Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) İşçi sınıfının, özellikle maden iş kolunda ki bir anlamda amiral gemisi pozisyonunda. Her ne kadar sayısal gücü her geçen gün azalsa da tarihsel geçmişi, toplumsal değişim ve gelişmedeki rolü ve bölgedeki etkisi hala devam ediyor.

Emek örgütleri, kamuda (Kamu Emekçileri), Yerel Yönetimde Türk-İş’e, DİSK’e, Hak-İş’e bağlı farklı aynı zamanda güçlü sendikaların varlığı GMİS’i bugüne kadar zayıflatan değil tam tersi birlikte hareket eden,güç veren bir noktada konumlandırdı.
İşte bu nedenle GMİS Yöneticilerinin sorumluluğu, topluma karşı görevleri ve bölgenin değişen ve dönüşen durumuna göre üstleneceği rolde önemini daha da arttırıyor.
Bölgede yeni yeni ülke çapında hatta uluslararası sendikalarla iç içe geçmiş yeni örgütlenmelere ve yerleşik ilişkilere gitmeye başladı (Tekstil-Enerji-Petro kimya vb.)
GMİS 4 Şubat’ta kongreye gidiyor. Bu kongre genel anlamıyla aslında en tatsız, tuzsuz, birazda ruhsuz girdiği bir kongre olacağa benziyor.
Kongre öncesi etkili bir muhalefet olmamasına rağmen, yaygın olarak tabanda işçilerin huzursuzlukla, hoşnutsuzlukla memnun olmayan geniş bir kitlenin farklı tepkilerinin biriktiği bir kongre aslında.
Bunların en başında, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil’in kendi ifadesiyle, TTK’daki işçi açıkları nedeniyle 5 işçinin yapması gereken işi 3 işçi yaptığını,bu nedenden dolayı iş sağlığı ve güvenliği zafiyetini ortaya çıktığını dile getirdiği bir dönemde kongreye gidiyor.
Başka, TTK’da 30’uncu dönem, MTA’da 20’nci dönem toplu iş sözleşmelerinin görüşmelerine önümüzdeki günlerde başlayacaklarını ,TTK’da özellikle yerüstünde ve MTA’da çalışan işçilerin düşük ücret ile yeraltında çalışanların sanatları arasındaki ücret sorunlarının hala çözülemediği, Eşit işe eşit ücret taleplerinin gündemde olduğu bir dönemde kongreye gidiyor.
GMİS Merkez Yönetiminin geçmiş karnesi gerek 4 Şubat’taki kongre, gerekse Toplusözleşme dönemi açısından baktığımızda zayıf notla, sınıfta kalmış yeni döneme başlayacak.
Tüm bunlara geçtiğimiz yılın son aylarında yaşadığımız ve 42 Maden işçisinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirmesini de ekleyince bırakın sınıfta kalmayı, GMİS Mevcut yönetimi yeni döneme aday bile olmaması gerekirdi.
Ama Türkiye’de işler böyle gitmiyor. Zonguldak’ta da öyle. Bizde görevini yapamayanların iktidar olduğu, yönetemeyenlerin, halkı, toplumu yoksulluğa, açlığa mahkum edenlerin, kadın katliamlarının, çocuk istismarcılarının, siyasi cinayetlerin yaşandığı, sorumlularının bulunmaması için çaba gösterenlerin iktidar olduğu bir alışkanlığa dönüştü.
Siyasal yelpazede gelişen bu alışkanlığın sendikal alanda, işçi sınıfı mücadelesine sirayet etmemesini beklemek en kaba tabirle aptallık olur.
GMİS 4 Şubat’ta kongre için ve Toplusözleşme görüşmelerinin başlaması için TBMM’nde grubu bulunan bölge milletvekillerini ziyaret ederek, destek istedi ve kongreye davet etti.
Yani üretimden gelen gücünü değil de işte kendinin de benzediği çürümüş sistemin temsilcilerini ziyaret ederek çözüm arıyor.
Aylardır Maden İşçisini resmi tefeci konumuna gelen bankaların işçi ücretleri üzerinden sömürdüğü Promosyon sorununda bile kararlı ve tutarlı bir politika izleyemeyen GMİS Yönetimi, işçilere güvensizlik tohumu ekmenin dışında bir şey yapmadığı bir kez daha somutlandı.
İşçiler GMİS Genel merkezine güveni kalmadı. GMİS Yönetimi-TTK ve Bankalar arasındaki kapalı kapılar ardındaki görüşmeler açığa çıkmadan, Maden işçisine reva görülen bu düşük promosyon hakkı akıllardan gitmeyecek, tarihe kara leke olarak yazılacaktır.
İşte GMİS mevcut yönetimi, bir iki alt düzeyde değişiklikle neredeyse aynı kadrolarla yeni döneme girmeye hazırlanıyor.
Yeni dönemin yükü ve görevleri daha da ağırlaşarak önlerine geleceğinden emin olabilirler.
Gerek dünyanın geldiği aşama gerekse sendikaların görevleri yeni dönemde daha da farklı alanlara yönelmeyi gerektirecek.
Manşet haberde verdiğimiz, WEF toplantısında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursulavon der Leyen’in “Yeşil Mutabakat” ile ilgili açıklamaları son derece önemliydi. Ursulavon der Leyen, insanlığın tarihin en büyük endüstriyel dönüşümünün eşiğinde olduğunu belirterek, “Net sıfır yolunda yaşanan dönüşüm, şimdiden endüstriyel, ekonomik ve jeopolitik değişimlere neden oluyor. Önümüzdeki on yıllar içerisinde, zamanımızın, belki de tarihin en büyük endüstriyel dönüşümüne tanık olacağız. Ve yarının ekonomisinin temeli olacak teknolojiyi geliştirip üretenler, lider konumda olacak” dedi
GMİS yeni dönemde Türk-İş’in bölgedeki Amiral gemisi olmaya ve buna yönelik olarak hazırlıklarını nasıl yapacağını hep birlikte göreceğiz. Sendikaların eğitici rolleri, işçiler ve ailelerinden başlayarak tüm toplumda çevre bilincinin yaratılması açısından son derece önemlidir. Sendikalar, düzenledikleri eğitim faaliyetleri ve yayınları ile sağlık, güvenlik, çevre; ekolojik sorunlar ve işçiler üzerindeki etkileri; üretimin yarattığı çevre tahribatı ve çözüm yolları bulmada ki maharetini hep birlikte göreceğiz.
Sağlıcakla kalın.