Türkiye halklarında ‘Anadolu’ kavramı yüksek değerdedir. Farklı alanlarda da olsa ‘Anadolu’ demek Türkiye demek olduğunu herkes bilir.

Örneğin; Futbolda bile 3 Büyükler den sonra Trabzonspor sevinci böyle bir şey mesela.

Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Kurtuluş Savaşı’nı Anadolu’dan  başlatması tesadüf değildir .

Anadolu toprakları bir anlamda da bizi, kendimizi tarif eder. Diğeri ya benzemedir, ya iltihaktır, ya işgaldir.

Büyük Şair Ahmet Arif’in tarifi gibi

“Beşikler vermişim Nuh’a

   Salıncaklar, hamaklar,

   Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,

   Anadoluyum ben,

   Tanıyor musun ?” demiş.

Bizim meslekte de ‘Anadolu Basını” kavramı kullanılır. Anadolu basını merkez medyanın aynı zamanda fideliği durumundadır.

Ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülecek olan Basın, sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin değişiklikleri içeren düzenleme nedeniyle Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Zonguldak Şubesi’nde “Sansüre Hayır” “Gazetecilik Suç Değildir” paneli düzenlendi.

Zonguldak’ta yerel basının gücü oldukça yüksektir.Tarihsel kökleri vardır.

Zonguldak Basını Anadolu Basınının önemli bir parçası, önemli bir noktasıdır.Örneğin; 99 yıldır yayın yapan 6 Eylül 1924’de İbrahim Cemal Aliş’in kurduğu ve oğlu Esen Aliş’in bu günlere getirdiği Bartın Gazetesi kıymete değerdir.

Kabaca bugün itibariyle söylersek sahada koşturan gazeteci merkez ilçede günlük 20-25 civarındadır. Ereğli-Alaplı keza aynı, Kozlu, Çaycuma, Devrek-Gökçebey neredeyse 100’e yakın aktif gazeteci-basın emekçisi sabahtan akşama-gece yarılarına kadar haber peşinde koşturmakta.Bu rakama genel yayın yönetmenleri,yazı işleri ve teknik personeli de kattığımızda sayıyı daha da güncelleşiyor.Tüm bu genç kuşak gazetecilerin bir üst kuşağı, meslektaşlar yani bir anlamada usta gazeteciler, köşe yazarları, kurumsal noktalarda emek veren basın emekçilerini de kattığımızda Zonguldak Anadolu Basınında nerededir çok rahat görebiliriz.

Yani bazen seçilmişlerin ya da atanmışların basını yok sayarak kullandığı dillere bakmayın. Yüzlerce basın emekçisi kar-yağmur-çamur demeden, günün ışımasıyla gecenin karanlığına kadar koşturmasını görmek istemediklerindendir.

Bir anlamda da Anadolu basını emekçidir, sömürülendir, hak kaybına uğrayandır, emeğinin karşılığını alamayandır.Siyasetçi-bürokrat işte bu nedenle görmezden gelmek ister.

Şimdi gelelim kendi meslek üst kuruluşlarımıza.

Gazeteci Ali Ayaroğlu’nun organize ettiği “Sansüre Hayır” “Gazetecilik Suç Değildir” paneli gerçekleşti.Şahsen ben katılmadım, katılmak istemedim.Bunu da kimi dostlarımla paylaştım.

Panelistler; Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Kemal Aktaş

Bu üç kıymetli isim panelde kaç gazeteciye yada konuğa “Sansüre Hayır” “Gazetecilik Suç Değildir” i aktardı derseniz yukarıda saydığım sayının onda biri bile değil.Anadolu basınında Zonguldak’ın yerini anlamamak olsa olsa “Basında sansüre” devam edenlerin ekmeğine yağ sürmek demektir.

Kimi dostlarımızın kendi konforlarını, yada arkadaşlık ve geleneksel siyaset anlayışlarını sürdürme adına yürütülen bu ilişki ağının kaybedeni, inanın sahada ve yaşamın her alanında emek veren meslektaşlarımız oluyor. Buda sansürden daha ağırdır.

Bu korumacılık ve arkadaşlık ilişkilerinden kurtulmadıkça, gerçeği görmek ve gerçeğin peşinden gitmediğinizi anlamak ancak iş işten geçtikten sonra oluyor, bu durumda Türkiye’nin daha baskıcı-daha otoriter bir yapıya dönüşmesi tersinden hizmet etmek oluyoruz.Bu yapıların çalışmaları, gerçeği değil de insani ilişki üzerinden yürüdüğü sürece ancak kendi geniş odalarının küçük pencerelerinden bir süre daha bakmaya çalışırlar o kadar. Kurtuluşun reçetesi yaşamın kendi içinde.

Turhan Demirtaş uyardı

Zonguldak yıkımlarla anılan ve bu yıkımlar aynı zamanda fiziki değil kültürel, tarihsel yıkımlarla anılan bir süreci yaşıyor.Mimarlar Odası İl Temsilcisi deneyimli teknik insan Fevkani Köprüsü ile ilgili önemli uyarılarda bulundu.TMMOB bileşeni açısından sorumlu davranış olarak yaptığı açıklamada Yıkıma destek verenleri kente ihanet ettiklerine dikkat çekti.

Demirtaş, “Ülkemizdebaşka hiçbir örneği olmayan, devrinin çelik yapı harikasıbeş kollu Fevkani Köprünün yok edilmek istenmesini, kente, kentin tarihine, kentinkimliğine ihanet olarak değerlendiriyoruz.Kimliği, tarihi, kültürü yok edilenkentlerin,bırakıngelişmesini, ayakta kalmışlığınınörneği yok”

TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Görevine seçilen değerli dostum Birhan Şahin’in de Tuhan Demirtaş’ın çağrısına kayıtsız kalmayacağına inanıyorum

Sağlıcakla kalın.

Reklam