sloganla veda etmek isterim bu hafta sizlere:
“Susmuyoruz!”
“Korkmuyoruz!”
“İtaat etmiyoruz!”
Bu arada bir bomba vardı en son? Sahi ne oldu o bomba? Onu da unuttuk değil mi? Türkiye’ye hoşgeldiniz sevgili okur. (!)
İşte sizin için bir şarkı: Barış Diri – Derinden
Sevgiyle kalın.
Gerçek ve saf sevgiyle.
Çok sevgiyle…