
Pekin’e Karşı Sürdürülen Propaganda Savaşına Karşı Çıkılmalı.
“Fiyat artışları, düşen yaşam standartları, sendika karşıtı, antidemokratik ve çevre karşıtı gündemde birleşmiş olmasına rağmen kargaşa içinde bir hükümet – ama en azından Çin’de yaşamıyoruz.” Bu hafta başlayan ÇKP 20. Kongresi öncesinde Pekin’e karşı yoğunlaşan propaganda söyleminin mesajı bu oldu.
Financial Times‘ta Martin Wolf’u ya da Gideon Rachman’ı okuyunca, (Rachman’ın da belirttiği üzere) “son 20 yılda binlerce km yeni otoyol ve yüksek hızlı demiryolu” yapmış olsalar bile ve “Batılı yöneticilerin Çin’in uzun vadeli planlama kabiliyetini kıskanan iç çekişlerine” rağmen, Çin’in ekonomi politikalarının nasıl bir “felaket olduğunu” işitiyorsunuz.
Oysa Çin’in rekoru, on yılı aşkın bir süredir ücretleri düşen İngiliz işçileri kıskandırabilir; Çin’de ortalama ücretler 2010’dan bu yana yılda yüzde 10’un üzerinde arttığı gibi, median ücretler ise 2010’da 37.147 yuan’dan yüzde 162’lik atışla 2020’de 97.379 yuana çıktı. (1 Yuan = 2.58 TL – Çevirenin Notu)
Tabii ki daha yoksul bir düzeyden artış, ama, Çin’in GSYİH’sı 2010 ve 2020 yılları arasında yüzde 120 oranında büyüdü. Yani Çin’de ücretler GSYİH’dan daha fazla artarken, İngiltere’de ücretler ekonomi büyürken bile yerinde seyretti.
Batı medyası Çin’in “sıfır Covid” politikasıyla alay ediyor, ancak, Çin, koronavirüs krizi boyunca hem Batı ülkelerini ekonomik olarak geride bırakmaya devam etti, hem de Batı’nın son derece yüksek ölüm rakamlarının uzağında durdu. Çin halkının Covid’den ölme olasılığı İngilizlerden 270 kat daha az! Buna göre, Çin’in yaklaşımı herhangi bir rasyonel ölçüye göre, bizimkinden daha başarılı sayılmalıdır. Çin, toplu hızlı ulaşım sistemlerini geliştirir ve yeşil teknolojide dünyaya öncülük ederken, İngiltere hükümeti ulaşım ağını iyice kötüleştiriyor ve de fosil yakıt kârlarını sübvanse ediyor.
ABD’nin Çin’e karşı sürdürdüğü ekonomik savaş, bir yandan küresel tedarik ağlarını sekteye uğratıyor, bir yandan da bilimsel işbirliğini ve istihdamı engelliyor. İngiltere 5G gibi büyük altyapı projelerini ciddi şekilde geciktirdi. (Şu andaki başbakan – ÇN) Liz Truss’un Çin’i resmen tehdit olarak ilan etme planı, bu eğilimleri daha da kötüleştirecek.
Çin karşıtı söyleme meydan okumak birkaç nedenden dolayı önemlidir.
Bir kez bu söylem, (dünya ülkelerine – ÇN) giderek artan oranda kalkınma kredileri ve yardım sunan, üstelik bunu neo-liberal reformlar yapma koşuluna bağlamadan yapan Çin’in, Dünya Bankası (DB) veya Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi Batılı kurumlara karşı bir alternatif oluşturuyor olmasına duyulan düşmanlıktan kaynaklanıyor.
Hiçbir solcu, Washington ve müttefikleri tarafından tesis edilip denetlenen, muazzam ölçülerde sömürücü olan ve küresel Güney’in gelişmesine yardım etmek şöyle dursun, onu geri bırakan uluslararası ticaret ve yatırım kuralları çerçevesini onaylamamalıdır.
Bu sistemin korunması hedefi, Çin’e karşı düşmanlığın nedenidir. Batılı hükümetler, insan hakları ihlalleri veya otoriterlik konusundaki iddia ve sözde endişelerinde samimi değiller; Narendra Modi’nin Hindistan’ı veya Muhammed bin Selman’ın Suudi Arabistan’ı veya Jair Bolsonaro’nun Brezilya’sı ile rahat ilişkiler kurmada bir beis görmüyorlar.
Yeni soğuk savaş da, İngiltere’nin insanları için kötü haberdir. Çünkü kamu hizmetlerinin kendisi saldırı altındayken silah harcamalarının artışını ve yıkıcı bir savaş riski içeren militarist şov yapılmasını haklı çıkarmaktadır. Bu, Britanya’da büyük ölçüde gözden düşmüş olan Westminster sistemine savunma olanağı sağlarken, giderek otoriterleşen yasalara karşı yükselen muhalefeti de “ulusal güvenlik” gerekçesiyle baltalamaya yaramaktadır.
İngiltere’de hiç kimse Çin tarzı bir siyasi sistemi savunmuyor: O sistem, o ülkenin özel tarihine ve deneyimine bağlı gelişmiştir. Ancak, Çin’den öğrenilebilecek çok şey var.
Yüksek hızlı demiryolu hatları ile elde ettiği başarı (ki, çevre kirletici iç hat uçuş seferlerini ciddi ölçüde azalttı) benzer projelere yönelik talepleri teşvik etmelidir. Çin’in yenilenebilir teknolojilere yaptığı büyük yatırımlar da öyle. Ve planlamanın Çin ekonomisindeki rolü, İngiltere’nin piyasa öncelikli yaklaşımın yol açtığı kaos ve sefaletle daha geniş çerçevede tezat yaratmaktadır.
Çin karşıtı propagandayı yutmak, Britanya solunu bu gerçeklere karşı körleştirmektedir. Sosyalistlerin, İngiltere’nin egemenlerinin Çin karşıtı iddialarını daha büyük bir şüpheyle karşılamalarının zamanı gelmiştir. Bu iddiaların amacı bizi, ABD ve İngiliz emperyalizminin savunusuna yöneltmek ve kapitalist sisteme karşı içerden meydan okuyuşumuzun altını oymaktır.
(Britanya Komünist Partisi CPB’nin organı Morning Star’ın 16 Ekim 2022 tarihli başyazısını, Feride Hikmet çevirdi.)
***
YAZININ ORİJİNALİ
As China’s 20th party congress opens,
As China’s 20. Party congress opens, the left should resist the propaganda war against Beijing
Editorial, Morning Star, Sunday, Oct. 16, 2022.
RISING prices, falling living standards, a government in turmoil although united around its anti-union, anti-democratic and anti-environment agenda — but at least we don’t live in China.
That’s been the message of an amplifying propaganda discourse against Beijing in the run-up to its 20th Communist Party congress, which opened today.
Read Martin Wolf or Gideon Rachman in the Financial Times, and China’s economic policies are disastrous, even if they have delivered (as Rachman notes) “thousands of miles of new motorways and high-speed rail over the past 20 years” and made “Western executives sigh in envy at China’s ability to plan for the long term.”
British workers, who have endured more than a decade of falling pay, might envy China’s record (average wages have risen at over 10 per cent a year since 2010, leading the median wage to rise from 37,147 yuan in 2010 to 97,379 in 2020, a 162 per cent increase).
Of course, it is from a poorer base. But China’s GDP grew by 120 per cent between 2010 and 2020. So wages have outpaced GDP growth in China, while in Britain wages flatlined even while the economy was growing.
Western media ridicules China’s zero-Covid policy. Yet China has continued to outpace Western countries economically throughout the coronavirus crisis, and avoided the extremely high mortality figures of the West. Chinese people have been 270 times less likely to die from Covid than British people. By any rational measure its approach should be regarded as more successful than ours.
While China is developing mass rapid transit systems and leading the world in green technology, Britain’s government is actively degrading its transport network and subsidising fossil fuel profits.
The US’s economic war on China is disrupting global supply networks, stymying scientific co-operation and costing jobs. In Britain it has seriously delayed major infrastructure projects like 5G. Liz Truss’s plan to declare China an official threat will only worsen these trends.
Challenging the anti-China narrative is important for several reasons.
It’s prompted by hostility to an alternative to Western institutions like the World Bank or International Monetary Fund, with China increasingly offering development loans and assistance not tied to the neoliberal reforms these organisations insist on.
No leftwinger should endorse the framework of international trade and investment regulations established and policed by Washington and its allies, which is hugely exploitative and has held back the global South, not assisted its development.
Yet maintaining this system is the motive for hostility to China. Western governments are clearly not sincere in their professed concern over alleged human rights abuses or authoritarianism: these do not preclude cosy ties with Narendra Modi’s India or Mohammed bin Salman’s Saudi Arabia or Jair Bolsonaro’s Brazil.
The new cold war is also bad news for ordinary people in this country. It justifies increased arms spending when public services are under attack and militaristic showboating that risks catastrophic war.
It provides a line of defence for a Westminster system that is otherwise largely discredited and, on “national security” grounds, undermines opposition to increasingly authoritarian legislation in Britain.
Nobody is advocating a Chinese-style political system in Britain: it has evolved according to that country’s particular history and experience.
But there is much that could be learned from China.
Its success with high-speed rail (which has measurably reduced more polluting domestic flights) should encourage demands for similar projects here. So too should its huge investment in renewable technologies.
And the role of planning in its economy more broadly contrasts with the chaos and immiseration resulting from Britain’s market-first approach.
Swallowing the anti-China propaganda blinds Britain’s left to these realities.
It is time socialists adopted greater scepticism towards our rulers’ claims about China. They are aimed at enrolling us in the defence of US and British imperialism — and undermining our systemic challenge to capitalism at home.