Ülkemiz hepimizi derinden sarsan, yüreğimizde büyük acılar yaşatan çok büyük bir deprem felaketi yaşadı.

Felaket diyorum çünkü afet bir doğa olayıdır ama bu afeti doğru ve zamanında yönetemeyen iktidar bu doğal afeti bir yıkıma, felakete dönüştürdü.

AFAD ve Kızılay’ın böyle bir afet durumuna niye hazır olmadığını, liyakatsiz insanların yönetiminde ülkemize ve yurttaşlarımıza ne büyük zararlar verdiğinden söz etmeyeceğim.

Daha önce sıkça yazdığım için artık kanıksadığımız bu beceriksizliklerden, yönetememe halinden konuşmasak da on binlerce yurttaşımızın yaşamını yitirdiği bu felaketin sonuçları üzerine daha çok konuşacağız.

Yapılan her yanlışın, verilen her zararın mutlaka bir sorumlusu vardır ve suçlular mutlaka yargı önünde bunun hesabını vermek zorundadır.

Ancak üç-beş müteahhitin üzerine yıkarak sorumluluktan kurtulmak isteyenlere de söyleyecek sözümüz olacak elbet.

Son günlerde futbol müsabakalarında toplu olarak gerçekleşen protestolardan rahatsız olan saray çevresi yine o bildik nefret söylemlerine başladılar.

“alçak, namussuz, adi…. “diyerek başlayan hakaret ve küfürlerden yalnızca muhalefet liderleri değil, toplumun tüm kesimleri nasibini aldı.

Fakat son günlerde giderek artan sivil itaatsizlik eylemleri bir yana; taraftarı olduğu takım uğruna her şeyi göze alabilen futbol seyircisi, siyasi parti taraftarı gibi değildir.

Onlar, nasıl takımları birkaç maç kaybettiğinde “yönetim istifa “diye bağırıyorsa şimdi de ülkeyi iyi yönetemediğine inandığı iktidar için “hükümet istifa” diye bağırarak tepkilerini dile getiriyorlar.

Onlar ki, ne kulüp başkanları değiştirdiler.

Ülkenin en güçlü patronları bile onlara rağmen yönetimde kalamadılar.

Onlar ki, siyaset yapmazlar.

Haksızlığa, başarısızlığa tahammülleri yoktur.

Birde kibirli yöneticileri sevmezler.

Üstten bakan, kendilerini küçümseyen, parmak sallayan, seyirciyi yok sayanlaradır onların isyanı.

Sosyal yardım vererek susturduğun yoksul insanlar ya da demokratik olmayan yollardan baskılayarak korkuttuğun kişilere benzemez onlar.

Oyun sahadakilerle oynanır beyler,

Seyirciyle oyun oynamaya gelmez.

Daha ilk andan itibaren iktidar yandaşları ve troller başladılar yazmaya.

“Böyle zamanlarda siyaset yapılır mı?”

“Şimdi birlik olma zamanı”

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a statta yapılan örgütlü protestoya sesini çıkarmayanlar şimdi başka statlarda halkın en demokratik tepkisi karşısında herkesi hainlikle suçlamaya başladılar.

O statlarda bir muhalefet partisinin mitingi ya da kongresi yapılmıyordu.

Her siyasal görüşten, kendi takımını izlemeye gelmiş futbol seyircileri vardı.

Sizi eleştiren kim varsa suçlamak yerine, onların tepki ve öfkelerinin ardında yatan nedenleri sorgulamayı deneyin.

Ve hatta dönüp biraz olsun kendinizi sorgulayın.

Düşünün ki, yanlış teşhislerle hastanızın hayatına mal olan bir doktor ya da hastane size yeniden sağlık sigortası yapmak istiyor.

Cevabınız ne olur?

Bu felaket herkese dokundu.

Yakın çevremizden birilerini yitirmesek de hepimizin bir arkadaşı, komşusu, dostu, yakını bu felaketten etkilendi.

Onların acıları tüm yurttaşların acısı oldu.

Bırakın da insanlar acılarını bari yaşasınlar.

Acısı olanlarla insan gibi dayanışmalarını göstersinler.

Toplumu korkutarak, aç-açık bırakarak, yoksulluğa, işsizliğe mahkum ederek ne kadar daha yöneteceğinizi sanıyorsunuz?

Yetmedi mi çektirdiğiniz bunca acı?

Toplumu kutuplaştırarak, ötekileştirerek, yalnızlaştırarak ve de en önemlisi zulmederek daha nereye kadar gidecek bu adaletsiz düzeniniz…

Bu kadar hukuksuzluğa, yolsuzluğa, baskı ve zulme daha ne kadar dayansın bu halk?

Koyun bir an önce sandığı ortaya

Yalana, dolana sığınmadan, demokrasinin sınırlarını zorlamadan yapın seçimleri

Nefes alsın toplum, yeniden inşa edelim yıkılan kentlerimizi

Çocuklarımız aç girmesin yatağa.

Bir de seyircilerle oyun oynamayın!..

Reklam