11 İlimizde yaşanan acı olayda, ülke gündemine giren maden işçilerinin kurtarma çalışmalarının tarihsel, mesleki ve insani bu davranışının tarifini Maden Mühendisi Mehmet Çebi’nin kaleminden okuyalım.
“Ülkemizde yaşamın sigortası olan madenciler deprem bölgesinde kurtarma çalışmalarında nasıl başarılı oluyorlar. Merak edilen bu sorunun ince ayrıntılarını sizlerle paylaşmak istedim. Son 10 gündür ülkemizi acıya boğan deprem görüntüleri içimizi sızlatmaya devam ederken madencilerin deprem bölgesine gönderilmesiyle kazazedeler bir nebzede oldun yaşama tutunmuş oldular. Peki madencilerin kurtarma çalışmalarında bu kadar başarılı olmasının altında yatan gerçek nedir?
Maden işçileri yaşamlarının 20 yılını yeraltında çalışarak geçirmektedir. Yeraltı çalışmaları belli bir organizasyon ve planlama içinde gerçeklemekte olup, madencilik üretim geleneği yüz yıla yakın sürdürülen mühendislik disiplinleriyle birlikte işçilik geleneklerinin de gelişmesiyle çok tehlikeli iş kollarından biridir. Mühendisinden şefine, çavuşundan ustasına, ustasından işçisine kadar belli disiplinler ve silsileler içinde çalışılır. Yeraltı madencilik çalışmaları öyle elini kolunu sallayarak yapılan bir iş olmayıp, madenciliğin belli kuralları bulunmaktadır.
Ben sizlere kısaca Zonguldak’ta yapılan maden işçiliğinden bahsedeceğim.
Maden ocağında çalışmak için işçinin sağlık durumunun çok iyi olması gerekmektedir. Çünkü sert ve tehlikeli ocak şartları bunu gerektirmektedir. Sağlık sınavından geçen işçiler kısa bir eğitimden sonra yeraltına sevk edilerek yavaş yavaş üretim ocaklarına yönlendirilmektedir. İlk işe başlayan işçi Pano Ayak Üretim işçisi olarak işe başlar. Önce ocağa direk, kama ve malzeme taşımasını öğrenir.
Pano Ayak Üretim Ustası (KAZMACI) olmak öyle kolay bir iş değildir. Çünkü kazmacı ustası olmak, insan kafasının her an bir giyotinin altında olması gibidir. Gerek ayak arkasını keserken, gerekse arında sarma kaldırırken yerin yüzlerce metre altında çok büyük tehlike ve baskılara karşı çok uyanık ve atak olunması gerekmektedir. En ufak bir hatada göçük altında kalmak, tonlarca taş ve toprağın altında can verme tehlikesi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra havalandırma ve gazla mücadele problemleri, taş ve kömür tozunun sebep olduğu meslek hastalıkları, üretilen kömürün ya da taşın yeraltından yeryüzüne nakli her biri ayrı bir disiplin gerektirmektedir.
Madencilerin en büyük özelliği yeraltında yüzlerce ton basınç altında basit aletlerle tahkimat yapma becerileridir. Bu beceri hem yetenek isteyen hem de zamana bağlı deneyim ve beceri isteyen bir iştir. Madenciler işe koyulduğunda organize bir ekip halinde çalışırlar. O nedenle her ekip yanında güvenilir insanlarla çalışmak ister. Çünkü her hangi bir nedenle göçük altında kaldığında onu o göçükten ölümüne çıkaracak arkadaşlarının yanında olduğunu bilirler ve ocakta bir şey olduğunda ölümüne çalışarak birbirlerini kurtarmaya çalışırlar. Madenciler en küçük bir kömür parçasının yeraltında göçükte kalmasını istemezler. Çünkü o milli bir servettir ve göçük altınla veya ayak arkasında kalması, milli servetin ziyan olması demektir. Gerek ayak arkasında tavanda kalan kömürü almak için gerekse arından kömür kazıp sarma atmak için tüm hünerlerini ortaya koyarlar. Ayakta sarma atmak, arına kama sürmek, tavan taşını kontrol etmek, ayağı bir ileri haveye taşımak, ayak arkasını ustaca baltayla keserek oturtmak her biri riskli bir iş olup maden işçileri ölümüne yapılan bu dansı her gün bire bir yaşamaktadır.
O nedenle deprem bölgesinde çalışan madencilerin enkazın altına girip galeri açmaları, binaların altında domuzdamı yaparak tahkimatı güçlendirmeleri, artçı sarsıntılar devam ederken canlıya ulaşmak için ölümüne mücadele etmeleri hayatlarının rutin bir parçası gibidir. Çünkü bu mücadeleyi yeraltı şartlarında her gün yaşamaktadır. Madencinin becerisi, balta ve kazmasını ustaca kullanmak, yeraltında çivi dahi çakmadan onlarca ton yükün altında doğanın dengesini her gün bozarak doğayla birlikte yaşamasını öğrenmesinden geçmektedir. Madenciler ölümle dansı çok iyi bilmektedir. Onların bu cesaret, sanat ve özgüvenlerine tüm Türkiye’nin ihtiyacı bulunduğu gerçeği bugün tekrar zihinlere kazınmıştır. Madenci kardeşlerimiz iyi ki varsınız. Hepinize çok teşekkürler.
Mehmet ÇEBİ-Maden Mühendisi-Zonguldak

