
Doğdu. Yürüdü. Büyüdü. Hayal kurdu. Sevdi. Yaşadı.
Hatta yaşayamadı. Çünkü öldü. “Öldürüldü.”
Mahsa Amani, 22 yaşında dünya güzeli bir genç kız. İran’da yaşıyor. Başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle Ahlak Polisi tarafından dövülüyor, yoğun bakıma kaldırılıyor ve yaşamını kaybediyor. Evet “Ahlak Polisi.” Ahlak.
Hayatla ölüm arası çok ince bir çizgi. Doğrudur. Ama bu şekilde değil, böyle olmamalı. Ölmek tam olarak böyle bir şey olamaz. Bunu kabul edemem, edemeyiz. Yaşayacak ne güzel günleri vardı daha kimbilir. Belki doktor olup hayat kurtaracaktı, belki çok üzülecek, çok sevinecek ama “yaşayacaktı.” Daha önce yazdığım yazılardan birinde coğrafya kaderdir demiştim. Nasıl haklıymışım. Ortadoğu gerçekten cehennemmiş. 40 yıldan fazladır şahlarla, şeriatla yönetilen İran için belki de bir dönüm noktası, kırılma noktası olmuştur bu yaşanan olay. Bilemem. Ama bu kırılmanın bu şekilde olmaması gerektiğinin hepimiz gayet farkındayız. Mahsa Amani ismini muhtemelen uzun süre kimse unutmayacak ama bakınız olayı yaşatan polislerin adını hiçbirimiz bilmiyoruz bile.
Birleşe birleşe kazanacağız demiştim. İran’da kadınlar başörtülerini çıkarıp protesto yapmaya başladılar bile. Öyle gözüküyor ki devam da edecekler. Evet, biz varız ve buradayız.
“İnsanları zorla kendi cennetinize götüremezsiniz.” Doğru. Kimse kimsenin ahlakından da sorumlu değil. Olmayacak da. Günü gelecek, bahçelerimize bahar gelecek. Biz o gün; dünyanın bütün kadınları o baharın gelişini hep bir ağızdan kutlayacağız. Yapacağız, başaracağız.
İşte sizin için bir şarkı ; Fazıl Say & Serenad Bağcan – Akılla Bir Konuşmam Oldu
(“Ne dersin bu adamlara?” dedim.
“Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar” dedi)
Sevgiyle…